''Nereye dedin?''
Brad milyonuncu kez iç çekerek konuştu. ''Lillian'a gitmen gerekiyor, Elliot'tan adresi öğrenebilirsin.''
''Yani senin evinde kalamayacağım.''
''Ben de kendi evimde kalamıyorum, Gabriella.''
Artık Gabriella adı benim için daha fazla anlam ifade ediyordu. Annemin bana koymak istediği isimdi. Ona neden özellikle melek adını seçtiğini sormak isterdim. Onu tanımayı, ilgi alanlarını öğrenmeyi, ortak yönlerimizi belirlemeyi... Hepsini istiyordum ve hayatımda bulunan her amaç gibi imkansızların arasındaydı bu maddeler.
''Tamam, son bir şey.''
''On beş dakika öncede öyle demiştin, ama dinliyorum.''
''Bu kızı nereden tanıyorsun?''
Kaşlarımı çattığımı görmemesi iyi bir şeydi çünkü aynı zamanda onunda bana güldüğünden emindim. ''Aslında bakarsan senin sayende tanıştık.''
''Anlamadım?''
''Yangın çıkardığın konsere birlikte gitmiştik.''
İçimde büyüyen kıskançlık ve sinire rağmen sakin konuşmaya özen gösterdim. ''Eski sevgilinin evinde mi kalmamı istiyorsun!''
Benim her şeyi konuşabilecek nitelikteki arkadaşı olmadığımı göstermek için ne yapabilirdim ki. ''Ben Elliot değilim ve o sürtüğü yakmayacağımdan emin olamazsın!'' demek ve bağırmak istedim.
''Anlayışla karşılayacağından eminim.''
''Ya ben? Benim nasıl karşılayacağımı öğrenmek ister misin?''
Kahkahasını duyunca büründüğüm öfkeden silkindim ve odaklanmaya çalıştım. ''Şaka yapıyordum, onunla konuşmadım ama kim olduğu hakkında az çok bilgim var. Elliot seni aldıktan sonra detayları anlatır.''
Beni hazırlıksız yakalamıştı ve itiraf etmeliyim, önceden bile olsa yanında başkasını düşünmek, beni sonu gelmeyen karmaşaya sürüklüyordu.
''Bak ne diyeceğim, şaka işini bir daha girişmemek üzere Elliot'a bırak.''
Tekrar güldü. ''Düşüneceğim.''
Telefonu kapatarak masanın üzerine bıraktım ve on saniye kadar onunla konuşmanın suratımda bıraktığı gülümsemeyle kaldım. Gelen müşterilerden deli damgası yememek için derhal toparlandım ve kahvemden bir yudum alarak ağzımda bıraktığı yumuşak tatla baş başa kaldım. Önceden Becky'yle haftada iki kez gelmeyi ihmal etmediğim şirin kafede artık garip güçlere sahip arkadaşını bekleyen bir Ateştim.
Hayat gerçekten olağanüstüydü.
Karşımdaki sandalyenin çekilmesiyle başımı kaldırdım. Görmek istediğim kişilerin sonunda gelen isim karşımdaydı: Hunter.
''Oturmamda sakınca var mı?'' dedi soğukkanlı bir tavırla.
Derhal ondan nefret etme nedenlerimi sıraladım.
-Thomas'ı korumak.
-İşkence gördüğü halde Thomas'ı korumak.
-Yerini söylememesine rağmen ona yardım etmeye çalıştığımda odama gelmek... ve devam edemedim.
Son madde nefretimi doruklarda yaşadığım olaydı.
Kaybettiğim acıma duygusunun kalan parçalarını da yok ederek söylemek istediklerimi olduğu gibi aktardım. ''Evet, aynı zamanda benimle konuşmanda, hatta karşıma çıkmanda büyük bir sakınca var.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kontrol (2)
Bilim KurguArkamı döndüğümde görmeyi umduğum son kişi orada duruyordu. Dağınık saçları, beni her gören kişide olan şaşkınlık ve bir çift siyah göz. Bütün beklediğim bu değil miydi? Koşup kollarına atılmam gerekiyordu. Tabii gerçek olsaydı. Brad bana doğru iki...