KONTROL / Bölüm 17

9.7K 809 43
                                    

Kalın gövdeli ağaçların yanından geçerken kollarımı sıvazlıyordum. Saatin kaç olduğunu bilmiyordum ama tahmini gece ikiydi. Hava gittikçe soğumuş, söylendiğim yatağı özlememe neden olmuştu. Harley'le Antonio arabaları yolun kenarında bıraktığında yaşadığım hayal kırıklığı ölçülemezdi. Brad kısa bir süre baktı, sonra başını çevirip öndeki Harley'i takip etmeye devam etti. Onun arkasında ben, en arkada da Antonio geliyordu.

Onlar yanımızdayken elbette ilgisiz görünmeye çalışacaktı. Birde, yalnız olsak bile bana yardım edemezdi çünkü onun da kısa kollu tişörtü dışında bir şeyi yoktu.

Bende de Brad'in -uzun gelen kısmı yırtılıp koluma bağlanan- tişörtü ve şort vardı. Robert'ın geldiğini bilmeden aceleye aşağı inmiştim. Sonuç olarak doğru düzgün giyinememiştim.

Ağaçların sıkı olma derecesi, değil ileride kalacak bir yer, yürüyecek alan olmadığını gösteriyordu. Tabii gerçeği bilmiyor olsaydım. Thomas'ın kalmak için bulduğu yeri nereden esinlendiğini anlamıştım artık. Varmamıza az kaldığını hissediyordum.

Tokamı çıkardım. Siyah uzun saçlarımı serbest bırakarak omuzlarımı örtmesine izin verdim. Böylece az da olsa, ensemden omurgamı takip eden soğuğu engelleyebilirdim.

Kolum sıkıca tutuldu. Arkamı döndüm, Antonio'ydu. Ceketini bana uzattı. Pekâlâ, geri çevirmeliydim. Ama... Saniyesinde elinden kaptım. Şu anda inat etmenin manası yoktu. Soğuktan titriyordum ve ceketin içi sıcacıktı. Ah. Onu incelememiştim ama benden önce Antonio'nun giydiğini anlamıştım. Daha kollarımı geçirirken bile sıcaklığını hissettim. Fermuarı boynuma kadar çekerken hissettiğim tek şey minnettarlıktı.

Ben -istemsizce- Brad'in ona saldırmasını sağlamıştım, o bana üzerindeki ceketini veriyordu. Kendi kendime, o Beth'i öldürdü, dedim. Ne yaparsa yapsın, unutmayacağım.

Sessizce, "Teşekkürler." dedim.

Hala düz yürüyordum, durduğumuzu görmeyen Brad'le Harley çoktan gözden kaybolmuştu. Antonio önüme geçti, derhal takip ettim. İstediğim şeyler arasında geceleyin ormanda kaybolmak yoktu. Ellerimi ceplerine sokup devam ettim. Antonio bir an bile kaçacağımdan şüphe etmiyordu.

Artık onların bölgesindeydim, istesem de kaçamazdım ki.

Üzerinden geçtiğimiz dalların çatırtıları ve rüzgarın esmesiyle çalılıkların hışırdamasından başka bir ses çıkmıyordu. Sessizce dinledim. Yanılmıştım, başka sesler de vardı. Mesela, Antonio'nun kalın tabanlı ayakkabısının sesleri tüm doğallığı bozuyordu. Sanki özenle bozmak istiyor gibiydi.

Karnımın üzerinde bir şey titredi. Antonio'yu izledim. Farkına varmamış, ilerlemeye devam ediyordu. Peşinden giderken fermuarı yavaşça açtım. Ceketin içini yokladım. Tahmin ettiğim gibi, iç cebinde telefonu duruyordu. Aklıma türlü türlü yollar geliyordu ama hiçbir şey yapamazdım. Brad'in planı vardı.

Tamam, sözlü ifade etmemişti ama ben anlamıştım. Her zaman olurdu. Hayır, hayır. Yine kötü olasılıkları düşünmemeliydim. Korkmak için sebep aramıyordum, ama... Demek istediğim... ya hiçbir planı yoksa ve bulduğum tüm fikirleri boşuna geri tepiyorsam? O zaman ne olacaktı?

Telefona bakarken hem yürüyor, hem de bir an önce karar vermeye çalışıyordum. Ekranın ışığı karanlığı katlanılabilir kılarken dişlerimi sıktım. Ne yapmalıyım! Ne? Kahretsin, yanımda Andrew ya da Elliot olsaydı karar vermem daha kolay olurdu. Başım önde yürürken, Antonio'nun durduğunu fark etmemiştim. Başım onun sert göğsüne çarpınca sendeledim. Ayağım takıldı. Antonio kollarımdan tuttu. Eğik bir şekilde, ona sıkıca tutundum. Eğer bırakırsa, engellediği sırt üstü düşme olayını gerçekleştirebilirdi. Yapacak sandım, yerine beni çekerek üzerimi düzeltmekle yetindi.

Kontrol (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin