KONTROL / Bölüm 28

9.6K 769 143
                                    

Becca sol elinin altındaki -orada olduğunu fark etmediğim- dosyayı eline aldı. Nefesimi tutmuştum. Sarı saçlarını bir omuzuna topladı. "Şey," dedi sakince. "Burada fazla dikkat çekebilir."

"Oyalanacak vaktimiz yok." dedi Lillian. Herkes beklentiyle Becca'ya bakarken o sabırsızdı.

Kalbim göğüs kafesimden fırlayacakmış gibi atarken isteksizce Becca'ya katılıyordum. "Becca haklı." diye mırıldandım. Zorlukla mideme indirdiğim kahvaltımın üstünde, okuldaymış gibi dikkat çeken, mavi ve büyük bir dosyayı karıştıramazdım.

Elliot, "On dakikaya kütüphanede buluşalım." dedi.

Hunter araya girdi: "Orası da yemekhane kadar büyük, kalabalık olabilir."

Düşünceli oluşu elbette beni mutlu etmişti ama kavga çıkardığım gün Travis ile oradan geçmiştim. Biraz aklımda kaldıysa, orada Becca dışında sessizliğe veya kitaplara ilgi duyan tek bir kişi daha yoktu. Yazık.

"Seni kim davet etti, sarı çocuk?"

Meydan okuma elbette Elliot'dandı. Titrek bir nefes verdim. Konu Brad'ti ama hala çocukça davranışlarını bırakmıyordu.

Hunter, onu görmezden gelmenin artık zorlaştığını saniyelik yan bakışıyla gösterdi. "İlginç." dedi mavi gözlerini Elliot'a çevirirken. "Lillian'ın çağırdığını gördüğün halde soruyorsun."

Harika. Lillian zaafını o kadar çok belli ediyordu ki Hunter bile anlamıştı. Ve ben, isteyerek gelişmediği duyguları yüzünden onunla dalga geçilmesini istemiyordum. Çünkü Travis ile tam olarak aynı yerdeydim!

Sesimin alabileceği en sivri tonda, "Hunter." dedim. "Başka problemimiz yokmuş gibi tartışmanızı dinlemek istemiyorum."

Lillian gülümsedi. "Sonunda, aklı başında birisi konuştu."

"Sen." diye dirsek attım. "Mümkünse konuşma, ne yaptığını biliyorum."

Elliot merakla, "Ne yapmış?" dedi.

"Bilmen gerekmiyor, Elliot." diye gözlerimi devirdim, ardından artık kızgın olan, renkli surata doğru baktım. "Ayrıca, Hunter'ın gelmesini istiyorum, ona ihtiyacım olabilir."

Becca, zorla olsa da ortak yolu bulduğuma sevinmiş gibiydi. Fakat dosyasını göğsüne bastırıp herkes onu izliyormuş gibi kaygıyla etrafına bakmaya devam ediyordu. "O zaman..." diye ortaya konuştu. "Biraz sonra kütüphanede buluşuyoruz?"

Elliot tepkisizce duruyordu. "Bana uyar."

"Aynen." deyip ayağa kalktım. "Hunter, bir saniye konuşabilir miyiz?"

Başıyla onaylayarak o da kalktı. Salondan çıktık, merdivenleri inerken sessizliğimi korudum. "Sorun ne?" dedi. Sesi nazikti. Travis'in beni izleme düşüncesiyle gergindim. O tür saplantılı insanlar gibi görünmüyordu ama bir kez yaptığından, şüphelenmeden duramıyordum.

"Berbat bir şey yaptım, eğer birine anlatmazsam aklımı kaçıracağım."

Gideceğim yer olmadığı halde yürümeme laf yapmayıp, "Durma, kurtul ondan." dedi.

Ortalıkta dolaşan çok fazla kişi vardı. Tıpkı öğle arasında sınıfların boşalması gibiydi. Tıklım Tıklım. Fakat büyük bir fark vardı: Konsey onların eviydi.

"Burada olmaz."

Hafifçe güldü, "Her zamanki gibi." derken beni aksi tarafa yönlendirdi. "Eğer bana anlatmadıysan, başından geçen şey düşündüğün kadar heyecanlı değil demektir."

Kontrol (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin