Gerçekmiş. O gerçek. Becky'nin attığı fotoğraf yeni. Brad onun yanındaydı. Günlerce beraberlerdi.
''Neden geldin?''
Sustum. Hiçbir şey söyleyemiyordum. Onu görür görmez kafamdan milyonlarca düşünce geçse de kelimeler boğazımda takılı kalıyordu.
Bezmiş bir ifadeyle kollarını kavuşurdu. ''Konuşsana.''
Ellerimi yüzüme örttüm. Gerçek değildi. O korkunç kabuslardan biriydi bu da. Brad, Becky'nin evinde kalamazdı.
''Peşimden gelmeyi bırakmalısın.'' dedi.
Yalnızca bekledim. Bunun bitmesi ve bir başka kabusa sürüklenmek için bekliyordum.
Tahammül edemediğini gösteren bir iç çekişten sonra, ''Bana bak, Alecia!'' dedi. Sesi hırlar gibi çıkmıştı. Ellerimi indirdi. Fakat daha önce yaptığı hareketin bu sefer beni sakinleştirmek için olmadığını biliyordum.
''S-sen... Brad,'' Konuşamıyordum. Olmuyordu. Onun kadar sakin değildim. ''Neden?''
''Neden mi? Bana söyleyeceğin ilk şey bu mu? Bence o soru bana ait olmalıydı.''
Gözlerim yaşlarla dolduğu halde ağlamayı reddediyor, her şeyi buğulu görüyordum. Kolumla gözlerimi sildim. Brad'in yüzü netleşti. Yaralarının bir kısmı geçmişti ama yüzündeki varlığı kızarıklıklarla kendini belli ediyordu. Boşluk. Aklım bomboştu, düşünemiyordum.
Yüzünü gösterdi. ''Bunu görüyor musun?'' Kızgın suratına zar zor bakıyordum. ''Beni bu hale getiren sendin.''
Hayır, hayır, hayır. Düşünmeden konuşuyordu. Nasıl anlatabilirim bilmiyordum. Yalnızca konuşmak yetmeyecek gibiydi. ''Sus.'' dedim burnumu çekerek. ''Bu doğru değil, senin için geri döndüm. Kendin bilerek teslim oldun! Asla o evden çıkmanı istememiştim.'' Sesimin tıpkı hissettiğim gibi zayıf çıktığının farkındaydım.
''Ne?'' Soğuk ve eğlenceden yoksun bir kahkaha attı. ''Neden görmek istemiyorsun? Teslim oldum çünkü seni istemiyordum. Defalarca eğitim alıp Konseyde kalmanı söyledim, çünkü çekip gidebilecek ve hayatımda beni aşağı çeken tek yükten kurtulacaktım.''
Hatırlıyordum. Bana gitmem gerektiğini, aksi halde öldürüleceğimi söylediğini hatırlıyordum. Hep bir planı olduğunu düşünmüş, dediğini yapmıştım. Ama tüm bunlar beni başından savması için mi planlanmıştı? Gözlerimden ne kadar kırıldığımın belli olup olmadığını merak ederek ona baktım. ''Yük mü? Senin için bir yük müydüm?''
Sorumun cevabını dolaylı yoldan vermeyi seçmişti: ''İyi ki o evden çıkmışım. İyi ki, sen ve o aşağılık Yüce bozuntusunun gerçek yüzünü görüp ikinizden de kurtulmuşum!''
O iyi bir yalancı olabilirdi ama beni uzaklaştırmak için yaptığını biliyordum. Brad'i tanıyordum. Kimse -hücrede bile olsa- kısa zamanda bu kadar değişemezdi. ''Seni kurtarmak için plan yaptık! Travis'i sevmiyorum. İntikam almak için böyle davranıyorsun, Brad. Ne yaptığını anlayacak kadar vakit geçirdim seninle.''
''İntikam ha, intikam.'' dedi. Komik bir şeymiş gibi dalga geçerek söylemişti. ''Uyan artık Alecia, söylediklerimi duymuyor musun? Anlaman için daha ne kadar hakaret etmeliyim? Seni intikam almaya değecek kadar düşündüğümü mü sanıyorsun? Kim olduğumu bilmiyorsun bile.''
''Neden bağırıyorsun?'' Becky kapıda belirdi. İncecik askılı bir bluzu ve kısacık şortu vardı. Elini Brad'in omuzuna koyarak önce ona, daha sonra bana baktı. Midem bulanıyordu. Sadece koşmak, ve buradan hızla uzaklaşmak istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kontrol (2)
Ciencia FicciónArkamı döndüğümde görmeyi umduğum son kişi orada duruyordu. Dağınık saçları, beni her gören kişide olan şaşkınlık ve bir çift siyah göz. Bütün beklediğim bu değil miydi? Koşup kollarına atılmam gerekiyordu. Tabii gerçek olsaydı. Brad bana doğru iki...