KONTROL / Bölüm 36

8.1K 724 186
                                    

Hazırlandık. Sessizliğime bürünerek arabaya bindim. Ben, Travis, ve şaşırtıcı derecede Travis'in emriyle Elliot bizimle geliyordu. Muhtemelen Brad'in içerdeki adamı olarak onu düşünüyor, gözünün önünden ayırmak istemiyordu. Lillian ve Oliver hemen arkanızdaki arabada, diğerleri de servislerle geliyorlardı. O kadar çok kişi vardı ki öteki dört binanın boşaltılmadığına memnundum.

Elliot'ın gözleri kıpkırmızıydı. Becca'yı öğrenmişti. Ona olan kızgınlığıma rağmen Travis'le bana uyduracağı bir kalıp daha çıkmaması için arka koltuğa oturmuştum. Kalabalığın içinde bana da bir Yüce gibi davranan Travis itiraz etmemişti elbette.

Arabadaki hava o kadar gergin ve soğuktu ki rahat bir yolculuk olmayacağını baştan biliyordum. Elliot, beni yoksaymak için telefonunu çıkardı. Muhtemelen oyunlarından birini oynayacaktı. Ama telefonu açılmadı. Şarjının bitmesi onu sinirlendirmişti. Telefonu koltuğa atıp arkasına yaslandı ve gözlerini kapattı.

Kırgın olan bendim. Tamam, Brad'e haksızlık etmiştim ve berbat biriydim, kabul ediyordum ama beni dinlememişti bile! Ondan şakayla karışık birsürü laf yemiştim. Fakat hayatımda hiç bu kadar aşağıladığımı hatırlamıyordum.

Kahretsin düşünmek istemiyordum. Luthor'un söyledikleri, Becca'nın ölümü ve Harley...

Babam hayatta olabilirdi. Eğer Luthor yalan söylemiyorsa hala bir ailem olabilirdi. Onun haricinde çok boşluk vardı. Travis'in beni gözden kaçırdığını söylemişti. Ama ne için? Dave ise tam bir karmaşaydı. Harley'i sırf kısa sürekli güç aktarımının öğrenilmemesi için öldürmüştü.

Ayrıca adım... Luthor, bana Gabriella demişti. Bu ismin önemini bilmiyordum ama söylemediğim halde öğrenmesi beni dehşete düşürmüştü.

Ağlamak, bağırıp çağırmak istiyordum. Brad, Becky'nin yanındaydı. Çok saçmaydı. Onlar tanışmıyorlardı bile! Nasıl başı sıkıştığında yanına gidebilirdi ki! Dişlerimi sıkmaktan çenem ağrıyordu. Brad ve Becky. Brad onun yanındayken gülüyordu. Mutluydu. En çok canımı yakan gerçek, Becky'nin ona benim kadar eziyet etmediğini bilmemdi.

Travis'in gözleri sürekli üstümüzde olduğu için rahatsız hissediyordum. Cama doğru döndüm, ben de gözlerimi kapatıp uykuya daldım.

Akşam eve varmıştık. Hepimiz arabadan indik. Diğerleri Konseydeki kadar büyük olmayan girişe arabalarını park etmişti. Merkeze giren insan sayısı artarken Elliot tek kelime etmeden uzaklaştı. Telefonu bozuk olduğu için uyumadığı zamanlarda bile numara yapmıştı.

"Travis." derken arabanın etrafından dolaşıp yanına gelmiştim. "Eve gidebilir miyim?"

Beklediğim gibi anında, "Olmaz." dedi ve eşyalarını içeriye taşıyan insanları izlemeye koyuldu.

Önüne geçip bakmasını engelledim. "Konseye geldiğimden beri babamı görmedim. Lütfen."

"O senin gerçek baban bile değil, neden umursuyorsun ki?"

Böyle konuşmalarından nefret ediyordum. "Evet, öyle." dedim. "Beni büyüttü ve sahip çıktı. Babam olması için kan bağına gerek yok. Benim için çok fazla fedakarlık yaptı."

"Hayır."

"Neden hala bana güvenmiyorsun?"

Kolumdan sertçe tuttu ve beni diğer tarafa çekti. "Daha bir hafta önce hainin biriyle ilgilendiğini öğrendim." dedi. "Senin sayende kaçmayı başardı. Şimdi de onun yanına gidiyorsun."

"Ne? Anlamıyor musun? Beni kurtarmıştı! Zayıftım, tutunacak birine ihtiyacım vardı ve Brad zamanında yanımdaydı."

Kolumu bırakmamıştı. Gözlerimi kaçıramayacağım kadar yakınıma geldi. "Neden bodrum katındaydın o zaman?"

Kontrol (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin