KONTROL / Bölüm 37

8.1K 719 220
                                    

Merhabaa!

Yeni bölümü geciktirdiğimi biliyorum ama ben de sizin gibi sınav haftasındaydım. (Hala öyle :/ ) Benim yazmaya vakit bulamadığım gibi sizin de okumaya zaman bulamayacağınızı düşündüm. :P O yüzden bence hepimiz için fark edilmeyen birkaç gün oldu. (UMARIM ÖYLEDİR^^) Son olaraak gösterdiğiniz ilgiyle beni ne kadar mutlu ettiğinizi anlatamam! Sürekli teşekkür ettiğim için artık saçma cevaplar vermeyi kestim ama her bir yorumu sırıtarak okuduğumdan emin olabilirsiniz. :D

Bu bölüme kadar katlandığınız için çook teşekkür ederim.

İyi okumalar. ^^

-Valerie

*

İlk beş dakika çok kötüydü. Dave'in aslında kim olduğumu başından beri bildiğini fark etmek beni tarif edilemez bir karmaşaya sürükledi. Ben, gözden kaçırılmış bir Ateş değildim. Dave biliyordu. Birinci yaş günüme gelecek kadar yakından incelemişti beni. Atladığım kısım, Dave'in gerçek dayım olup olmadığıydı. Video bitti. Bir süre ekrana baktım.

''Alecia?''

Boğazımdaki yumruyu yok saydım. ''O kimdi?''

''Dave'den mi bahsediyorsun?''

Bu cevap hoşuma gitmemişti. ''Neden bir dayım olduğunu söylemedin?''

Kelimeleri ararcasına önündeki fotoğraflarla ilgilenmeyi sürdürdü. ''Düşüncesiz gibi göründüğümü biliyorum ama ben de onu yalnızca bir iki kez gördüm.'' dedi. ''Dakota öldüğünde hastanedeydi. Senin yanındaydı. Bize durumunu ve bir sebepten ötürü seni yanına alamayacağını söyledi.''

''Sen de sorgulamadın mı?''

''Her zaman şimdiki kadar aklı başında olduğumu söyleyemem.'' diye cevap verdi Robert. Sessiz kaldım. Buna verilecek cevap yoktu.Tabii ki aklı başında değildi. Kızı ölmüştü, o da düşünmeden kimsesiz birini alacak kadar sersemlemişti.

Aniden kafasına dank etmişti. Endişeli haline büründü. Aklımı okumuşcasına, ''Seni almak hata değildi.'' dedi hemen. ''Kendime kızıyorum, çünkü neden o adam hakkında daha çok şey öğrenip kızımın tek akrabasını görmezden geldiğimi bilmiyorum.''

Omuz silktim. O tarz bir düşünceye kapılmadığımı göstermek istemiştim ama düşen yüzümün beni ele verdiğine bahse girebilirdim. ''Artık bir önemi yok. Fakat bana onun hakkında bildiğin her şeyi anlatmanı istiyorum.''

''Dediğim gibi, pek bir şey yok.'' Omuzundaki ağrı onu rahatsız ediyordu: yüzünü buruşturup bir süre ovaladı. Saat geç olmuştu ama hafta sonunu tembellik ederek geçirdiğini bildiğim için daha çok sevimli bir hareket gibi göründü. ''Bir kez hastanede gördüm, üç dört aylıkken seni ziyaret etmesi onunla ikinci kez karşılaşmamı sağladı. Birinci yaş gününden sonra da bir daha görmedim.''

''Hepsi bu mu yani?''

''Evet. Hayal kırıklığına uğradığını biliyorum ama elimden hiçbir şey gelmiyor.'' dedi. ''O çocuklar seni götürdüğünde bile bir şey yapamadım, söylediğin kadar berbat bir ebeveyn olmaktan korkuyorum.''

Sırıttım. ''İşinde iyi olsan eğlenceli olmazdı zaten.''

''Ne?'' dedi şaşkınca. ''Konuşmanın bu kısmında benim dünyadaki en iyi baba olduğumu söylemeliydin.''

''Sana iltifat etmem için kendini mi acındırıyorsun?''

Omuzlarını kaldırdı. ''Belki.''

Kontrol (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin