Çevirdiğim hatları yüzeye çıkartırken takındığı tavrı vardı yüzünde. Çenesini sıvazlarken, "Sen asla yanına çanta almazsın." dedi.
Defalarca okul çantasını taşıdığım için söylenirdim. Yanıma almam gereken temel şeyleri ceket ceplerine sıkıştırırdım. Buna rağmen Brad'in dikkatini bir an bile çektiğini düşünmemiştim. "Kendine daha iyi bir yalan bulmalısın." dedi.
Vazoyu kırdığı ortaya çıkan çocuk gibi gerilmiş, ve yalanımın yakalanmasıyla yerin dibine girmiştim.
''Tamam, beni yakaladın. Gidebilir miyiz artık?''
Donuk bakışlarla, ''Orada ne yaptığını söylersen gideceğiz elbette.'' dedi.
Cevabım Hunter olursa, yalan söylememden daha çok sinirlenecekti. Diğer seçeneğim sıyrılmaya çalışmaktı. Karşımdaki Brad olduğu için ben konuşmadan yerinden kıpırdamayacağını biliyordum.
''Açıklayacak vaktim yok.'' dedim kolundan tutarak.
Sırtını dikleştirdi. ''Son kez söylüyorum, Alecia. Orada ne işin vardı?''
Ah. ''Ben de tam anlamış değilim. O odaya girme isteğiyle dolup taşıyordum, ben de gittim.''
''Ve?''
Tepkisini ölçmek için özellikle yüzüne baktım. ''Hunter da aynı şekilde kendini orada bulduğunu söyledi.''
Yüzünde en ufak bir duygu değişimi bile olmamıştı. Kızması, beni bu ifadesiz surattan daha az endişelendiriyordu.
''Bir çeşit bağınız olduğunu mu kastediyorsun?''
Gerildim. Fakat belli etmemem lazımdı. Böyle bir olasılık kafayı yememe neden olabilirdi. ''Emin değilim.''
''Sana ne anlattı?''
Merakı karşısında gülümsemek ve ona endişelenmemesini söylemek istiyordum. Fakat şu an ne kendimi ifade etmem ne de ona detaylı bilgi vermem mümkündü.
''Buradalar. Bizi bulmuşlar. Daha önce otoparkta da aynı şeyin olduğunu peşimizdeki adamları gördüğünü söyledi,''
Devam etmeye fırsat bulamadan Hunter'ın çalıştırdığı alarmın sesi hastanenin dört bir yanına dağıldı. Büyük çoğunluk çıkmak yerine odalara yöneldi ve o an, Hunter'a, söylemiştim! diye bağırmak istiyordum. Bu insanları kandırıyorduk, hemde birçoğu hasta olduğu halde.
Brad koşuşturan insanlara baktı. Sonra iç geçirerek bana döndü. ''İçimden bir ses bunun şans olmadığını söylüyor.''
Beraber merdivenlere yöneldik. Panik duygumu bastırmaya çalışarak hızlı olmak için elimden geleni yaptım. Kalabalığın arasından amacıma ulaşmak zor değil, imkansızdı!
Sesimi duyurmak için bağırdım: "Diğerleri nerede?"
Kolumdan tutup kalan basamakları açtığı yoldan inmemi sağladı. "Önden Elliot'ın evine gittiler."
Herkes koşuşturuyor, alarmın çalışmasındaki asıl nedeni engelliyordu. İlk kattan sonra özür dilemeyi bırakarak çarptığım kişileri umursamadan ilerledim.
En alt kata geldiğimizde sağ tarafa yöneldim. Brad arabasının yanına giderken, ''Bu taraftan.'' dedi.
Başımı salladım. ''Takip edildik, onunla gidersek nerede olduğumuzu bulabilirler.''
Koyu renk kaşları çatıldı. ''Bu çocuktan sıkılmaya başlıyorum.''
Umursamadan, ''D blokta bir volkswagen bulabileceğimizi söyledi.'' dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kontrol (2)
Science-FictionArkamı döndüğümde görmeyi umduğum son kişi orada duruyordu. Dağınık saçları, beni her gören kişide olan şaşkınlık ve bir çift siyah göz. Bütün beklediğim bu değil miydi? Koşup kollarına atılmam gerekiyordu. Tabii gerçek olsaydı. Brad bana doğru iki...