Evet arkadaşlar gecikme için üzgünüm ancak benim de bahanelerim var elbet. Okulların açılması da buna en çok sebep ki bunu anlayabileceğinizi umuyorum. Aynı zamanda hafta sonlarım da radyo programım ve özel ders veriyorum bu yüzden pek vaktim kalmıyor kendime haliyle. Neyse uzatmayacağım özür diliyorum hepinizden iyi okumalar yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen :)
Aria'nın Gözünden;
Bugün Julia'yı bir akıl hastanesine götürecektik. Jacob, onunla ilgilenecek bir çok doktor bulmuştu ve hepsi de çok iyilerdi. Ama hala içim rahat değildi. Ablamı onca akıl hastasının içine, bir odaya tıkma düşüncesi beni delirtiyordu, ama pek yapacak bir şeyimiz yoktu. Eğer bunca cinayeti Julia, işliyorsa burada olması hepimiz için tehlike arz ediyordu. Derin bir nefes alıp aşağıya indim. Dallens, Julia'nın bavullarını arabaya taşıyordu. Jacob'a doğru yaklaşıp sordum.
'Julia, odasında mı?' sadece başını sallamak ile yetindi. Julia'nın odasına doğru yürüdüm kapısı açıktı. Yatağının üstünde dizlerini kendine çekmiş oturuyordu. Gözleri sadece bir noktada sabitti,konuşmuyordu o kadar sessizdi ki nefes alıp almadığından bile emin olamıyordum bazen.
'Julia?' dedim sorar bir biçimde ve yatağının ucuna oturdum.
'Gitmek istemiyorsan bana söylemelisin, seni asla istemediğin bir şeye zorlamam biliyorsun.' hiç bir şey demedi,yapmadı sadece olduğu gibi kaldı.
'En azından benimle konuş' dedim konuşmasını isterken ama o yine sessiz kalmayı tercih etti...
'Gidiyoruz' dedi İra, kapıdan başını uzatıp ona bakıp başımı salladım. Eminim içinden kahkahalar atıyordur diye düşündüm.
'Hadi Julia' dedim ve kolundan tuttum. Ama kolumdan kurtulup ayağa kalkıp,odadan çıktı. Derin bir nefes alıp yataktan kalktım ve ben de arkasından çıktım. Julia, çoktan ön koltukta yerini almıştı. Jacob, Dallens'a dönüp;
'Sizin gelmenize gerek yok sadece onu yerleştireceğiz ziyarete gideriz hep beraber' dedi. Dallens, başını evet anlamında salladıktan sonra İra'yı kolları arasına alıp bir iki adım geriye gitti. Ben de arka koltuğa geçip oturdum. Şoför koltuğuna da Jacob, geçince tamamdık. Arabayı çalıştırdı.
Yolda giderken kaçamak bakışlar atıyordu Julia'ya ama Julia, bir an olsun dönüp bakmıyordu bile. Hiç birimizden ses çıkmıyordu.
Sonunda akıl hastanesine varabildiğimiz de arabadan ilk inen ben oldum. Sonra Julia, indi elini göbeğin üstüne koymuştu sanırım içinden bebeğini yatıştırıyordu. Onu buraya getirmek canımı yaktı. Jacob ile birbirimize baktık ve içeri doğru yürüdük. Büyük kocaman kapıdan içeri girerken nefesimi tuttu. Burası berbat bir yerdi, etrafta dolaşan hastalar ve ürkütücü bakıcılar vardı. Asıl delilik Julia'yı buraya getirmekti sanırım. Burası akıllı bir insanı bile delirtecek türdendi. Şuan Julia'nın ne düşündüğünü bilmek isterdim... Jacob, içeri girip bir kaç doktor ile görüştü ve gelip bavulları aldılar. Jacob, tokalaşıp bize döndü.
'Julia'nın odası 2. katta çok şanslı odası tam da denize karşı bakıyor' dedi gülümseyerek.
'Şanslı hımm' dedim. Bana doğru yaklaşıp kulağıma fısıldadı.
'Öyle demek istemediğimi biliyorsun'
'Her neyse' dedim gözlerimi devirirken. Ve asansöre doğru yöneldik, asansörün düğmesini basıp beklemeye başladık. Julia, gerçekten çok sessizdi ve bu sessizliği beni ürkütüyordu. asansör açıldı ve karşıya baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SKAO: İntikamın Sızısı 3
Mystery / ThrillerSKAO serisi... Serinin 3. kitabıdır. Bu kitabı okumadan önce 1. ve 2. serisini okumanızı öneririm. Hayatımızın belirli zamanlarında insanların bize ne yapacaklarını söyledikleri anlar olur. Ancak eğer aklınız var ise size söyleneni değil,kendi canın...