Shellia!

200 12 18
                                    


Multimedia:  Shellia! yeni karakter!

Playist'deki şarkı ile okuyabilirsiniz! 

İyi okumalar!



Dökmeli insan ya içindekileri bir yere ya da elindekileri yerlere.

Dökmeli çünkü ancak böyle hafifler yüreğinde ateşlenen acılar.

Ancak böyle susar beynindeki fısıltılar.

Ya susmalı mezarın dibine girene kadar,

Ya da dökmeli içindekileri karşısındaki kişi yerle bir olana kadar...

Nereye gittiğimiz önemli değildi John, ile birlikte olunca. Ama kaçmak içime hiç sinmemişti böyle gidecek miydik sahiden? Ya da böyle kaçacak mıydık sahiden? Nedense John, ile olunca hep kaçmamız gerekiyordu asla durup savaşmamalıydık. John, savaşmayı seven biri değildi o savaşı ortada bırakıp orayı terk eden biriydi. Ama neden? Neden savaşıp kazanmak varken her şeyi ardında bırakıp kaçmayı planlıyordu.

'Arabayı durdur' dedim. Yola bakmayı bırakıp bana bir bakış attı.

'Durdur dedim' dediğimi yaptı ve arabayı sağa çekerek durdu.

'Böyle kaçıp gitmeyeceğim' dedim ona iyice dönerken.

'Anlamadım?' dedi.

'Ardımda böyle her şeyi bırakıp gitmeyeceğim, savaşacağım' dedim. Güldü ama bu öyle bir gülüştü ki keyifli değil daha çok 'sen benimle dalga mı geçiyorsun?' taraflı bir şeydi.

'Savaşacaksın?' dedi hala gülerken. Başımı salladım.

'Kimle savaşacaksın polislerle mi?' dedi hala gülüyordu. Aria, arkada sessizce dinliyordu bizi.

'Belki' dedim. Gülmesini kesti ve ciddileşti. Ciddileştiğin de öyle bir soğuk tavır takınıyordu ki onu tanıyamıyordum.

'Dalga geçiyorsun değil mi Julia?' dedi.

'Hayır'

'Julia, bak savaşmak isteyebilirsin bu senin en büyük hakkın tabi ki. Ama daha kimle veya neyle savaşacağını bile bilmiyorsun sence de bu durumda kaçıp kurtulmak en iyisi değil mi?'

Belki de o haklıydı hem ona güvenmeliydim ama benim kocamdı. Bu yüzden ellerimin arasına aldım soğuk yüzünü ve fısıldadım.

'Sana güveniyorum' dudaklarına ufak bir buse kondurup geri çekildim. Gülümsedi ve arabayı çalıştırdı sürmeye devam etti.

Havalimanına geldiğimiz de arabadan indik.

'Peki araba ne olacak?' dedim ona dönerek.

'Arkadaşımı aradım gelip alacak' dedi.

'Senin bir arkadaşın mı var?' dedim.

'Her insanın bir arkadaşı olur ' dedi imalı bir biçimde. Gözlerimi devirdim.

'Dariel, henüz çok küçük uçağa nasıl binecek?' dedim endişeliydim hem de fazlasıyla. Geldi saçlarımı okşadı ve konuştu.

'Endişeni anlıyorum ama buradan orası sadece 21 saat 42 dakika' dedi. Kaşlarım şaşkınca yukarı kalktı.

'Ve bu beni rahatlatmalı çünkü...?' dedim dudaklarımı büzüştürerek.

'Çünkü' diye uzattı dudaklarımdan öptü ve konuştu.

SKAO: İntikamın Sızısı 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin