Bölümlerin geç geldiğinin farkındayım. Ama bir çok işi aynı anda yapamıyorum, her ne kadar yazmak benim her şeyim olsa da diğer işleri de yapmak zorundayım. Ben de isterim gece gündüz hep yazıp yükleyeyim ama malesef işte. Bunun için sizden ayrıca özür dilerim...
Beni rahatlatan tek şey bir gün bunların geçecek olmasına olan inancımdı, ama biliyorum ki ölümün ucunda ise insan umut bile ona acı verir. Çünkü aslında ölüm ile burun burunaysan yaşamayı hayal etmek aptalığın ta kendisidir.
'Senin hakkında ki her bilgiya sahibim,bir katil olduğunu biliyorum' dedi o an her şey durdu sanki,yutkundum. Nefes almaya ihtiyacım vardı,nasıl nasıl olabilirdi ki bu?
'A-anlamadım' dedim ve dudaklarımı yaladım,o ise gayet rahat, çok normalmiş gibi gülümsedi ve inci gibi dizilen dişleri ortaya çıktı.
'Rahatla sana yardım edebilirim' tüylerim ürpermişti,esen rüzgarda bunun etkisiydi.
'Neden söz ettiğini bilmiyorum,odaya çıksam iyi olur' diyerek yürüyüp gidecekken tek bir hamle ile önüme geçti.
'Bak Julia, sorun değil. Bunu aşmana yardım edeceğim' dedi. Gözlerine baktım,Tim'den sonra ilk defa birinin gözlerine bu denli derin bakıyordum. Kaşlarımı çattım ve sordum.
'Kimsin sen?' Bu sefer oda kaşlarını çattı.
'Kim olduğumu biliyorsun' dedi. Başımı iki yana salladım.
'Hayır bilmiyorum'
'Ben Joh-'
'Hayır!' diyerek bağırıp sözünü kestim.
'Sen gerçekten kimsin? Artık en yakınlarımın bile kim olduğunu bilmiyorum,peki ya sen? Yarın beni bir yastıkla boğmayacağını ya da kafamı bir çekiçle ezmeyeceğini nereden bilebilirim ki?' Güldü ve yine o mükemmel alaycı gülüş.
'Asla bilemezsin' dedi. Öylece bakakaldım. Sanki bedenim donmuştu ama bu soğuk esen rüzgardan mıydı,yoksa artık yeni bir acıyı kaldıramayacak olmamdan mıydı bilemedim. Gülümsemesi yüzünden silindi.
'Sen kötü birisin Julia Darladeen' dedi. Ona bakışımı sürdürdüm.
'Sen kötü birisin, ama zaten kimse iyi biri değildir. En azından bu kötülüğü gözlerine yansıtmıyorsun' dedi. Vücudum titriyordu hem de fazlasıyla. Bacaklarım bu gücü taşıyamayacaktı sanki derin derin nefesler aldım. Karnımda felaket bir ağrı hissettim o an. Derin derin nefesler almaya başlarken. O konuşmaya devam etti.
'Seni heyecanlandırıyor muyum?' Ve yine güldü hala hızla nefes alıyordum. Güçlükle konuştum.
'Geliyor' dedim
'Tamam, dediğinden hiç bir şey anlamadım' dedi hala gülerken.
'Bebek geliyor!' diye bağırdım. O sırada ellerini kulaklarına götürüp konuştu.
'Tamam da kulaklarımı benden almana gerek yoktu' dedi hala dalga geçiyordu. Acıyla iki büklüm oldum. Elim karnımda eğilip bağırıyordum.
'Ne yapmam gerekiyor' diyerek etraf küçük çocuk gibi dolaşıyordu. Daha sert ve güçlü sesim ile.
'Beni doktora götür seni ahmak!' diye bağırdım. Derin bir nefes aldı ve
'Tamam gel buraya' diyerek beni tek hamlede kucakladı. Bu kadar zayıf ama bu kadar güçlü olmasına şaşırmıştım. Kollarındayken bile hala bağırıyordum acıdan.
'Sakin ol, beni de panikletiyorsun' diyerek koşuyordu. Sonunda arka bahçe kapısından gizlice dışarı çıktık.
'Nereye gidiyoruz' dedim hala derin nefesler alıp acı içinde kıvranırken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SKAO: İntikamın Sızısı 3
Mistério / SuspenseSKAO serisi... Serinin 3. kitabıdır. Bu kitabı okumadan önce 1. ve 2. serisini okumanızı öneririm. Hayatımızın belirli zamanlarında insanların bize ne yapacaklarını söyledikleri anlar olur. Ancak eğer aklınız var ise size söyleneni değil,kendi canın...