Bölüm yazamamın geçerli bir nedeni yok çünkü uzun zamandır tek bir kelime bile yazamamıştım. 5 aydır tek bir kelime bile yazamadım. Kaç kere bilgisayarı açıp acı ile geri kapattım. Çünkü yazamamak benim için gerçekten çok acı bir şeydi. Ve yazmak benim gerçek anlamda her şeyimdi. Her şeyim, elimden alınmış gibi hissettim. Ama bir anda gelen yazma isteği sonunda yazabildim! Ve Ayberk'e de bu konuda ayrıca teşekkür ederim çünkü o üstümde yaz yaz diye baskı kurmasaydı belki de hala yazamayacaktım.
Multimedia; Aria! iyi okumalar.
Burada bir kadın öldü. Kimse duymadı sesini. Burada bir kadın öldü, adını kimse duymamıştı daha önce. Kim olduğu bilinmiyordu ama ölmüştü işte. Önemli biri değildi, herkes gibiydi. Burada bir kadın ölmüştü uzaklardan duyuldu sesi...
Adı mı? Adının bir önemi yoktu. Ben, sen ya da o ne fark ederdi? Bir adam geldi sarıldı, soğuk tenine kadının. Kadının bakışları donuktu. Bir damla gözyaşı aktı adamın yanaklarından, kadının dudağına. Böyle mi olacaktı son vedalaşma? Beklenen gelmişti ama, bekleyen çoktan gitmişken. Kadının saçlarına gitti adamın eli titredi,dokunamadı... bir ses duyulmuyordu kimseden. Kırmızıya boyanmıştı elbisesi, beyazı örtmek istercesine.
Şimdi hikaye yarım mı kalmıştı? Yoksa bu bir son muydu? Böyle mi yazılmalıydı tarihe? Oysa sıradan bir gündü. Güneş doğmuş, insanlar dünya telaşına düşmüş, ölümü unutmuştu...
Ve ölüm yine bir anda çaldı kapıyı, ''Geliyorum'' demeden, sessizce...usul usul işledi kadının tenine...acıyı hissederek. Son bir haykırış diledi kadın ölüme! Ne yazık ölüm çekip almıştı onu çoktan en derinlerine... ve kadının kahvesi soğumuştu masada, ve bir de yarım kalmış sigara.
Adam, eğildi kadının kulağına son bir fısıltı ile salıverdi kelimeleri...
''Yarım bir kahve,yarım bir sigara ve yarım bir kadın bırakmıştım geride. Artık geldim. Artık sadece kahve ve sigara yarım. Ama sen tamsın! Ve artık yanındayım hayaller etten kemiğe dönüştü var oldu yeryüzünde. Ve sen gittin benden, ben de kalmadım kendimde. Bir tarih atıl gökyüzüne ve hüzünlü bir hikaye kaldı bizden geriye...''
Aria'nın Gözünden;
İra'yı hastaneye kaldırmıştık bekleme salonunda beklerken Dallens, yüzüme dahi bakmıyordu. İçimden binlerce dua ediyordum ne olur bebeğe de İra'ya da bir şey olmasın diye. Julia'ya telefonda olanları anlatmıştım. Jacob, yoldaydı. Julia, Dariel'i yalnız bırakamıyordu o yüzden gelememişti. Ne yapmıştım ben? Düşüncelerimde boğuluyordum. Ne zaman aşk bu kadar gözümü kör etmişti? Ne zaman bu kadar kötü birine dönüşmüştüm! Doktor çıktı ameliyathane'den ayağa kalkıp korkarak doktorun yanına vardım. Dallens, heyecanla sorular soruyordu adam sessiz kaldı bir süre daha sonra konuştu.
'Hastamız gayet iyi' Derin bir nefes verdim.
'Bebek?' diye sordu Dallens.
'Maalesef bebeği kaybettik, elimizden gelen her şeyi yaptık ama her şey için çok geçti.' Ve dünya başıma yıkıldı. Bir bebeğin katili olmuştum. Bununla nasıl yaşanırdı? Bununla yaşayabilir miydim? Dallens, bana bir bakış fırlattı. Bu öylesine bir bakış değildi. ''Senden iğreniyorum'' Bakışıydı. Benden iğrenmesi olasıydı şuan bende kendimden iğreniyordum. Ne yapmıştım ben? Jacob, geldi.
'Neler oluyor?' diye sordu.
'Bebeğimi kaybettim...' dedi Dallens, titreyen sesi ile. Gözleri doldu ağlıyordu evet Dallens, karşımda ağlıyordu. Jacob, dostça sarıldı ve sırtını sıvazladı. Dallens, hıçkırıkları bıraktı Jacob'un omzuna. Oturacak bir yer aradım bir sandalye'ye oturdum. Gözümden düşen damlalar kalbime ulaşıyordu tabi hala bir kalbe sahip isem...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SKAO: İntikamın Sızısı 3
Misterio / SuspensoSKAO serisi... Serinin 3. kitabıdır. Bu kitabı okumadan önce 1. ve 2. serisini okumanızı öneririm. Hayatımızın belirli zamanlarında insanların bize ne yapacaklarını söyledikleri anlar olur. Ancak eğer aklınız var ise size söyleneni değil,kendi canın...