Bir katil olduğunu biliyorum

340 22 22
                                    


Multimedia: Johanne, diğer deyişle John :) Bu karakteri yazmaya bayıldım!



Bazen her şeyi unutabilirim. Beni sevmeyişini unutabilirim,bana değer vermeyeşini,onunla olan güzel anılarımızı,bakışlarını bile unutabilirim belki ama, asla bana nasıl hissettirdiğini unutmayacağım. Ellerini tuttuğumdaki sıcaklığı,bana bakarken kısılan gözlerini, beni öperken hissettiğim o tutkuyu bile unutmayacağım. Ve en önemlisi kabuslarımı...her şeyden kaçabilirim ama onun kabuslarında tutuklu kalacağım bir ömür. Bir daha asla gelmeyecek bir hayaletin peşinden koşacağım bir ömür,bana hissettirdiği o büyük acı ile kıvranarak öleceğim...inan her şeyi unutabilirim ama bir zamanlar rüyalarımı süsleyen adamın,kabuslarım oluşunu unutmayacağım.

Yatağımdan bir anda fırladım. Ter ve su içinde kalmıştım zor nefes alıyordum. Kalbimin atışını bile duyuyordum kulağımı sağır edecek biçim de çarpıyordu. Derin derin nefesler almaya çalıştım nerde olduğumu,ne yaptığımı kavramaya çalıştım. Asla onun kabuslarından kaçamayacağım, işte bu en acısı... derin nefes aldım ve ayaklarımı kendime doğru çektim. Kafamı dizlerime gömüp gözyaşlarımı bıraktım.

Kapımın tıklanmasıyla kafamı hafifçe kaldırdım,gelen kişiye baktım. Gelen kişi Hilda idi.

'Günaydın güzellik kahvaltı vakti' gülümseyerek. Kafamı dizlerimden kaldırdım ve başımı salladım.

'Sen giyin, kapıda seni bekliyor olacağım' diyerek kapıya doğru yürüyordu ki durdu.

'Bunlar?' dedi işaret parmağı ile balonları göstererek.

'Onlar!' dedim ve yataktan kalktım hızla, biraz başım dönmüştü.

'Onlar dün beni buraya getiren arkadaşlarıma ait. Dolaba koymuşlar oysa dolaba konulmaz ki dimi ama?' sanırım bu şimdiye kadar kurduğum en uzun cümleydi. Buna Hilda'da şaşırmıştı.

'Konuşuyorsun!' dedi ve devam etti.

'Bu harika!' gözlerimi devirdim.

'Üstümü giyineceğim' dediğim de başını sallayıp kapıya doğru yürüyüp,çıktı. Dolabıma baktım ve hemen gri kazağımı ve altına dar paça siyah pantolonumu çıkarıp giydim.

Üstüme baya bol gelen gri kazağımın içinde çok rahat hissetmiştim kendimi, banyoya girdim ve aynaya baktım resmen çökmüştüm saçlarımı taramak için tarağımı çıkardım ve kısa olan saçlarımı hızlıca taradım. Ve hemen odadan çıktım kapı dışında beni bekleyen Hilda, gülümsedi.

'Hoş görünüyorsun' gülümsedim sadece. Ve beraber yürümeye devam ettik taa ki yemek katına kadar. Yemekhaneye girip tepsime zeytin,peynir ne varsa doldurdum çok acıkmıştım. Hemen boş bir masa bulup oturdum. Yine tek başıma kahvaltı ederken bir el uzandı yanıma ve bir kağıt bıraktı masama. Kafamı kaldırdım ve baktım bu kişi John'du tuhaf konuşmadı bir kağıt bırakıp gitmişti sadece.

Kağıdı elime aldım ve okumaya başladım.

''Akşam saat 21.00 hazır ol ve camdan dışarı bak'' yazıyordu. Yine ne karıştırıyordu bu. Kağıdı cebime koyup gülümsedim ve yemeğime geri döndüm. Sonuçta yemek önemlidir.

Yemek faslı bitince dışarıda biraz hava aldım ve direk odama çıktım. Camdan dışarı bakıyordum karşımda eşsiz bir manzara vardı, gemiler... o sırada kapım çalındı.

'Gir' dedim arkamı dönmeden.

'Julia...' dedi arkamda ki o ses arkamı yavaşça döndüm ve o ela gözler ile karşı karşıya geldim.

SKAO: İntikamın Sızısı 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin