'Ayrılmayacağım'

177 13 20
                                    


Multimedia: İra. İyi okumalar :) Lütfen yorumlarınızı belirtiniz. Ve bu arada bölümü inceleyemeden hemen yükledim yazım hataları varsa affola. Çünkü bölümü yazmıştım ancak bilgisayarım sorun çıkardı ve bölüm tamamen silindi yeniden yazmak zorunda kaldım. 



Ve yere bir şey daha düştü.

Kalbim. Saçıldı dört bir yana kalbimin kırıkları.

Hey, sen! Evet, evet sen! sana diyorum.

Basma kırıklarıma, kanar ayakların.

Ve ben bir kez daha izin veremem kalbimin sen tarafından bir daha ayaklar altına alınmasına.

O yüzden köşeden yürü, sessizce.

Yürü ki gidişini görebileyim, hayranlıkla izleyebileyim seni, tekrar tekrar.

Ve bir daha gelme.

Gelme ki kırıklarımı toplayıp, kalbimi onarabileyim.

Ve yeniden seni bir deniz kenarın da bulup onarılan kalbimi sana tekrar takdim edebileyim.

Gözlerimi yavaş yavaş açtığım da kafamı yan tarafıma döndürdüm. John, uyuyordu hala. Çok erken kalkmıştım, güneşle beraber hem de.

Yataktan çıktım ve John'un yan tarafında küvözün de yatan Dariel'e baktım oda mışıl mışıl uyuyordu. John'a baktım öylece ve iç çektim ve sessizce kapıyı açıp, çıktım. Ardımdan yine kapıyı sessizce kapatırken arkamda ki ses ile yerimden sıçradım.

'Ödümü kopardın!' dedim Aria'ya dönüp. Ve kapıyı sessizce kapatıp, Aria'nın kolundan tutarak aşağıya indirdim.

'Sen ne zaman geldin? Ve niye geldi? Neler oluyor?' diyerek ardı ardına sıraladım soruları.

'Julia, nefes al' dedi Aria. Dediğini yapıp bir nefes aldım.

'Neler oluyor?' dedim. Aria, kendini kanepeye atarken.

'Bunu şuan konuşmak istemiyorum. İnan bu sorunu düzelttiğim de sana anlatacağım' dedi. Şuan konuşmak istemediği her halinden belliydi zorlamadım.

'Pekala.' dedim.

'Sen nereye?' deyince soru karşısında öylece şaşırıp kaldım.

'Şey, bir işim var' dedim.

'Ne işi?' dedi.

'Şuan bunu konuşmak istemiyorum' dedim.

'Başın belada mı?' diye sorunca.

'Aria!' dedim uyarıcı ton da.

'Pekala tamam tamam' deyince rahatladım.

'John, uyanmadan çıkmam gerek. Senin elbiselerinden bir şey giyebilir miyim? Şimdi odaya girersem John'u uyandırabilirim' dedim.

'Tabi ki oda senin' dedi eliyle işaret ederken odasını, gülümsedim ve yanağından öpüp.

'Teşekkürler' diyerek merdivenlerden tekrar yukarı çıkıp, Aria'nın odasına girdim. Dolabını açarak hemen üstten askılı beyaz bir badi çıkardım ve altına da yırtık bir kot çıkardım. Hızlıca giyindim. Makyaj masasına oturup saçlarımı taradım. Uzun zamandır makyaj yapmıyordum. Şimdi de yapmadım. Her şeyin tamam olduğu kanısına varıp ayağa kalktım. Tam kapıdan çıkacaktım ki Aria'nın makyaj masasının üstünde olan telefonu titredi. Etrafıma bakındım öylece. Bakmalı mıydım? Ben onun ablasıydım ve eğer başına bir şey geldiyse bunu bilmeye hakkım vardı böylece telefonunu elime aldım. İki tane mesajı vardı hemen beklemeden ilkini açtım.

SKAO: İntikamın Sızısı 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin