34

675 32 1
                                    

3K!

HEPİNİZE BİNLERCE TEŞEKKÜRLER! KEYİFLİ OKUMALAR!

Heyecandan deli danalar gibi bir o yana bir bu yana savruluyordum. Pınarın karşısına tekrar dikilip "Oldu değil mi? " diye sordum. O da bıkmıştı artık.

"Oldu Hazan! Çok güzel oldu! Biraz sakin ol!"

"Arasana Barışı! Nerede kalmışlar? Yok ben Yiğiti arayayım. Evet evet Yiğiti arayayım!"

Telefonuma uzanırken kapı çaldı. Annemle teyzeme dönüp "Benim ne yapmam gerekiyor?" diye sordum.

"Sen kapıyı açacaksın. Babasının elini öpeceksin."

Derin derin nefesler alarak kapıya ilerledim. Sonunda kapıyı açabildiğimde Yiğitle göz göze geldik. "Hoşgeldiniz." deyip içeriye buyur ettim. Cesur beyin elini öptükten sonra Yiğitin elinden çiçeği ve kutuyu aldım. Yağız ve Barışta içeriye girdikten sonra mutfağa gittim. Kahve fincanlarını hazırlarken Yiğit arkamdan sarılınca irkildim. Yanağımı öpüp başını omzumun girintisine koydu.

"Ya Yiğit!"

"Çok güzel olmuşsun."

"Teşekkür ederim."

"Şimdi seninle ben bugün nişanlı mı olacağız?"

"Eh biraz öyle olacak galiba."

Tepsiye yerleştirirken hafifce sallanıyorduk. Yiğit "Melek... Benim çok uykum geldi. Hemen bitsinde uyuyalım." deyince güldüm.

"Hadi sen içeri geç."

"Tamam ama son bir öpücük."

Arkamı dönüp dudağına yaklaşırken bir karartı hissettim ve irkilerek geri çekildim. Allah'tan Pınardı da...

Yiğit benim boşluğumdan faydalanıp öpücüğü kopardı ve içeri geçti. Bizde Pınarla işleri halledip yanlarına döndük. O an beni bir heyecan aldı ki bayılacağımı hissettim. Neyse ki konuşmalar vesaire bitmiş Yiğitin bol tuzlu kahve içişini izleyebilmiştim. Kahveyi tek yudumda bitirdikten sonra gözlerini sıkıca yumdu. Pınarla uzun bir kahkaha atmamak için kendimizi zor tuttuk.

Kahvelerden sonra Cesur bey boğazını temizledi. Artık heyecandan el ayak tutamaz hale gelmiştim.

"Çocukların aşkları zaten gözlerinden okunuyor. Ona bir şey diyemeyeceğim. O yüzden lafı çok da uzatmadan Allah'ın emri peygamberin kavli ile kızınız Hazanı oğlumuz Yiğite istiyoruz."

Annem bizi biraz süründürdükten sonra onayını verdi de el öpüp yüzük takma olayına geçtik. Pınar tepsiyi tutarken Mert bey yüzükleri aldı ve dokunaklı bir konuşmadan sonra parmağımıza taktı.

Birbirimize bakıp gülümsedik.

***

Karnımdaki ağırlığı hissedince yavaşça gözlerimi araladım. Bu hisse alışkın olduğum için gülümsedim. Uyandırmamaya özen göstererek yataktan kalktım ve başını yastığa bıraktım. Biraz kıpırdandıktan sonra yastığa sarıldı.

Annemin işe gitmesinden istifade salona girdim. Kış bahçesini bu sene hiç kullanmamıştık ve orada kahvaltı yapmayı planlıyordum. Önce pencereleri açtım. Sonrada masanın örtüsünü değiştirip çift kişilik bir hâle getirdim. Mutfağa geçip reçelleri minik kaselere döktüm. Tereyağını zeytin ve peynirleri tabağa yerleştirdim. Salatalık domates doğradım ve tabağın etrafını nane ile süsledim. Yiğitin yiyebileceği her şey vardı. Bir tek sucuklu yumurta ile limonlu tarçınlı çay eksikti.

MELEK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin