32

638 38 0
                                    

Hastanedeki bir buçuk ayımızı daha devirmiştik. Umut dolu bir buçuk ay. Doktorların ha uyandı ha uyanacak dediği bir buçuk ay. Ve toplam dört ay olmuştu. Gücümün kalmadığını hissediyordum.

Babam abim Nergis ve Nilüfer hanım Pınar Barış... Hepsi koridorda dizilmişti. Odada bir tek ben vardım. Yılbaşına bu odada Meleğimin yanında uyuyarak girmiştim. Bugün 23 ocaktı ve benim doğum günümdü. Dışarıda kar yağıyordu. Kahve bardağını etajerin üstüne bırakıp sakalımı sıvazladım. 4 ay geçmişti be Meleğim. Tam 4 ay. Senli ama sensiz 4 ay. Çok zordu. Belki bir dört ayımız daha vardı. Bilinmez. Ama doktor sabah muayene ettiğinde her şeyin çok iyi olduğunu ve bir kaç güne kalmadan uyanabileceğini söyledi. Zaten o doktor her muayenesinde aynı şeyle zırvalıyordu. Onu dinlemek yerine Allah'a Meleğimi bize bağışlaması için dular etmekten başka şansım yoktu.

Yatağın kenarına oturdum. Bir elim elini tutarken diğer elim saçlarındaydı.

"Meleğim beni duyuyorsun değil mi?"

Avucumun içinde olan elinin kıpırdadığını hissettim. Heyecanla diğer elimlede elini kavrayıp "Ha.. Hayatım... Eğer beni duyuyorsan elimi sıkar mısın?" dedim. Parmakları hareket etti ve sıktığını hissettim.

"Hayatım bak... Şimdi... Eğer beni anlayabiliyorsan gözlerini kırpıştır."

Dudakları hareket etti ve fısıltı halinde "Gözlerimi açamıyorum." deyince heyecandan ne yapacağımı şaşırdım. Gözyaşlarım benden bağımsız hareket ederken "A.. Aşkım... Aşkım yorma kendini... Sa.. Sakin ol..." demeye çalıştım.

"Su..."

"Bir dakika aşkım..."

Hızlıca kapıya ilerleyip hemşireye seslendim. Daha doğrusu bağırdım. Bizimkiler ayaklanınca "Uyandı!" deyip tekrar içeri girdim. Hemşire ve doktor birlikte içeri girdiler. Yatağın baş kısmını yukarı kaldırıp hemşire kaşıkla bir kaç yudum su verdi. Gözlerini defalarca kırpıştırıp etrafı kısık gözlerle süzdü. Gözleri gözlerimi yakalayınca "Özür dilerim." diye fısıldadı. Doktor "Hiçbir şey korktuğun gibi olmadı Hazan. Çok iyisin. Ameliyatı atlattın ama derin bir uykudaydın. Şu an sadece dinlenmelisin." dedi. Doktora ters bir bakış atmaktan kendimi alıkoyamadım. 4 aydır uyuyor daha ne dinlenecek?

Ardından bana dönüp "Yarım saat sonra tekrar geleceğim. Fazla yormayın." dedi ve odadan çıktılar. Sessizlikle birbirimizi izlediğimiz on dakika kadar sonra "Yiğit... Bir sürü rüya gördüm. En son gördüğüm rüyada babam "Bugün Yiğitin doğum günü. Onun yanına git." dedi. Gerçekten doğum günün mü bugün?" diye sordu.

"Evet aşkım. Ve sen uyandın ya... Ben yeniden doğdum."

***

Hepimiz odadaydık ve mutluyduk. Meleğim uyanalı iki gün olmuştu. Yarın sabah taburcu olacak. Babam borcu zarara uğramadan ödeyebildi. Ve her şey Meleğimin uyanmasıyla daha da güzel bir hâl aldı.

Melek "Beni Yiğitle yalnız bırakır mısınız?" deyince herkes odayı boşalttı. Bende yatağın yanındaki yerimi korurken "Hayırdır prenses?" diye sordum.

"Yiğit ben sana doyamıyorum. Kırk sekiz saattir bir saniye bile yanımdan ayrılmadın. Ama bana yetmiyor."

"Aşkım ben dört aydır senden uzağım. Belki sen hissetmedin ama ben sen uyanmasaydın ölürdüm anlıyor musun? Hem senleydim hem de sensizdim. Çok şükür ki bitti. Gülümsüyorsun. Bundan güzel ne olabilir?"

"Çok özür dilerim."

"Dileme. Lütfen dileme. Kötü her şeyi sil aklından. İyiler kalsın. Önümüzde uzun bir gelecek var. Ona odaklanalım."

MELEK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin