DÜĞÜN SABAHI
Annem gece öyle acıklı bir konuşma yapmıştı ki sabaha kadar ağlamıştım. Yüzüm berbat bir haldeydi ama makyajla çok rahat kapatabileceğimiz için sorun etmedim.
Dört genç olarak kahvaltımızı yapıp hazırlanmaya başladık. Evde tatlı bir telaş vardı. Önce banyoya geçip bir güzel yıkandım. Sonrada üstüme straplez bir elbise geçirdim. Bizim yakışıklılar gelince arabalara dağıldık ve kuaförün yolunu tuttuk. Saçımı nasıl istediğimi söyledikten sonra tacımı önüme koydum. Her şey tamam olduğu zaman Yiğiti aradım. Onlarında berberde işi bitmiş buraya geliyorlardı. Gelinliğimi giyindikten sonra çiçeğimi de alıp içeri geçtim. Annem ağlamaya başladı ve bana sımsıkı sarıldı. Bugün ağlamayacağıma dair yeminliydim ve gözyaşlarım bana saygı duyuyordu.
Bir kaç dakika sonra ortamı kuaförde çalışanlar dağıtmıştı. "Hanımlar! Bizde gelin ağlayarak uğurlanmaz." deyince kendimi iki dakika içinde oynarken bulmuştum. Yiğit yanımıza bir tane fotoğrafçı göndermişti ve her anımızı karelemişti. Zaten buradan çıktıktan sonra Yiğitle mezarlığa gidip ardından fotoğraf çekimine gidecektik.
İçlerinden biri müziği durdurduktan sonra "Damat geliyor!" diye bağırmıştı. Başımı çevirince Yiğitin dolmuş gözleriyle karşılaştım ve benimde gözlerim doldu. Ama yukarı bakıp onları geri göndermeye çalıştım. Biri elime peçete tutturdu ve kim olduğuna bakmadan gözlerimi sildim. İki üç adımda birbirimize yaklaştık ve ellerimi tutup gözlerimin içine baktı. Heyecandan bayılabilirdim.
"Çok güzel görünüyorsun Meleğim..."
"Sende çok yakışıklı olmuşsun aşkım. Damatlık sana çok yakışmış."
Alnımı öptükten sonra tekrar gözlerimin içine baktı. Şu an şurada ölsem mutluluktan yüzüm güleç kalırdı.
Önce yalnız başımıza mezarlığa gittik. Babamın mezarını görünce gözlerim doldu. Elimdeki peçeteyle onları sildim.
"Babacığım yanımda senden sonra en çok sevdiğim tek erkek var. Ben bugün gelin oluyorum baba. Sensizim. Keşke yanımda olsaydın ama ne fayda. O kadar isterdim ki elimden tutup beni Yiğite emanet etmeni. O kadar isterdim ki onu şakayla azarlayıp "Kızıma iyi bak. Yoksa..." deyip tehdit savurmanı. Ama eminim sen orada söylediklerimi yapıyorsundur. Belki yanımdaydın ve elimden tutup beni damadına teslim ettin ama ben farketmedim seni. Sen benim bir parçamsın baba. Ne kadar dillendirmesem de hep benimlesin. Kalbimin en güzel köşesindesin. Seni çok seviyorum babacığım."
***
Resim çekimleri bitmişti ve biz Yiğitle hâlâ doğru düzgün konuşmamıştık.
"Yiğit... Canın bir şeye mi sıkıldı hayatım?"
"Ben hâlâ senin karşımda gelinlik içinde mükemmel bir güzellikte durduğunu idrak edemedim. Cidden. Seni karşıma alıp sadece izlemek istiyorum. Ben sana 'Meleğim' diyorum ya... Şu an yan koltuğumda bir Melek oturuyor. Benim Meleğim. Birazdan benim hayatıma eşlik edecek bir Melek. En güzel gülüş en güzel gözler en güzel kadın benim. Sen benimsin. Ben senin. Hayatımda aldığım en doğru karar sensin. Yaşadığım en güzel zamanlar seninle. Anlatamıyorum Melek. Duygularımı ifade edemiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEK
Teen Fiction"Meleğim... Tüm İstanbul şahidim olsun ki seni herkesten her şeyden çok seviyorum. Geceme güneş gibi doğdun ummadığım bir anda. O güneş hiç batmasın istiyorum. Benimle... Evlenir misin?"