"Oof! Çok sıkıldım ben!"
Pınar telefonunu diğer koltuğa fırlatıp ellerini göğsünde kavuşturdu.
"Git Barışla buluş o zaman. Bende size geliyorum. Birlikte kalacağız diye!"
"Ya sen yanlış anladın beni! Benim içim daraldı. Barış telefonlarıma cevap vermiyor. Sinir oldum."
"Bekle Yiğiti arayayım. Biliyorsa söyler."
Telefonu kulağıma götürüp beklemeye başladım. Son sinyal sesinden önce telefona cevap verdi.
"Alo?"
"Nasılsın? Görüşmeyeli..."
3 saat oldu da.
"Bir şey diyeceğim ama sakın Pınara söyleme."
Telaş yaptım ama belli etmemeye çalışıp gülümsedim.
"Tabi."
"Barış uzun bir aradan sonra motorsiklet kullanmaya kalkışınca kaza yapmış. Kolu alçıda. Ayağına dikiş attılar. Neyse ki kaskı varmışta başı zarar görmemiş."
Barışa olanlar ve karşımda ağzımdan çıkacakları bekleyen Pınar...
"Haha! Tesadüfe bak! Bende Pınarın yanındayım. İşte... Pijama partisi falan... Sizde evdesiniz..."
"Daha hastanedeyiz. Doktoru bekliyoruz. Herif domuz gibi. Korkuttu hepimizi ama iyi şimdi. Ucuz atlattı."
"Oh çok şükür!"
"Benim kapatmam lazım. Ararım ben seni."
"Tamam. Görüşürüz."
Pınarın konuşmasına fırsat vermeden "Barıştaymış. Maç izliyorlarmış. Barış maç izleyince dünyayı unuturmuş." dedim. Sonuçta erkekler maç izlemeyi sever.
"Haa iyi o zaman. Sesini duyaydım..."
"Maç bitince o zaten arar seni."
Barışın kaza geçirdiğini öğrenirse ucuz atlatması dâhi onu sakinleştiremez. Bu yüzden yarın okulda öğrenmesi daha iyi olur. Tabi gelirse...
"Anlat hadi! Ne yaptınız Yiğitle?"
Annemin tepkisine kadar olan yeri gayet normal dinledi. Annemin söylediklerini duyunca ise benimle aynı şeyi düşündü.
"O defter sonsuza dek kapandı. Annem Nilay teyzeyle görüşüyor yine. Ne de olsa babamın ortağıydı Selim amca. Kaç yılın dostluğu var."
"Haklısın. Sen devam et. Sonra ne oldu?"
"Sonra... Birşey olmadı. Yiğit gitti. Bende iki saat sonra yanına geldim. Hepsi bu."
Kapı tıklandı ve ikimiz aynı anda "Gir!" deyince kıkırdadık. Teyzem ve 18lik ruhu neşeli adımlarla odaya girip aramıza daldı.
"Benim prenseslerim dedikodu saatinde heralde!"
"Yok anne ya! Ne dedikodusu!"
"Teyzeciğim biz ancak kendi kendimizin dedikodusunu yaparız. Daha fazlası yok."
"Farkında mısınız bilmiyorum ama ikinizde de değişiklikler var bu aralar. Hayırdır?"
Yine bir aynı an vakasıyla karşılaşıp "Ne gibi?" diye sorduk.
"Özellikle sen Pınar hanım. Okula daha bir özene bözene gidiyorsunuz. Çoğunlukla etek ve elbise giyiyorsunuz. Bunun nedeni nedir? İnsan bu havada neden pantolon ve tayt yerine bunları tercih eder ki?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEK
Teen Fiction"Meleğim... Tüm İstanbul şahidim olsun ki seni herkesten her şeyden çok seviyorum. Geceme güneş gibi doğdun ummadığım bir anda. O güneş hiç batmasın istiyorum. Benimle... Evlenir misin?"