17

714 38 1
                                    

Yiğit arkasını dönüp samimi gülümsemeyle ayağa kalktı ve Volkanla sarıldılar. Gerçekten birbirlerini tanıyorlardı ve hallerine bakılırsa yakın sayılırlardı. Aslında aynı kampüsteler. Gayet normal.

Çantamı alıp "Yiğit ben gitsem iyi olur." dedim.

"Tanıştırsaydım sizi Melek."

Volkan şaşkın bir şekilde bana döndü.

"Sana Melek demesine izin mi veriyorsun?"

"Seni ilgilendirmez!"

Kapıya yetişmeden Yiğit "Melek?" diye sorarcasına seslenince "Lütfen! Sonra!" dedim. Derse girmek istemiyordum. Önce Pınarı arayıp gelip gelmeyeceğini sordum. Gelmeyeceğini söyleyince Salacak sahiline indim. Moralim alt üst oldu. Telefonum sürekli çalıyordu. Sessize alıp yürümeye devam ettim. Havalar gitgide soğuyordu. Burnumun ucu muhtelemen kıpkırmızı olmuştur.

Montumun şapkasını başıma geçirip ellerimi ceplerime soktum. Telefonumu uçak moduna alıp kulaklığımı taktım ve yürümeye devam ettim. 87 şarkı sırasıyla bittikten sonra tekrar ilk şarkı kulaklarımda yankılanırken karşıdan karşıya geçiyordum. Birden son ses müziği bile yaran fren sesiyle başımı çevirdim ve arabayla burun buruna geldim. O hemen hemen her gün bindiğim arabayla...

Kulaklığımı ağır ağır kulağımdan çıkarırken Yiğit karşıma geçti. Omuzlarımdan tutup "İyi misin?" diye sordu.

"Beni bırakma!" deyip ona sarıldım. Şapkamı çıkarıp saçımı okşadı.

"Hava soğuk. Üşüteceksin."

Tanıştığımızdan beri en çok kullandığımız cümle "Hıvı sığık. İşiticiksin."di heralde.

Kapımı açtı ve emniyet kemerimi bağladı. Sonrada önden dolanıp koltuğuna yerleşti.

"Şöyle bir Karadeniz tatili yapsak sınavlar başlamadan? Ne dersin? Temiz hava hepimize çok iyi gelir."

"Yiğit..."

"Hemen cevap vermesen de olur. Düşün biraz."

"Öğrendin mi?"

"Neyi?"

"Volkanı?"

"Düşünme sen Volkanı. Ne yapalım? Bowlinge gidelim mi? Sinema da olur? Hangisini istersen."

"Kitap okuyalım." dedim sunduğu iki fikre tamamen zıt olarak.

"Süper! Bunun için harika bir yer biliyorum!"

Telefonuyla bir kaç şey yapıp kulaklığını taktı.

"Merhaba Fatih amca. Nasılsın?"

"Bildiğin gibi. Amca senin dağ evi duruyor değil mi?"

"Tamam amca. Ben yarım saate kadar orada olurum. Sen anahtarı her zamanki yere koy."

"Teşekkür ederim amca."

Kulaklığı çıkarırken "Kesinlikle huzur bulacağın bir yere gidiyoruz." dedi.

"Sana güveniyorum." deyip müziğin sesini biraz daha açtım. İçimden "Sen varsan her yer huzur" diye İrem Dericiye bağlayıp haykırmak geliyordu. Müzik bıraktığım gibi duruyordu. Değiştirmeyip olduğu gibi bıraktım. Gözlerim müziğin verdiği huzurla ağırlaşırken hissettiğim duyguları anlamaya çalışıyordum.

***

Başımdaki felaket ağrıyla gözlerimi açmaya çalıştım. Başım omzuna düşünce burnum kazağına sürttü. Kokusu...

MELEK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin