Bugün Pınarla kahvaltı yapmaya gidecektik. Bu yüzden sabah erkenden Yiğiti göndermek zorunda kaldım.
Saçlarımın omzumu aştığını gödüğümde içimi bir sevinç kapladı ama bu çok kısa sürdü. Ameliyat olursam saçlarımın bir kısmıda gidecekti. Belki kemoterapi görürsem... Yine başladı bu lanet düşünceler! Tümörden daha zararlılar!
Önce doktorla konuşup testlerin acililiyeti olup olmadığını sordum. Ameliyattan öncede yapılabileceğini söyleyince pek umursamadım. Çünkü daha karar verememiştim.
Zombiden farksız yüzüme renk katmak için makyaj yapıp sahtecik gülümsedim. Olmuş muydu bilmiyordum ama günü kurtaracağına emindim.
Kapının önünde duran araba korna çalınca son bir kez aynaya bakıp kaşkolu düzelttim ve aşağı indim. Annem çoktan işe gitmişti.
"Günaydın şeker!" deyip emniyet kemerimi bağladım.
"Günaydın! Ee nereye gidiyoruz?"
"Sen bilirsin. Karnım zil çalıyor."
Tamamiyle yalan! Hiçbir şekilde aç değilim ve midemin suyu bile kaldıracağından emin değilim.
"Hazan sana bomba gibi haberim var!"
"Öt bakalım!"
"Tahmin et iki gün sonra kimin konseri var?"
"Yoksa?" dedim. Aklıma gelen sanatçı ise eğer çok iyi bir moral olurdu!
"Teoman!" deyince ellerimi çırptım. Kesinlikle gitmeliyiz!
Hemen Yiğiti aradım. Telefona cevap verince "Bil bakalım iki gün sonra kimin konseri var?" diye sordum.
"Ajdar?"
Gözlerimi kocaman devirip "Teoaman Yiğit!" dedim.
"Biliyodum ki zaten."
"Biliyorsun ve bana söylemiyorsun!? Pes sana Yiğit ya!"
"Meleğim gerek duymadım söylemeye."
Başımı hafifçe öne eğip yüzümü kaplayan sırıtışın ve midemdeki kelebeklerin sakinleşmesini bekledim.
"Bizim ilk dansımızın şarkıcısının konserini söylemeye gerek duymadın öyle mi?"
"Tamam canım. Gideriz. Hatta... Neyse sürpriz bana kalsın. Siz eğlencenize bakın Meleğim. Kendine dikkat et."
Ne işler karıştırıyorsun okyanus göz?
Cevabımı beklemeden telefonu kapatınca şaşkınlıkla ekrana baktım. Cidden kapatmıştı!
"Az önce sana 'Meleğim' dedi! Duyduum!" diye cırlayıp ellerini çırptı. Deli kız direksiyonu bırakmıştı.
"Öncelikle şu direksiyonu tut acemi!"
"Aa! Sensin acemi! Pardon sen bilmiyorduuun!"
"Cadı! Hem istersem Yiğit öğretin bana!"
"Allahım! Çok şükür Sonbaharımın karşısına Yiğit gibi birini çıkardın!"
"Ben Yiğiti çok seviyorum Pınar." dedim. İlk defa bunu Pınara itiraf etmiştim.
"Önemli olan sevgi değil şeker. Karşılıklı aşk."
"Ben... Yiğitin beni sevdiğine hatta aşık olduğuna bile eminim. Çünkü daha önce yaşadığım için karşıdakinin hislerini daha net çözebiliyorum artık. İlk için kötü bir tecrübeydi ama... Şimdi herşey daha güzel."
Bir şey hariç. Beynimdeki yaratık!
"Tamam. Tozlu kitapların tozunu üflemeyip temizlemeye gerek yok."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEK
Teen Fiction"Meleğim... Tüm İstanbul şahidim olsun ki seni herkesten her şeyden çok seviyorum. Geceme güneş gibi doğdun ummadığım bir anda. O güneş hiç batmasın istiyorum. Benimle... Evlenir misin?"