Multi de Ali :)
Bade okuldan geldiğinden beri beni yataktan çıkarmaya çalışıyordu. Saat çoktan 5'i geçmişti. Kaç gündür migrenim tutmuş vaziyetteydi. Dayanılmaz hale gelince annemler dün gece acile götürdüler. Biraz toparlamışken şimdi Sıla'lara gidip Ali'nin neler yaptığını öğrenmek istemiyordum ama kimseye bir şey belli edemeyeceğimden el mahkûm kalkmak zorunda kaldım. Bir şeyler atıştırdım sonra ilacımı aldım. Kahvemi hazırladım odama geri çıktım annemle babam bu akşam dedemde yemekteydiler o yüzden evde Bade'den başka kimse yoktu. Aynanın yanından geçerken kendime bir baktım. Şiş gözler, karmakarışık saçlar, üstüme iki beden büyük kıyafetler. Nefret ettim bir an kendimden böyle mi kazanacaktım Ali'yi. Ahh hadi ama zaten bunun olması imkânsız kendimi kandırmamın bir anlamı yok ama yenik olduğumu bildiğim savaşa çoktan girdim ben. Bu yüzden çabalamadan vazgeçmeyecektim madem girdim bu yola en azından yaptım diyecektim. "Bade duştayım ben."
"Tamam abla."
Sıcak su gerilen tüm kaslarımı açtıkça resmen algılarım tavan yaptı. Yasemin kokusu etrafı sarmaya başladığında yenilendiğimi hissetmeye başlamıştım. Saçlarımı son kez kremleyip duştan çıktım. Saate baktığımda daha erken olduğunu gördüm. Saçlarımı köpükleyip kuruttum. İçime bordo atletimi giyip kot tulumumu üzerime geçirdim. Bordo ayakkabılarımı da ayağıma giydim. Koyu tonlarda makyajımı yapıp son olarak saçlarımı tokalarla birbirine tutturdum kendimi özgü karmakarışık topuzumu bitirdiğimde halka küpelerimi de taktım. İşte bu kadar Zeyno dedim kendi kendime. Çantama bulduğunu at sistemiyle elime geçen lazım olabilecek şeyleri tıktıktan sonra kalın çerçeveli gözlüklerimi de yanıma aldım. Gözlerim migrenimden dolayı çok hassastı bir ilaç daha içtikten sonra Bade'nin yanına gittim. "Hazırsan çıkalım Bade." Bade bana bakınca istemsizce çattı kaşlarını. "Abla bu ne hal ya sen misin lisede okuyan ben mi?" Umursamadım bile söylediklerini. "Seviyorum tarzımı karışma sen hem alt tarafı kızlara gidiyoruz." İçine annem kaçmış gibi konuşmaya başladı. "Yahu büyü birazcık kim der bu kız yazılım uzmanı ülkeler arası proje yapıyor diye." Onu hiç umursamadan kapıya doğru ilerlemeye başladım. "Kıskanma minik fare senden daha genç gösteriyorum diye." Bade yanağımdan makas alıp konuşmaya devam etti. "Kıskanmak değil fıstık sen zaten gençsin sadece şu makyajı daha tarz bir kıyafette yapsan. Yani makyaj yaptığın gün sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor ondada kıyafetten sınıfta kalıyorsun." Şimdi de modacı gibi konuşmaya başladı. "Çenen düştü Bade. Vazgeçeceğim şimdi o olacak." Migrenim tuttuğu zamanlar huysuzlaşıyordum iyice. "Tamam; tamam bir şey demedim. Hadi gidelim." Elimle öne geç diye işaret ederken bir yandan da homurdanıyordum. "Yürü baş belası önden buyur."
***Sıla kapıyı açtığında şimdi mi pişman olsam yoksa biraz daha beklesem mi bilemedim. Fazla sıcakkanlı olan Sılacık resmen boğmuştu beni. Başım ağrıdığı zaman sanki yetmezmiş gibi biraz daha huysuz oluyordum. İçeri girdiğimizde annesiyle tanışıp halini hatırını sorduktan sonra kızların odasına geçtik. Bade'yle Tuğçe balkona çıktılar keşke çıkmasaydılar yaa diye içimden geçirirken Sıla bunu bekliyormuş gibi başladı anlatmaya. "Zeyno kaç gündür ulaşamadım sana o kadar çok şey oldu ki?" Bende o sıralar migrenimle boğuşuyordum. "Ahh biliyorsun migren bırakmadı yakamı bir türlü. Ancak kendime geliyorum." Yanıma yaklaşıp elimi tuttu. "Kıyamam kuzum yaa stres yaptın sende tabii." Ne stresi yapacaksam artık. "Ne konuda Sılacım?" Bilmiş bilmiş konuşmaya devam etti. "Ee sonuçta riske attın kendini Ali abi için. Kolay değil." Ohooo bu kız hala aynı yerde takılı kalmış. "Aşmadık mı o konuları Sıla. Risk falan yok unut artık. Yaptık bitti." Konuyu kapatmak için çıkışmıştım biraz.
"Neyse uzatmıyorum Zeyno sana ne kadar minnettarız bilemezsin. Çok fazla şeyler oldu Pazar günü." Hafiften heyecan kaplamıştı içimi neler olabilirdi ki diye düşünürken Sıla başladı anlatmaya; "Zeyno biz Mehmet'le beraber dağ evine gittik Ali abinin yanına. Gittiğimizde her yer darmadağınıktı her odada bir şeyler kırılmıştı. Mutfakta her yer cam parçaları ile doluydu. Tabii korktuk haliyle Ali abiyi merak etmeye başladık sonra Mehmet sen ortalığı toplarken ben çevrede abime bakayım dedi gitti. Bende ilk önce salondan başlayayım dedim. Ortalığı toparladıkça her yerden içki şişeleri çıkıyordu cam kırıkları, yırtılmış fotoğraflar, kesilmiş gömlekler sonra bir mektup buldum sehpanın üstünde güzel bir el yazısıyla yazılmış üç cümle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yağmur Vakti #dexilkromanim2018
General FictionGeçmiş hiçbir zaman sandıklarda kilitli kalmaz. Sırlar elbet ortaya çıkar...