Günler birbirini kovalarken her akşam dua etmekten başka bir şey yapmıyordum. Bu stresin altında Uğur'a eve gitme fikrimi bile açamamıştım. Rutin hayatımızdaydık ama kimseye bir şey çaktırmamak için çaba harcıyorduk. Berre'nin doğum gününe üç hafta kalmıştı ve ben her gün yarın söylerim diyerek konuyu geçiştiriyordum. Kızımın saçlarına parmaklarımla dokundum. Saçları büyükannesine benziyordu. Babasından hiçbir şey almadığı gibi huyuyla da Uğur'a benzemişti. Bu da beni cesaretlendiriyordu. Kucağımda uyuyakalan kızımı beşiğine yatırıp üzerimi değiştirmek için dolaba doğru yöneldim. Geceliğimi koltuğun üzerine bıraktıktan sonra tam soyunuyordum ki kapı çaldı. "Gel" diye seslendiğimde Efe içeri girdi.
"Yenge ya tablette işin yoksa alabilir miyim diyecektim. Upsss uyudu mu cadı sessiz olsam iyi olacak." Tableti sehpanın üzerinden alıp Efe'ye uzattım. "Vala zor uyudu Efe uyanırsa bütün gece ilgilenmek zorunda kalırsın ceza olarak."
"Ne yapsın çocuk hava çok sıcak yenge haklı huysuzluk yapmaya ee bir de diş sıkıntısı var kıyamam ben aşkıma." Uğur kafasına bir tane patlatıp içeri girdi. "Oğlum kaç kere diyeceğim ben sana şu kıza aşk böcek deme diye." Berre'nin yatağına gidip başına öpücüğünü kondurdu Efe. "Abi bazen ciddi ciddi seni bir yerlere kapatmayı düşünüyorum. Benden mi kıskanıyorsun Berre'yi."
"Valla karımdan bile kıskanıyorum o derece hadi Efecim bir huzur ver neyi aldıysan al ve kapıyı kapa çıkarken."
Yerimize geçtiğimizde Uğur çoktan başını bacaklarıma koymuştu. Saçlarıyla oynamaya başladığımda fırsat bu fırsat diyerek konuyu açmaya karar verdim. "Uğur senden bir şey isteyebilir miyim?"
"Söyle aşkım azıcık da ovalasana başımı ağrı girdi bu hayta yüzünden." Dediğini yapıp başını ovalamaya başladığımda devam ettim. "Ben düşündüm de hazır bazı şeyler yoluna girmişken Berre'yi büyükanneleriyle tanışmaya mı götürsek diyecektim yani tabii sen istersen?"
"Zaten gideceğiz ya bebeğim düğün vardı davet falan babam diyordu ya bir şeyler."
"Gideceğiz ben düşündüm ki ilk eve gidip kızımı cemiyetle tanıştırayım mesela doğum gününde orada olsak olmaz mı?" Gözlerini bir anda açınca çoktan pişman olmuştum söylediğime. Yüzümü inceledikten sonra; "Sen ciddisin ben dalga geçiyorsun sanmıştım." dedikten sonra geri kapattı gözlerini.
"Ciddiyim Uğur kocam yanımda kızım yanımda en önemlisi mutluyum. Zaten gidecektik evet ilk başlarda eve adım atma fikrinden nefret ediyor hatta gitmem diye diretiyordum. Ama o senden önceydi seni ezmemek için gitmek istemiyordum bir bakıma. Oraya gidip onunla karşılaştıktan sonra sana geri dönemem dememek için istemiyordum." Derin bir nefes aldım içime. "Şimdi her şey çok değişti ben kocamı bir saniye bile ayırmak istemiyorum yanımdan." Gözlerini yeniden açtığında öptüm usul usul. "Sen istedikten sonra yapamayacağım bir şey yok benim. Ne zaman gidelim?"
Sevmek böyle bir şeydi işte evet size âşık bir adam varsa onu ister istemez seviyordunuz. Uğur âşık olunamayacak kadar özel bir adamdı bana göre. Çünkü ona âşık olmak onu basitleştirirdi. O böyle duygularla herkes kategorisine indirilemezdi. Ben yeri geldiğinde bir elbiseye bile âşık olabilen biriydim. Uğur'a âşık değildim çünkü oma tapıyordum. Bence bu her şeyden çok daha önemliydi. Bu hayatta bir saniye bile düşünmezdim onun için ölmemi isteseler. "Mecbur hissetme sakın kendini istemiyorsan İstanbul'a gider geliriz."
"Yaa saçmalama sen istiyorum dedin de ben neyi yapmadım bana söylesene. Bakarım ben biletlere işleri toparlar gideriz. Haa 5 gün ha 10 tarih ne fark eder ki?" Başını kucağımdan kaldırıp kendi tarafına geçince ona doğru baktım. "Uğur bence seni bir yerlerde mumyalayıp saklamalıyım türünün tek örneğisin." Üzerime doğru uzandığında dudaklarımız buluşmadan önce fısıldadı usulca. "Sen böyle Güneş gibi aydınlatmışken hayatımı ben seni sevmişim çok mu konuşma hatun zaman kaybediyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yağmur Vakti #dexilkromanim2018
General FictionGeçmiş hiçbir zaman sandıklarda kilitli kalmaz. Sırlar elbet ortaya çıkar...