Bölüm 3 : Yıldız yağmuru

150 3 0
                                    

Multi de Zeyno :)

Eve geldikten sonra ilk işim kuaförümü aramak oldu iki saatim vardı az zamanda çok iş yapmamız gerekiyordu. Hemen duşa girip hızlıca işimi hallettikten sonra üstümü giydiğim gibi kuaföre gittim. Elbisemin modelini anlattığımda kendimi onların eline bıraktım 45 dk sonra saçım ve makyajım bitmişti ödemeyi yapıp hızlı bir şekilde eve döndüm. Kasabada oturmanın yararları çarşısı mekânları yolları her şeyi büyük şehirlere göre daha kolay. Eve geldiğimde minik fare hazırlanıyordu. Ona hiç bulaşmadan diğer odalardan birine geçip elbisemi giydim. Aslında abartmak istemediğim için lacivert kumaş üstüne çiçek desenleri verilmiş uzun sıfır kol bir elbise almıştım. Belinde altın rengi ince bir kemer vardı. Boynuma ve bileğime birbirinin eşi olan takılarımı taktım. Küpe kullanmayı sevmediğim için küpelerini takma gereği duymadım. Ayaklarıma da platformlarımı geçirdiğimde tam anlamıyla hazırdım. Yasemin esansını da sürdüğümde odamdan çıkmıştım. Parfüm kullanamam yasaktı çünkü. Alerjim olduğu için ağır kokuları kullanamıyordum. Aynadaki yansımama bakıp başarılı bir iş çıkardığımı onayladıktan sonra kendime şans öpücüğü atıp aşağıya inmek için odadan çıktım.

Annemle babam her zamanki gibi bizi bekliyordu. Babam bizi gördüğünde suratında yine o meşhur kıskançlık ifadesi belirdi. İkimizi de kimseyle paylaşmak istemiyor ve bunu dile getirmekten de hiç vazgeçmiyordu. Yine babamın homurdanmaları eşliğinde düğünün yapılacağı kır bahçesine doğru yola çıktık. Düğün alanına geldiğimizde gözüm direk onu aramaya başladı evet kabul ediyorum kendisinden etkileniyorum ama âşık olmak bambaşka bir şey bence. 22 yıllık hayatımda hiç âşık olmadım buna eminim ve benim bu adama karşı hissettiğimde aşk değil yani aşk bu kadar kolayca olmamalı. Gördüm ve âşık oldum mu diyeceğim bu içimdeki kelebeklerin tek sebebi bana küçük demesinden kaynaklı tamamen inattan ötürü.

Saçmalamaya bir son vererek tüm akrabalarla tek tek görüşmeye başladım. Aklımın içinde dolaşan tilkilere bir dur demek gerekiyordu çünkü. Gelinin yanına gideyim diye düşünürken Emre'nin seslenmesi ile bu fikrimden vazgeçtim. "Kız keçi gelsene yanıma hem sen ne kadarda sevimli olmuşsun öyle." Bu beni yine 6 yaşında falan zannetti herhalde sevimli ne demek yaa. "Sevimli mi bu mu yani Emre? İltifat anlayışın bu kadar mı kötü? İnsan güzel olmuşsun der ne bileyim alımlı olmuşsun kuzen, fıstık gibisin kuzen gibi. Odunluk bizim erkeklerde yaşam biçimi adeta." dedim sinirle ama zaten Emre'nin amacı her zamanki gibi beni gıcık etmekti. "Zeyno nefes al kızım nefes al. Bir laf dedim demez olaydım. Kötü bir şey demedim ki farklı olmuşsun işte. Sen gibi değil de ne bileyim bambaşka bir Zeyno var karşımda. Alışkın olduğum keçi yok." Emre'nin bu itirafı karşısında bir şey düşünemez oldum kafam karıştı. "Ne yani olmamış mı ben becerememiş miyim?" dedim hüzünle karışık. "İnan bana keçi bu akşam tüm insanların gözdesi olmayı başardın."

Hiçbir şey demeden yerime oturdum. Benim için tek bir insanın tepkisinin önemi vardı diğer insanlar umurumda değildi. Gelenlerin hepsi geçerken selam verdikleri için arabaların arkasında kafası sallanan küçük köpek gibi hissetmeye başlamıştım. Garsonlar servisleri açarken gelin ile damat gelmeye başlamıştı. Onlar gelirken aynı zamanda Efeoğlu ailesi de alana girdiklerinde benim gözlerim tamamen odak noktasını değiştirdi. Siyah bir takım giyen Ali uçuk pembe tonlarında bir gömlek giyip siyah kravatını takmıştı. Gözlerimle takibe almak istesem de onun beni fark etmesi gerek diyerek başka tarafa doğru bakmaya başladım bizim masamızın ilerisinde bir masaya geçtiklerinde onun beni görmemesine imkân kalmamıştı. O sıralarda nikâh memuru da nikâhı kıyıyordu. Sessiz duamı yerine gönderdikten sonra alkışlamaya başladık bizimkileri. Onlar ilk dans için sahneye çıkarken ben içimden acaba seansıma başlamıştım bile. Acaba şuan benim düğünüm olsaydı nasıl olurdu? Acaba gelinliğim ne şekilde olurdu? Acaba nasıl ayakkabı giyerdim? Acaba gelin çiçeğimi kim yakalardı? Acaba Ali'nin arkadaşları ne oyunlar yapardı? Son acabada bir tuhaflık olduğunu sezdiğim anda aklım başıma gelmişti. Ben Ali mi dedim yoksa akıl oyunlarının kurbanı mı oldum düşüncelerimi gözden geçirince afallamaya ve korkmaya başladım. Kendi mi bildiğim bileli hayaller kurmaktan vazgeçmeyen ben ilk kez bir erkekle alakalı hayal kurmuştum. Bu işin sonu hiç iyi yerlere gitmiyordu yandık yandık yandık. Ah vah etmeyi daha sonraya ertelerken Emre'ye sert bir şekilde bakmaya başladım. Bunun bizim aramızda manası netti. 'Kalk ve centilmen bir erkek gibi beni dansa kaldır!'

Yağmur Vakti #dexilkromanim2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin