Bölüm 4 : Ada çıkartması

139 1 0
                                    



Tam iki hafta. İki haftadır tek hareketim odamdan terasa çıkmak. İçimde yenildiğimi kabul etmekte zorlandığım bir savaş yaşandı. Gecelerim gündüzlerime karıştı. Düğün için gelen akrabalarımız geri döndüler ben uyudum. Teyzelerim bize geldi aşağıya yanlarına inmedim. Yemeğimi odamda yedim. Hatta odama su ısıtıcısı koydum kahve için. Alacakaranlık serisinin filmlerini 38 kez izledim. 3 tur kitaplarını okudum. 23 kere aile albümüne göz gezdirdim. Üniversite de yapmış olduğum projelerimi yeniden yazdım. Kayıt olduğum ama bir kere bile derslerine girmediğim ikinci üniversitemin ders notlarını resmen ezberledim. Dolabımı tam 4 kez yatağımın üzerine yığıp yeniden yerleştirdim. İki hafta içerisinde görüşmek isteyen tüm arkadaşlarıma yeni bir yazılım üzerinde çalıştığımı o yüzden evden dışarı çıkmadığımın yalanını attım. Annem soranlara projemin yeni okulum için kabul projesi olduğunu bildiğinden insanlara da böyle söyleyip beni yine büyük bir dertten kurtardı. Aslında çalışmadım dersem bu gerçek olmaz. Çalıştım fakat yeni projem üzerinde değil. Çalışma alanım kalbimin yazılımıydı. Zaten o okula kabul edilmek için geliştirdiğim bir program vardı o yüzden yazmak için hiç uğraşmadım. Bu süre içerisinde aktif olarak bir tek İdil ile irtibatım vardı. Şimdi İdil kim derseniz benim üniversitedeki en yakın üç arkadaşımdan biri. Biz İdil'le et ve tırnak gibiydik. İstanbul'dayken diğer iki arkadaşım aileleriyle birlikte yaşardı. Bizde ikimiz bir aile olmuştuk. İdil'in ailesi İsviçre'de olduğu için bizimkilerde bana uzak olduğundan dolayı birbirimize yoldaş olmuştuk. Zaten İdil İsviçre'ye gitmek zorunda kalmasaydı bende eve dönmezdim. Bir başkası ile evimizi paylaşamazdık. Ev hala kurulu düzen İstanbul'da duruyordu kira sorunumuz olmadığı için bozma gereği duymadık. İdil'in ailesine ait olan bir mülktü anahtarlarımız hala bizde istediğimiz zaman gidip kalmak için. Beşiktaş'ta minicik şirin bir daire 15 dakika yürüdüğünüz zaman deniz kokusunu içinize çekebilirdiniz.

Buradaki arkadaşlarım da benim ailem gibi herkes tarafından tanındığı için onlara derdimi açamazdım. Evet; sır çıkmayacağına eminim ama bunu kendi içimde halletmeliydim. Saate baktığımda 09.45 olduğunu gördüm. Mükemmel zamanlama yaklaşık 10 dakika sonra annem merdiven konserine başlardı bugünde iki saatten fazla uyuyamadığımı düşünürsek 15 gündür toplamda 65 saat uykuyla ayaktaydım. Ve artık aksiyon zamanı yeteri kadar inzivada kaldım. Yatağımdan kalkıp şu son güneşin tadını çıkartmak için terasa çıkmam gerektiğini aklımın bir köşesine yazdım. Üstüme siyah elbisemi giyip, saçlarımı köpükleyip karışık bir şekilde topladım, ayaklarıma sandaletlerimi geçirdim. Sadece gözlerimi vurgulayacak şekilde sürme sürüp dudaklarımı hafifçe belirginleştirdim. Sırt çantama defterimi atıp güneş gözlüklerimi de koydum. Bugün dışarı çıkmakta kararlıydım çünkü.

Annem seslenmeden aşağıya indiğimde herkes sofrada bana uzaylı muamelesi yapıyordu. 15 gündür sakladığım odadan sonunda çıktığım için haliyle şaşkındılar. Bugün herkes bizdeydi anlaşılan sofra bahçeye kurulmuştu çünkü. Hiç ifademi bozmadan yerime oturdum tabağıma bir şeyler koymaya başladım. "Bade ekmeği uzatır mısın?" Bana uzaylıymışım gibi bakanlardan biri de oydu. "Bade mi abla minik fareye ne oldu?" dedi kırgın çıkan sesiyle. "Miniklik halin mi kaldı Bade artık kocaman oldun." dedim bende sinir etmek için. "Nereye böyle bende geleceğim." Hah bir sen eksiktin zaten bu akıl karışıklığımın içinde. "Bir yere gittiğim yok sadece ufak bir gezintiye çıkacağım." Yemedim dercesine kaşları kalktı. "Ne oldu ne değişti bir anda da inzivadan çıkma kararı aldın?" ona ablayla dalga geçme bakışı atmaya çalıştım ama sanırım beceremedim. "Bir şey olmadı sadece son günlerin tadını çıkaracağım tek başıma." Tabağımdakilere odaklandım oda benimle daha fazla uğraşmak istemedi.

"İyi sormadım say asosyal biz Yağmur'la alışverişe çıkacağız zaten Pazartesi okul başlıyor." Konunun değişmesine sevinmiştim devam ettirdim bende. "Aman ne güzel bol bol harcarsınız artık iki kuzen değil mi sarışın?" topu Yağmur'a attım. "Zeyno abla sanki sen bizden farksızdın. Hem sen demiyor muydun cadı olmak için kostümlerinizi iyi seçmek gerek diye biz tamamen büyük sözü dinliyoruz." dedi Bade'ye bakıp sırıtmaya başladı umursamadım. "Aferin aferin böyle söz dinleyin hep."

Yağmur Vakti #dexilkromanim2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin