Multi de Ali :)
Bugün İstanbul'da son günümdü Salı günü son işlemleri tamamladık ayın 20'sinde Almanya'ya gidecektik. Geçen zaman içerisinde Ali her hafta sonu bir bahaneyle İstanbul'a geldi. En son birlikte Fenerbahçe-Galatasaray lig maçına gittik. Neden her geldiğinde benimle görüşmek istiyordu anlamıyorum. Hep bir gerekçesi vardı. En büyük bahanesi de Mehmet oluyordu. "Dibine kadar gelip seni görmeden döndüğümü öğrenirse o düşük çenesinden kurtulamam denizkızı." "Annem kapalı çarşıdan siparişler verdi onları almam lazım Effi. Bana eşlik et lütfen." "Kaybolmak istemiyorum beni şuraya götür buraya götür."
Açıkçası bu durum işime geliyordu. Onu ne kadar çok görebilirsem o kadar kâr kalacaktı yanıma. Benimle görüşmek için bahaneler yaratması umudumu arttırıyordu ama bu duruma alışmamam lazımdı çünkü Ali beni benim onu gördüğüm gibi görmeyecekti. İdil hafta sonu kalıp dönecekti ona Cunda sözüm vardı. Ayrıca bu hafta Mehmet'in doğum günü vardı. Ona sürpriz yapmıştım Fenerbahçe arması olan bir yüzük almıştım ve İdil'in bir arkadaşı sayesinde tüm futbolculara imzalatılmış iki formada kapmıştım bunun birini Sıla'ya verecektim Mehmet'e hediye etsin diye sonuçta böyle bir şeyi insana en sevdiği hediye etse daha mutlu olurdu. Hem benim yaptığımı da anlardı uyuz. Diğerini de paketlemiştim. Almanya'ya gitmeden önce "Yeni kankama" verecektim. Ali bana "denizkızı", "effi", "huysuz kedicik" gibi isimler takmaya başlayınca; bende ona kanka demeye başladım. Aramızda güzel bir uyum vardı ama bu hiçbir zaman aşka dönüşmezdi. Ali beni o şekilde sevmezdi biliyorum.
Taksi geldiğinde valizleri yerleştirdik. Almanya'ya giderken sadece bir valiz götürecektik iklimler farklıydı orada eşyalarımızın bize çok faydası olmazdı o yüzden İdil'le karar vermiştik en önemli gördüklerimizi yanımıza alıp orada yeni dolap kuracaktık eee buda 'Yaşasın alışveriş' demek oluyordu. Taksi ilerlemeye başladığında içimi huzur kaplamıştı sonuçta insanın evi gibisi yoktu yahu. "Kız İdil senin ki gelmiyor mu havaalanına?" Bunu da sinir etmeyi ben seviyordum herkes benimle uğraşırken iyiydi değil mi? "Ya kaç kez söyledim sana nereden benimki oluyormuş o çocuk. Hem seninkine o hediye muhabbetini çıkarmış olmasaydın hiç sarmayacaktım başıma."
"Aaaa ne alaka be ben Mehmet için yaptım bu hediyeyi." Duyda inanma İdil. "Ondan iki tane yaptırdın zaten. Adım gibi eminim diğerini Ali'ye vereceksin."
"Evet ona yaptırdım ne olmuş insan arkadaşına hediye yaptıramaz mı canım?"
"O zaman yok bizim aramızda bir şey deyip durma. Bok yok arkadaşım diyor bir de. Adam her hafta sonu buradaydı be. Bu zamana kadar kargo ile yapılan teslimatlar ne hikmetse elden yapılmaya başladı eğer biraz daha İstanbul'da kalsak sonunda şube açacaktı buraya."
"Hala daha düşünüyor şube açmayı." İdil ciddi misin sen bakışı attı bana. "Nasıl yani oturup bu fikirlerini mi anlatıyor sana?" Evet hatta benden fikir desteği bile alıyordu canım yaa. "Anlatıyor İdil ne olmuş anlatamaz mı kalın kafalı mıyım ben ticari işlerden anlamadığımı mı ima ediyorsun?"
"Ayy Zeyno buluttan nem kapar oldun sende. Maşallah Allah arttırsın muhabbetinizi bir şey demedim."
"Çok konuşma zevzek."
"Hoş geldin küçük Ali. Adamın laflarını bile kullanıyorsun hala daha 'biz arkadaşız' havalarındasın."
"Aa haberin yok mu senin biz evlendik aslında Ali ile. Ben körfeze o yüzden dönüyorum."
"Hah çok komik Zeyno." Bana kızıp camdan bakmaya başladı. Bu sana trip atıyorum Zeyno demekti. Aman ne de olsa uçak kalkarken yapışacaktı koluma küçük koala. Gülümseyerek bende kendi tarafıma döndüm. İstanbul iyi gelmişti bu sefer. Öyle büyülü bir şehirdi ki bana Ali'yi vermişti. Bizi birbirimize bağladı adeta. Telefonum çalmaya başlayınca düşünceler balonum uçmuştu yine. Ekrana baktığımda onun adını görünce ağzım kulaklarıma ulaşmıştı yine. "Alo efendim Ali."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yağmur Vakti #dexilkromanim2018
General FictionGeçmiş hiçbir zaman sandıklarda kilitli kalmaz. Sırlar elbet ortaya çıkar...