Bölüm 29 : Söz

84 1 0
                                    

Multi de çekirdek ailemiz :)

Gözlerimi açtığımda daha ne kadar yorulabilirim diye düşünüyordum. İnsanın oyun içinde oyun yapması ne kadarda zormuş böyle. Bugünü takvimimden sileli uzun zaman olmuştu. Bir zamanlar hayatımın anlamıyken şimdi sadede kızımın biyolojik babasından öteye geçemeyecek olan adamın doğum günü. Ne kadar da acı verici. Kollarında uyuduğum, nikâhı altında olduğum, kızımın onu babası bildiği adam; benim kurtuluşum, yara bandım, eşim dostum arkadaşım ve en büyük sırdaşım oldu. Evet evliydik, sırrımızı en güvendiğimiz iki insan dışında hiç kimse bilmiyordu ama aramızda öyle bir sır daha vardı ki mezara kadar birbirimizden başka birine söylememeye ant içmiştik. Ben o sözümü tutamadım, Uğur'a mutluluğu tam olarak tattırabilmek için sırrımı yoldaşım bildiğim birine söyledim amacım yardım almaktı. Şimdi ben bu adama ait olduğu hayatı tam manası ile vermek isterken onu bir şekilde ikna etmek zorundayım.

Hiçbir zaman ona olan borcumu ödeyemeyecektim. Hep eksik kaldım yanında. Ona sorsanız ben hiç hayal edemeyeceği bir hayatın mimarı olmuştum. Biz onun aşklarıydık bunu kimse değiştiremezdi. Birbirimize karşı böyle hoşgörülüyken evlilik hayatımızda sorunlar bize hep uzaktı.

Bazı duygular vardır ki aşk yanından bile geçemez. İsim veremediğim o duygular hastanede yatakta yatarken ben yanındayım dediğinde içimde filizlendi sonra büyüdü çiçek açtı. Bizim birbirimizden başka sığınacak limanımız yoktu. Karnımda bebeğimle beni kabul edip nikâhına aldığında bu adama koşulsuz güvendim. Kimseye güvenemem dediği zamanlarda bana güvendi sırrını paylaştı. Düşünceler düşünceler işte.

"Uğur'um hadi kalk kızları geçireceğiz kahvaltı edelim hep birlikte." Kedi gibi mırıldanırken uyanmamak için elinden geleni yapıyordu. Saçlarımı toparladım aynada son kez kendimi kontrol ettim kızlarla beraber bizde havaalanına gidecektik. Amacıma ulaşmam için son fırsatımdı değerlendirmem gerekiyordu. "Hadi ama Uğur bak bizimde bir dolu işimiz var yaa." Gözlerini açtığında beni birden kendine doğru çekip yatağa düşmeme sebep oldu. Birden üzerime çıktığında ne yapacağını anlamam çok uzun sürmedi. "Eee kalk kalk derken kaldırdınız Zeyno Hanım şimdi ne olacak bakalım. Biraz ipucu vermemi ister misin?" Gözlerimi dehşetle büyütünce gülmeye başladı. "Uğur ne olur yapma bak millet dışarıdan yanlış anlayacak. Hem biliyorsun tıkanıyorum." Kafasını iki yana sallarken gülmeye devam ediyordu. "Beni uykumun en güzel yerinde kaldırmanın bir bedeli olmalı değil mi?" Birden beni gıdıklamaya başladığında kahkahalarıma engel olamıyordum. "Uğur ne olur bak şimdi bayılacağım yaa lütfen." Ben yalvardıkça daha çok gıdıklamaya başladı. Muhtemelen bütün herkes duydu kahkahalarımı Berre uyanıp ağlamaya başlayınca Uğur bıraktı. "Sen kızıma dua et yoksa bu kadar kolay kurtulamazdın kraliçem" diyip üzerimden kalktı Berre'nin yatağına doğru gitti. "Aman ne haliniz varsa görün bee ben aşağıya iniyorum."

Kapıdan üzerimi düzelterek çıktığımda Sıla kucağında Selim ile beraber kaldığı odanın kapısının önündeydi. İmalı bakışları ile beni süzerken tam da düşündüğüm gibi anladığını fark ettim. Yanına yaklaşıp Selim'i kucağıma aldım. "Teyzecim uyandın mı paşam sen gel hadi aşağıya inelim biz. Günaydın Sıla hadi inelim aşağıya." Sıla'nın gözlerinde hüzün vardı. Onu iyi tanıyordum ben ne kadar mutlu olduğumu ispatlamıştım. Oyunu hakkını vererek oynadık. Ali'yi beklemediğimi, unuttuğumu anladığından beri hüznü gözlerine yerleştirdi. Üzgünüm ama o adamı silmiştim ben bir kere. Hem kocası ne demişti. "Abime kendi ellerimle aile kuracağım." Kursaydı ya bu zamana kadar neden kurmadı. Bana o lafları söylediğinden beri Mehmet'te umurumda değildi artık.

Sıla'yı beklemeden aşağıya indim. Oda kızları çağırıp geleceğini söyledi. Salona girdiğimde Nagiş'i görünce annemi görmüş gibi sevindim. "Oooo sultanım hoş geldin seni görebilmek ne güzel böyle." Yanına gidip yanağına sulu bir öpücük bıraktım. "Özledim kızım sizi Bade'yi göreyim hem dedim ondan sabah sabah kurulduk. Halit abim illa kahvaltıya gelin dedi." Selim başını göğsüme doğru yaslarken Uğur Berre ile içeri girdi. "Yenge hoş geldiniz. Ne zamandır görüşemedik." Nagiş Berre'yi kucağına alırken bir yandan da Uğur'a laf yetiştiriyordu. "Ee oğlum işimiz var vakit yok diyip bir kerecik uğramadınız yanımıza. Amcanda kızıyor bak." Uğur'a gözlerimi devirirken yanıma oturdu beni de kolunun altına çekti. "Yengem yaa ne yapalım ama bak karıma, kızıma hasret kalıyorum prensesimin geleceği için çalışıyorum haytalık yapmıyoruz sonuçta."

Yağmur Vakti #dexilkromanim2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin