Uğur'dan
Aniden gelen öksürükle ciğerlerimi kusacağım sanmıştım. Bu kadını gördüğüm ilk günden beri aklımı başımdan almasına alışmıştım ama her geçen gün kendi rekorunu kırması da ayrı bir durumdu doğrusu. Yanlış anlamamıştım değil mi? Az önce bana 'Ben bir bebeğim daha olmasını istiyorum Uğur. Evladının annesi olmak istiyorum. Yeniden anne olmam için bana yardım eder misin?' demişti. Vallahi bir gün bu kadın benim ölümüme neden olacaktı. Cellâdım bana suyu uzatırken Berre'm huzursuzlaşıp ağlamaya başlamıştı bile. Suyu içip kendime gelmeye çalışırken Zeyno'nun yüzündeki korkmuş ifade beni de germişti haliyle. "Sen ciddi misin?" sorusu dudaklarımdan dökülürken kızımı kucağıma alıp sakinleştirmeye çalışıyordum.
Donuk bakışlar, sessizlik. Tam tamına 528 saniyedir sesini çıkarmıyordu Zeyno. Yok yok, bu kızın derdi beni kalbimin atması bence. Hatun beni öldürmek için üstün bir çaba harcıyor doğrusu. "Zeyno bir laf ediyorsun ardı arkası gelmiyor odamıza çıkalım bence." Yerimden kalkıp ilerlemeye başladım. Hissedebiliyordum arkamdan geliyordu.
Odamıza girdiğimizde Berre'yi yatağa yatırdım. Çantasından temiz bez çıkarıp altını almaya kalktığımda bezi elimden aldı. Ses çıkarmadım koltuğa oturup izlemeye başladım. Zeyno'yu anlamak imkânsızdı. Susmayı bilmeyen kadının dilini yutmuş gibi konuşmaması hiç normal değildi. Acaba sorusu çarptı beynimin duvarlarına. Acaba Zeyno beni sevmeye mi başlamıştı?
Susuyorduk konuşmamız gereken o kadar çok şey varken susuyorduk sadece. Ben en başta Zeyno'ya nasıl daha yakın olabilirim diye düşünürken; mucizem hiç beklemediğim bir anda 'Ben buradayım' demiş varlığını belli etmişti. Başım üstüne demiş kabul etmiştim. Yanımda olacaklardı ötesi yoktu. Ben her şekilde onlara sahip çıkacak hayatımı önlerine koyacaktım. Benim genlerimi taşımasına gerek yoktu doğacak olan bebek benim evladım olacak sonsuza dek öyle kalacaktı.
Fırsatçılık gibi dursa da aslında tek yaptığım sevdiğim kadına sahip çıkmaktı. O beni her ne kadar benim gördüğüm gibi görmese de ben kabul etmiştim bir kere. Başıma gelenler ondan gelecekti gerisinin önemi yoktu. Bir melek gibi hayatımın dokunduğu yerini güzelleştirmeyi beceren kadına nasıl daha fazla âşık olabilirim diye düşünürken; hastane odasında aldığım haberle bir kez daha âşık olmuştum. Kızımız olacaktı ben gecelerce hayalini kurduğum prensese kavuşacaktım. Öğrendiğimiz gün daha nasıl mutlu olabilirim derken annemin adını koymak istediğini söylediğinde kararımı çoktan vermiştim. Asla bırakmayacaktım bu ana-kızı. Beni onlardan ancak ölüm ayırırdı. Bekleyecektim bir gün Zeyno beni Ali kadar olmasa da sevecek kabul edecekti. Ve işte o zaman gerçek bir aile olacaktık.
Derin düşüncelerimle boğuşurken Zeyno'nun bana "Konuşalım mı artık?" diye seslenmesiyle kendime gelmiştim. Berre en masum haliyle uyuyordu. Kafamı sallayarak oturduğum yerden kalktım gidip Berre'nin başına içten bir öpücük koydum. O benim kızımdı kim ne derse desin benim evladımdı. Zeyno'nun elinden tutup yatağın üzerinden kaldırdım. Az önce kalktığım koltuğa oturttum, ayaklarının yanı başına oturup başımı dizlerine koydum. Elleri hemen olması gerektiği gibi saçlarımın arasına daldı. "Uğur biliyorum bana kızgınsın amacım seni kızdırmak, üzmek değildi. İnan bana bunu her şeyden çok istiyorum." Kedi gibiydim adeta. Elimden gelse kucağına kıvrılacak bana sunduğu şevkatin sonuna kadar keyfini çıkaracaktım. "Kızgın değilim. Sana kızmam mümkün mü sence?"
İçimde ince ama bir o kadar da derin sızı vardı. Keşke daha gördüğüm ilk gün alıp kaçırsaydım bu kızı. Belki de çoktan bambaşka olurdu her şey. Ama hayat bize istediklerimizi bir anda vermezdi ki? Yüce Allah ilk önce imtihan ederdi, ondan başka sığınacak kimsemiz yoktu. Bilirdik ki her kötü günün sonu vardı sadece sabretmek ve dua etmek gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yağmur Vakti #dexilkromanim2018
General FictionGeçmiş hiçbir zaman sandıklarda kilitli kalmaz. Sırlar elbet ortaya çıkar...