6 bin olduk ve geçtik de :)
Medyada Duru var.
İyi okumalar :)
Biraz daha sakinleştiğimde Efe beni hafifçe iktirerek kendinden uzaklaştırdı, etrafımı saran kokusu da bu şekilde dağılmıştı.
Şunu anlamıştım ki; Efe böyle anlarda sessiz kalmayı tercih ediyordu. Bana sorugulayan sorular sormak yerine bir tek benim sarıldığım süre boyunca sessizliğimizi hakim kılmıştı. Sadece iç çekişlerim ve hıçkırıklarım doldurmuştu boşluğu.
" Ağlayan insanlara nasıl davranmam gerektiğiyle ilgili bir fikrim yok." diye mırıldandı küçücük bir tebessümle, o tebessümü zor görünüyordu. Fakat gündelik haline göre fark edilesiydi.
"Üzgünüm!" dedim gülmeye çalışarak , yanaklarımı sildikten hemen sonra burnumu çektim. Utanmama az kalmıştı. Şu anda, hâlâ üzerimde o duygu patlamasından kalma kırıntılar vardı.
Sessizlik oluşunca bakışlarımı piyanoya çevirdim. Bana öğretmesini istemiştim ama öğrenmek için şu sıralar kendimi hazır da hissetmiyordum.
" Hâlâ öğretmemi istiyor musun?" diye sordu. Başımı hızla çevirirken Aklımdakiler git gide dağılıyordu.
" Sanmıyorum, öylesineydi.." dedim yanağımı kaşımaya yeltelenerek fakat sonuç olarak elimi hızla çekmiş ve yanmaya başlayan yanağımı elimle yelpazelemeye başlamıştım.
" Off! Yanıyor..!" dedim acı dolu bir sesle yakınarak.
" Seni hırpalamışlar galiba ?" diye sordu umursamazca ardından piyanonun önündeki yanlamasına uzun tabureye oturdu.
"Hayır.. Yani tam olarak öyle sayılmaz.." diye kısaca mırıldandığımda 'hı' 'hı' gibi seslerle onaylıyor gibi gözükse de dalga geçiyordu..
" Ya, O sayılmaz! Dörde üç!" dedim homurdanarak, ardından ayakta dikelmeye devam edip ellerimi belime yerleştirerek sert bakışlar atmaya başladım.
" Kim yaptı?" diye sorduğunda ortam ciddileşmişti ve ben artık utanıyordum artık.
" Şey..Bir önemi var mı?" diye sordum sağ ayağımdaki siyah botumla yerde küçük daireler çizerken.
" Merak..Istersen söyle, yoksa gidip öğrenebilirim?" diye sorarcasına konuşurken tek kaşını kaldırmıştı ve yakışıklı yüzü biraz daha şekillenmiş gibiydi.
Eh! Tabii ki de öğrenebilirdi. O sonuçta bir Dinçer'di. Aynı zamanda da Efe Dinçer'di.
" Cansu..Ama yani sorun yok.Boşver sen. Uğraşma yani .Gerek yok.." dedim umursamazca bir tavır koymaya çalışırken. Cansu onu şikayet ettiğimi sanardı ve ben kendim bu konuyu halledebileceğimi düşünüyordum..
" 'Uğaşacağım' dememiştim ama sen bilirsin. Sadece 'Merak' " dedi dudağının yanını kıvırp gülümserken.. Ve ben o an binlerce defa kızardığıma emin olduğum dakikalara şahit oldum. Ve beyaz tenimin aleyhime işleyen kırmızılığını unutmaya çalıştım.
Yine o aşikar sessizlik olşunca Efe tuşlarda uzun şekilli parmaklarını gezdirmeye başlamıştı.
Her dokunuşunda kulaklarıma dolan seslerle birlikte fazlasıyla beğenmiş bir şekilde Efe'nin oluşturduğu harmoniyi dinliyordum.
Bu seferki..Daha da güzeldi, hatta süper çalıyordu ve ben bu şarkının sözlerini dahi ezbere biliyordum.
Gözlerimiz kesiştiğinde yanını işaret etti. Dediğini ikiletmeden yanına ulaşıp oturduğumda hala şaşkındım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN BOZAN
Novela JuvenilUnutulmaya yüz tutmuş biri, hayata nasıl tutunabilirdi? Belki de, en büyük düşmanı olan biri mi ona tekrardan yaşam verebilirdi? İntikamla kurulan oyunlar mıydı, onların hikayesi? ~ Ben annemi ve babamı da kaybettikten, hemen sonra eski, soğuk Duru...