Arkadaşlar yaklasık 1 yıldır bölüm yayınlamıyordum kusura bakmayın :(
İyi okumalar :)
Deniz ineği: Çok yavaş hareket eden bir hayvan türü.*
~Seveceğim varmış.
~
Sırtımı arabanın koltuğuna yaslayıp derin bir nefes verdim. Kısa sürede hazırlanmak biraz yorucuydu.Artık, utanma zamanım gelmiş olmalıydı.
Neden bu kadar utanıyordum ki, ben? Belki de,tam bir öpücük dahi sayılmazdı.
Bu konuyu unutamıyordum da!
"Ne yapacağız orada?" diye sordum, Efe arabayı çalıştırırken.
"Ata binebilirsin." diye cevapladı, gözünü yoldan ayırmadan.
"Sen?" diye sordum, "Ben?" diye karşılık verdi. İlla ki, beni sinir edecekti.
"Sen biraz uyuzsun?" diye sordum, dudağımın kenarını kıvırıp ona dönerken.
" Yok, ben biraz yakışıklıyım." diye cevapladı, o da.
Bu küçük atışmalarımızı, bazen sinir bozucu olsa da, seviyordum.
"Biraz mı?" diye düşünmeden, dudaklarımdan salıverdiğim tepkimden sonra arabada koca bir kara delik oluşmasını ve içine çekmesini dilemiştim. Ne tür mallıktı?
"Sana göre biraz az kalıyor demek? Bunu bildiğim iyi oldu." dedikten sonra bana bakıp sırıttı.
Kafama kafama vurma isteği yaratan sorusu, arabadaki sessizliği bozarken, kızarıp bozardığımdan bakışlarımı camdan tarafa çevirdim ve bakışlarımı akıp giden yola diktim. Daha fazla rezil olamam derken, bu da neyin nesiydi?
Onu yanağından öpmek istedigimi -o zaman uyuyor muydu? Bilmiyordum, onu uyurken izledigimi de biliyor olabilirdi.- , hatta ona söylediğimi cümleyi duydugunu, ve başını çevirip ilk öpücüğüm sayılabilecek bir şekilde dudaklarımızın birbirine sürtünmesini sağlamasını bile unutmaya çalışmaya başlamışken, henüz sadece çalışma aşamasındaydım, bu rezillik beni iyice dibe çekmişti.
Neyse, zaten yakışıklı olduğu sarışın veya esmer severlere göre bile tartışılmayacak bir gerçek gibiydi. Bunu çoğu ona söyleyebilirdi. Hem insanları övmek utanılası bir şey değildi, sonuçta. Gibi türlü hallerde kendimi avundurmayı denedim.
Ardından, "Sen de fena sayılmazsın." dediğinde göğsüme hop diye bir şey oturdu, sanki. "Daha iyilerini duymuştum ama senin apzından bu kadar oluyor." Dedim.
Sen de fena sayılmazsın. Ben de fena sayılmam! Kalbim hop ederken derin bir nefes aldım.
Beni ilk övüsü, 8 Şubat gününde, aklıma kazındı. İstemsizce dişlerimi göstererek yüzüme yayılmasına karşı koyamadığım sırıtış genişlediğinde bakışlarımı ona çevirdim.
"Odunsun falan ama..." dedikten sonra ne diyecegimi bilemedim, bana kısa süren yan bir bakış atıp tek kaşını kaldırdığından hemen sonra bakışlarını tekrar yola verdi. "Arada 'iltifatımsı' şeyler söylemen de garipmiş. Ama iyi garip." dedim. Söylediğim son cümle de garipti. Dönüp gülümsedi, ardından gözlerini yola çevirdi.
Hatırladığım kadarıyla bana karşı iki kez iltifatımsı ve beni gerçekten özel hissettiren cümle kurmuştu.
Ilki; öpücüğümün onda olmasına sevindiğinyle alakalıydı. Bence bu bana göre bir ilk öpücüktü, belki onun yaşadıklarına göre öpücük bile değildi fakat, beni bozmamıştı veya teselli etmemişti, zaten teselli etmesini de beklemiyordum. İkincisiyse; Benim fena sayılmayacak bir güzellikte olduğumla ilgiliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN BOZAN
Teen FictionUnutulmaya yüz tutmuş biri, hayata nasıl tutunabilirdi? Belki de, en büyük düşmanı olan biri mi ona tekrardan yaşam verebilirdi? İntikamla kurulan oyunlar mıydı, onların hikayesi? ~ Ben annemi ve babamı da kaybettikten, hemen sonra eski, soğuk Duru...