İyi okumalar :)
~
Sahi herkes birbirinin sorusuydu.
~
Soğuk koridorda yürürken onunla tezatlık oluşturarak avcumu ısıtan kahvemden bir yudum daha aldım ve burnumu çektim. Miray'ın odasının önüne geldiğimde derin bir nefes alıp Nehir'in yanındaki boş oturma yerine oturdum, yavaşca.
Bardağı yanımdaki küçük masaya bırakıp sert yaslanma yerine başımı koydum ve elimi saçlarımın arasından geçirirken derin bir nefes aldım.
İki gündür buradaydık ve bugün Miray yoğun bakımdan çıkmıştı. Fakat onun durumu iyileşene kadar zor geçen iki gün olmuştu. Her seferinde Ege'ye patlamıştım. Ki bu aile benim dilimi bir kez yakmıştı ve bir daha aynı şeyleri yaşamak istemiyordum.
" Duru!" diye seslenen cılız sese yüzümü buruşturarak karşılık verdim ve gözlerimi açıp dikleştim.
" Evet?" dedim bıkkınca gözlerimi mavi gözlerine dikerek, ardından biraz somurtkan bir tiple karşılık verdi Merve.
"Kalksanıza artık! Sizi bekliyoruz!" dedi gözlerini devirerek.
Ayağı kalkıp benimle birlikte kalkmış olan Nehir'in koluna girdim ve hızlı adımlarla ilerleyen Merve'nin arkasından ilerlemeye başladık. Eşyarı toplamıştık,arabadaydılar.
Oflayarak önümdeki sulietini inceledim. Bakımlı bir kızdı.
Siyah kalın kilotlu çorap ve siyah mini bir şortun üzerine deniz mavisi bir gömlek giyip uçlarını şortun içine sokmuştu. Siyah göz kalimi ve rimelle birlikte pembe ruf sürmüştü.
Bense, altımda düz siyah bir kot, üzerine gri kalın bir kazak ve siyah, sıcacık kalın kabanım ve siyah botlarımla salaştım. Belki bakımsızdım. Ve hatta gözlerim artık ağlamaktan şişmisti, dudaklarım da aynı şekilde ve ayrıyetten kızarmışlardı.
Şu 'kapşonlu' diyip durduğum kişiye yine yaptığım bir şey rahatsızlık vermişti, sanırım. Ama bu kadar da olamazdı değil mi?
Benimle ne alıp veremediği veya Dinçer'lerle ne alakası vardı bunu öğrenmek istiyordum.
Efe'lerle kesinlikle bir bahlantısı olması gerekiyordu. Ve bu bahlantısı olan kişinin Efe veya Ege olmamasını umuyordum. Yoksa ayvayı yerdim. O kadar uğraşmışken. Bir bağlantıları vardı. Çünkü ilk başta söyledikleri bunları açıklar nitelikteydi.
Bunlardan önemli bir konu daha vardı. 'Miray'a' zarar vermişti! Bense sadece Ege'yle birlikteyken onun yüzünden karşılaştıklarını bikiyordum. Bunu da Efe'yle konuşurlarken duymuştum. Yoksa kimsenin bana söyleyeceği yoktu. Saklıyorlardı ve şu an da Miray hastaneden çıktıktan sonra bize katılacağından 15 tatili geçireceğim dağ tatiline gideceğim arabaya gidiyorduk! Aslında biraz kaçıyor gibiydik, bence.
Hastaneden dışarı adımımızı attığımızda soğuk hava yüzümü yaladı ve saçlarımı uçuşturdu. Titreyerek Nehir'in koluna biraz daha tutundum ve arabaya hıphızlı adımlarla ilerledik. Arabanın yanına geldiğimizde ön kapıya karşı bir hamle yapmadım. Merve bizden önce oturmuştu ve zaten onun oturması gerekirdi.
Kapıyı açıp aynadan yolu daha iyi izleyebileceğim için orta koltuğa oturdum. Ve Nehir de yanıma oturdu.
Efe'ye aynadan dikdik bakarken o arabayı çoktan çalıştırmıştı ve sonunda hastaneden çıkarken bakışlarımızı kesiştirdi. Fakat hemen ardından tekrar yola çevirdi kahvelerini.
![](https://img.wattpad.com/cover/44536608-288-k509540.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN BOZAN
Teen FictionUnutulmaya yüz tutmuş biri, hayata nasıl tutunabilirdi? Belki de, en büyük düşmanı olan biri mi ona tekrardan yaşam verebilirdi? İntikamla kurulan oyunlar mıydı, onların hikayesi? ~ Ben annemi ve babamı da kaybettikten, hemen sonra eski, soğuk Duru...