Arkadaslar bölüm bir haftada falan geldi , geciktirmek istemezdim .
2k olamamiza az kaldi :)))
Medyadaki Duru.
İyi okumalar :)
Maçın bitmesine 10 dakika kalmıştı ve maç düşündüğümden çok daha eğlenceli ve çekişmeli geçiyordu . Ama Ata koleji yani Efe'nin takımı 2 sayı gerideydi .
" Hadiiii ! Efe !" diye tezeurat yapıyordum . Çoğu genç kız gibi !
Tamam. Kızlar haklıydı çocuk fazlasıyla yakışıklıydı. Kim olsa hoşlanırdı ama benim buz tutmuş kalbime henüz ulaşacak bir kimse dahi yoktu.
Üzerimdeki hüznü bir kenara bıraktıp tekrar maça odaklandım. İki takım da hala çok iyi bir şekilde birbiriyle yarışıyordu .
Bizim takım yani ' Ata Koleji' ve 'Nokta Koleji' nin maçı vardı .
Top diğer takımdan bir çocuktaydı . Ve son iki dakikadaydık . Bizim takımdakiler daha da hırslanmıştı .Efe çocuğun önündeki topu kıvrak bir hareketle kaptı ve karşı takımın potasından uzak olduğu halde bir kaç adım daha uzaklaştı. Bir taraftan topu korumaya çalışıyor ve diğer taraftan da potaya odaklanmaya çalışıyordu .
Topu potaya gerçekten uzak bir noktadan attığında bizim 'Ata Kolejini' tarafları-ben ve kızlar da dahil- nefesini tutmuş topun potaya doğru yol alışını izliyorduk . Top potaya girdiğin de hemen ardından da bitiş düdüğünün sesi duyuldu. Taraflar ayağa kalkmış kimisinin dudaklarından ıslık sesleri kimisinin de sevinç nidaları dökülüyordu. Bense sadece gülümsemekle yetindim .
Efe'nin son basketi 3'lüktü ve gerçekten çok iyiydi . Takım kaptanı olmayı hak ediyordu . Çok iyi oynamıştı. Digerleri gibi . Ve kazanmayı da hak etmişlerdi.
Zaten bir puan fazla olarak bitirmiştik.
Takımdakiler erkekçe tokalaşıp sarılırken diğer takım da soyunma odasına gidiyordu.
Nehir bana bakıp dişlerini göstererek gülümsedi .
" Bizim okul yendi!" dediğinde gülümsye devam edip gözlerimi tekrar sahaya çeviridim ve Nehir'i onayladım.
" Hakketten . Hele Efe'nin sona attığı basket bayağı iyiydi !" diye şaşkınlığım eşlinğinde konuştuğum da o da aynı şekilde beni onayladı .
" Aynen. Çok iyi 3'lük attı !" dediğinde ben de başımla onayladım ve konu kapandı .
Bizim takımdakiler soyunma odalarına dağıldığında saha da ve izleme bölümünde bizden başka nerdeyse kimse kalmamıştı.
Biz de Bizim takımdakiler soyunma odasına gidince toparlanıp soyunma odalarının yanındaki lavaboya girdik. Kizlar tek kisilik lavobolara girdigin de ben de aynanın karşısına geçip baygın bakışlarım eşliğinde yüzümü inceledim . Bazen bir anda üzerime yorgunluk cökerdi su an oldugu gibi !
Zaten bıcaklanalı neredeyse bir hafta bile olmamıştı . Ellerimi mermerden yapılma levyemsi yere dayayıp Derince iç çektim.
"Yuh ama ya ! Düştünüz mü?!" diye en sonunda buram buram bıkkınlık kokan feryadımı kopardığımda onların kendilerini savunuşlarını da dinledim ve lavabonun kapısına yavaş adımlarla ilerledim.
"Çok sabırssızsın!" Diyen bir adet Nehir !
"İki Dakika bekle Duru! Bir sey olmaz !" Diyen bir adet Miray !
Uflayarak dışarı çıktığımda sert bir vücuda toslamam ,ardından yalpalamam ve düsmemi engellemek için Belime sarılan bir çift kolla ! Birlikte cikolata ve sigaranın harmanlanmış müthiş kokusuyla resmen transa geçmiştim.
Gözlerimi düşme korkusuyla sımsıkı yummuştum ve hala da açmamıştım.
Bu kokuyu hatırlıyordum . Efe'lerde uyandığımda da bu koku vardı . Fakat Ben o an ki şaşkınlıktan dikkat etmemiştim .
Bir dakika Efe ve KOLLAR !
Belimdeki kollari hızla iktirip sımsımkı yumdugum gözlerimi araladim.
Beni azarlayabilirdi ve o soguk halleri bin kat daha soguyabilirdi . Özür dilemeye başladım.
Efe'ydi ve ben de şanssızın tekiydim!
"Ço-Çok Ö-zür dilerim Efe ! Ba-bak-" kekeleyerek konusuyordum ve o da şaşırmış bir şekilde beni dinliyordu , sonunda kekelememe dayanamayip isaret parmağını nazikce üst dudagima bastırdı ve konuşmak için biçimli dudaklarını araladı. Bense ilk kez bir erkeğin korumacı tavrını hissetmekten ve hala dudaklarımın üzerinde duran parmaklari yüzünden tekrar tekrar saskinliktan donup kalmıştım ve gözlerimi pörtletmis bir sekilde ona bakiyordum. Şaşkının tekiydim , kabul !
Sonunda konustugunda , Ben tekrardan binlerce defa şok geçirdim .Kalbim ağzımın içinde adeta gümbür gümbür atıyordu.Şaşkınlıktan küçük dilimi yutabilirdim !
"Şhh.."
"Sakin ol ..ARKADASIM !..." Yumuşak bir ses tonuyla konusmus , arkadaşıma vurgu yapmıştı ve ardından parmağını dudağımdan çekip hafifce gülümsedikten sonra arkasını dönüp uzaklaşmıştı...
İlk kez bana gülümsemişti. Bu kadar şaşırmamalıydım değil mi? Sonuçta artık arkadaştık !
İsteğimi kesin olarak kabul etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN BOZAN
Novela JuvenilUnutulmaya yüz tutmuş biri, hayata nasıl tutunabilirdi? Belki de, en büyük düşmanı olan biri mi ona tekrardan yaşam verebilirdi? İntikamla kurulan oyunlar mıydı, onların hikayesi? ~ Ben annemi ve babamı da kaybettikten, hemen sonra eski, soğuk Duru...