İyi okumalar :)
" Gidiyoruz mu!?" Dedim sinir püsküren gözlerimle. O'ysa arkasını dönmüş, elleri ceplerinde yürüyordu.
Her seferinde bana istedigini yaptıramazdı! Bazı çıkarlarım için susuyordum. Fakat şu an fazlasıyla kişiliğim yok sayılmış gibi hissediyordum.
Belki söylediğim duygusal şarkıyla, belki Oğulcan'ın yüzüme telefonu kapatarak inada bindiriceğimi tahmin edip ona mesaj atmasından, belki de her seferinde böyle davranmasından kaynaklanıyordu, bilmiyordum ama fazla doluydum.
Kaşlarımı çatıp sinirle inleyerek ayağımı yere vurdum. Arasıra olduğu gibi küçük bir şeye patlayacaktım ve o beni kızıştırıyordu. Cevap vermemişti!
Arkasını dönüp bana baktı ve derince iç çekip yanıma geldi ardından sağ bileğimi elinin arasına alıp beni çekiştirmeye veya peşinden sürüklemeye başladı. Ben itiraxaz edip yerimde durmaya çalışırken ;
"Yürü!" Diyerek çekiştirmeye devam etti ama bileğimi acıtmıyordu.
"Efe, ne olduğunu söylemeden beni peşinden sürükleyemezsin!" diye bağırdım. Normalde büyük gelişme diyerek sevinbilirdim halimize ama şu an hor görülmüş gibi hissediyordum. Sinirle inledim!
"Ne yazık ki sürüklüyorum!" Dedi alayla. Ağaçlı bahçeden çıktık ve bileğimi tutmadığı diğer eline telefonunu aldı. Bakışlarımı kaçırdım. Biraz daha onu izlemek istemiyordum, aksi taktirde sinirlerim yatışabilirdi.
Adresi söyleyip telefonu kapattığında kaçırdığım bakışlarımı ona çevirdim.
" Seninle birlikte hiçbir yere gitmiyorum, Efe Dinçer!" Dedim çatık kaşlarımla alaylı bir sırıtma yerleştirdiği yüzünü süzerken. O'ysa yanımızdaki ağaca omzunu yaslayıp bakışlarını caddeye çevirdi.
"Benimle gelmiyorsun." Dedi sakin bir sesle. Dudaklarım aralanmış bir şekilde ona baktım. Şu an fazla katlanılmaz ve sinir bozucu bir bilmece gibiydi!
"Ben hiçbir yere gitmiyorum!" Dedim bileğimi saran parmaklarından kurtulmaya çalışırken.
"Bırak bileğimi !" Diye sitemle tısladığımda kaşlarını hafifçe çatıp omzunu yaslandığı ağaçtan ayırdı ve dikleştikten sonra sağ elini kaldırdı. Ardından sarı boyalı taksi yavaşça önümüze yanaştı.
Beni tek başıma nereye yolluyordu?
"Efe, ne olduğunu söyle artık!" Diye bağırdım sonunda kaşlarını iyice çatıp, düz bir şekilde gözlerimin içine baktı ve ardından;
" Bana bir daha sesini yükseltme!" Dedi fısıldayarak, eğer bağırsaydı bu etkiyi yaratamazdı. Ve ben onun için bir terim daha üretmiştim. Ürkütücü!
"Oteldeki eşyalarını alman için sana zaman tanıyorum. Toparlan ve beni bekle, lobide." Dedikten sonra bileğimi bıraktı ve elini cebine atıp avcumu diğer eline aldı. Ardından bir ellik bıraktıktan sonra parmaklarımı kapattı.
" Senin parana ihtiyacım yok." Dedim şaşkınca ona bakarak.
Taksi paramı vermişti!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN BOZAN
Novela JuvenilUnutulmaya yüz tutmuş biri, hayata nasıl tutunabilirdi? Belki de, en büyük düşmanı olan biri mi ona tekrardan yaşam verebilirdi? İntikamla kurulan oyunlar mıydı, onların hikayesi? ~ Ben annemi ve babamı da kaybettikten, hemen sonra eski, soğuk Duru...