İyi okumalar :)
İşte Efe'ye benzeyen birinin fotoğrafını bulabildim.
~
Gülüşünde saklıymış, nefeslerim...
~
Sinirle derin bir nefes alıp bowling oynarken giyilen ayakkabıları elime aldıktan sonra bıkkınca puf koltuğa oturdum.
Neden hep böyle olmak zorundaydı?
Artık başıma bir şey gelecek diye bile korkmam, bıkkınlığımı geçemiyordu.
Bıkmıştım!
Derin bir nefes alıp parmaklarımı sertçe saç tellerimin arasından geçirip yana attım ve derin bir nefes alırken Efe'yle bakışlarımız kesişti. Keşke bu kadar belli etmeseydim.
Benim neyimeydi ki bu tür şeylere bulaşmak!
" Bir sorun mu var?" diye sordu kendi botlarını eline alıp ayakkabısını giymek için oturduğu pufta doğrulurken.
" Şey, hayır. " diye geveledim.
Yalan söylemeyi sevmezdim. Bu da pek sorun değildi. Belaydı...
" Diyorsun?" diye sorarcasına konuşunca kendime gelmek adına bir kaç kez öksürdüm ve botlarımın fermuarlarını açıp ayaklarımdan çıkardım ve pembe çoraplarıma gözlerimi devirdim, köşlerinde de kalpler vardı. Ve ayakkabıdan gözükecekti. Dert ettiğim şey saçmaydı. Ama bu da rezilliğin daniskasıydı!
Kışın bu renkli çoraplarımla uyurdum, botlarımın içinde de uzun ve doğal oldukları için, hem manevi açından hem de fiziksel açıdan içimi ısıtıyorlardu.
Hayal meyal hatırlıyordum da, annem küçükken, bana hep böyle renkli ve desenli çoraplar giydirirdi. Belki onu geçmişime gömmek istemiyordum veya sadece içimde saklamak. Neyse, şu an zamanı degildi, dolmaya hevesli gözlerim adına.
Bowling ayakkabılarını ayağıma geçirerek botlarımı önümdeki çekmecemsi gömmeye koyduktan sonra oturduğum yerden kalkıp derin bir nefes aldım. Ve o sırada Efe'nin ısrarlı bakışlarıyla karşılaştım. Ne olduğunu çözmeye çalışıyordu.
5 dakikada bin kere duygusallaşırsam böyle olurdu, işte.
Zayıfça gülümsedim. Onu da endişelendirmeye gerek yoktu. Hem onun yanındaydım. Bu çok güzeldi...
Ama ben tadını dahi çıkaramıyordum. Kahretsin! Acaba ne yapacaktı?
Gülümsemem solarken bowling toplarına ilerleyip,
"Hadi, başlayalım!" dedim, Efe'ye hafif tebessüm edip, başıyla onaylayıp beline dayadığı ellerini çözdükten sonra, hâlâ hafif çatık kaşlarının altındaki karamelleriyle yüzümü süzmeye devam ederek yanıma geldi.
Ve sonunda bakışlarını bende çekip top seçmeye başladı. Ne ara tuttuğumu bilmediğim nefesimi bırakıp ben de toplara yöneldim. Ve parmaklarıma göre bir top seçip Efe'nin yanından ayrıldım.
Bakışlarının üzerimde olması çok güzel bir şeydi. Fakat kalbim, ne kadar göz ardı etmeye çalışsam da, dört nala biniyordu.
Sadece hoşlanırken bile böyleysem, ben...
Fakat bu seferki bakışları beni çözneye çalışıyordu.
Derin bir nefes alıp Efe'ye çevirdim bakışlarımı. Tek kaşını kaldırıp ilerideki dizilmiş labutları gösterdi, boşta kalan eliyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN BOZAN
أدب المراهقينUnutulmaya yüz tutmuş biri, hayata nasıl tutunabilirdi? Belki de, en büyük düşmanı olan biri mi ona tekrardan yaşam verebilirdi? İntikamla kurulan oyunlar mıydı, onların hikayesi? ~ Ben annemi ve babamı da kaybettikten, hemen sonra eski, soğuk Duru...