Ağlamam şiddetini artırmıştı. Nefret ediyordum hayattan! Bana bu lanet günleri yaşatan sürtüklerdende! Ölmek istiyordum. Ben bunları hakedecek ne yapmıştım ki? Kimseye bulaşmadım, kimseye kötü bir şey söylemedim. Bunların hepsinin olma sebebi İNEK ve EZİK olmam. Ama onlar bilmiyor, bu hayatı benim istemediğimi. Dışarıdan zengin ve mutlu görünüyor gibiydim, fakat işler o kadar kolay değildi. Bundan 4 yıl öncesine kadar her şey çok güzeldi. Örnek aile tablosu gibiydik. Fakat her şey ardı ardına gerçekleşti. İlk önce babamın alkolikliği baş gösterdi, sonra anneme dayak atmaları. En son boşandılar, fakat burada işler daha da karmaşıklaştı. Babam her gece evimize geliyor , bağırıp çağırıyor, birkaç vazo veya çerçeve kırıyordu. Ondan kurtulmak için İstanbul’a anneannemlerin yakınına taşındık. Bu sefer de babamın alkollüyken bir adamı bıçaklaması ve hapise atılması gerçekleşti. Bu hayat bana acımıyordu anlaşılan. Yaşadıklarımın ardı arkası kesilmiyordu. Hıçkırıklarım nefesimin kesilmesini sağlıyordu. Yine bir astım krizi geliyordu anlaşılan, zorla kalktım ve çalışma masamın rafında duran ilacı aldım. Elimde bir süre tuttum ve düşündüm.
“Ölmek için bundan daha iyi bir zaman olamazdı herhalde.”dedim kendi kendime.
Hızla yere attım ilacı. Plastik ağızlığı kırılmıştı. Masadan destek alarak, yatağıma doğru ilerledim ve kenarına çöktüm. Gözlerimi kapadım. Başımı arkaya yatırdım ve ölümün beni almaya geleceği anı beklemeye başladım.
Birkaç dakika oldu veya olmadı, odanın kapısı şiddetle açıldı. Gözlerimi açmaya tenezzül etmedim. Biri hızlı adımlarla yanıma geldi ve çöktü. Elini yüzüme koydu.
“Abla! Abla aç gözlerini!”
Mehmet’ti, kardeşim. Gözlerimi açtım ve zorlukla yüzüne baktım. Gözlerim bulanıklaşmıştı. Nefes alışverişim şiddetini azaltmıştı ama yinede beni zorluyordu. Anlamıştı kriz geçirdiğimi. Gözü yerde ucu kırılmış ilacıma takıldı.
“Kahretsin! İntihar etmeye mi çalıştın? Bunu yapmış olamazsın, yapmadığını söyle!”dedi ilacı ağzıma doğru getirmeye çalışırken.
Mehmet’in zorlamasıyla ilacı içime çektim. Gözyaşlarım yüzümden süzülmeye devam ediyordu.
“Üzgünüm.. çok üzgünüm.”sesim cılız çıkmıştı. Kendimde konuşabilecek güç bulamamıştım.
“Neden?”dedi sesi biraz daha yumuşakça çıkarken.
“Dayanamıyorum artık, okuldaki herkes benden nefret ediyor. Herkes beni aşağılıyor. Kimse yüzüme bile bakmıyor. Kimse ne hissettiğimi anlamıyor.”
“Elimde olsa senin bir daha ağlamana izin vermezdim, özür dilerim.”dedi gözyaşlarımı silerken. “Lütfen kendini toparla, sana ihtiyacım var.”
“Peki.”dedim ona.
Elimden tutup kalkmama yardım etti. Beraber lavaboya gittik ve yüzümü yıkadım. Daha sonra odama geri döndük.
“İstediğin bir şey var mı?”dedi nazikçe.
“Uyumak istiyorum.”dedim ve kendimi yatağa attım.
Fakat şu an olduğum hali düşünüyordum. Okul bana karşı kötü davranıyordu, neredeyse tüm popüler gruplar benim arkamdan konuşuyor dalga geçiyorlardı. Bana karşı bir laf etmeyenlerde vardı, fakat sanırım onlarda konuşmayacak kadar değersiz olduğumu düşündükleri için. Bir de beni görmeyenler vardı tabii. Onlara karşı görünmez bir ucube olduğum gruplar. Neden böyleydi bilmiyordum. Şu an içimde yaşadığım duyguları anlatma ihtiyacı duyuyordum. Yastığımın altında olan günlüğe uzandım ve yazmaya başladım. Günlüğüm benim tek ve gerçek dostumdu. Yaşadığım birkaç şeyi karalamaya başladım.
![](https://img.wattpad.com/cover/7264253-288-k528013.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lise İneği Günlükleri
Teen FictionLisenin inek ve ezik olarak bilinen kızı, nasıl olurda bir anda popüler bir kıza dönüşebilir? Bizde bunu merak ediyoruz işte. En iyisi okuyup öğrenelim.