- 30 -

30.3K 1.2K 124
                                    

    Selam gençleer :D Votelar falan düzeldi oleeey . Şimdi pazar veya cumartesi sınır geçilirse yayınlarım dedim ama geçilmedii :( Bende sürpriz olarak dün yayınlamayı düşünmüştüm. Ama dün bir sınav olduk ve benim moralim çok bozuldu. Hiçbir şey yapmak istemedi canım. Sınav cidden kazıktı ve 50 falan bekliyordum. O yüzden yazamadım. İşin esprisi ise sınavdan 88 aldım :D Boşu boşuna şaapmışım yani. Neyse uzun yazmaya çalıştım umarım olmuştur. Ve umarım beğenirsiniz :) Multi Kuzeey :)

   Ne diyeceğimi bilmediğimden bir süredir susmuş, duymamazlıktan gelmiştim. Annemin buna kanmayacağını biliyordum. Ama ne kadar zaman kazanırsam kardı. Aklımda binbir türlü yalan dolanırken bir yanımda ‘Doğruyu söyle o senin annen!’ diyordu. Açıkçası kafam allak bullaktı ve sürem azalıyordu.  Dolaptan hızlıca bir bluz çekip inceler gibi yaparken annem oturduğu yerden kalktı ve yavaş adımlarla yanıma gelmeye başladı. Ona bakmıyormuş gibi yapıyordum ama fazla sahici değildim. Yanıma geldiği anda elimdeki tişörtü hızla çekti ve yatağın üzerine fırlattı. Ne yapmayı çalıştığını anlamamış gibi bir bakış attım. Kendimce bir rolü oynuyordum. Daha doğrusu annemin o her zamanki keskin ve buz gibi bakışlarından kaçabilmek için bir rolün arkasına saklanıyordum. Saklandığımı sanıyordum en azından. 

  “ Sana bir soru sordum Melis, cevaplamayı düşünüyor musun?” dedi tek kaşını kaldırıp bakarken. Bir saniyelik göz temasından sonra kafamı çevirdim ve dolabı kapattım. Bir saniyelik göz teması bile beni ürkütmeye yetmişti. Tekrar ona bakmadan önünden geçtim ve yatağa oturdum. Komidinin üstünde duran kolyemi elime aldım ve oynamaya başladım. Devam ediyordum yani bir şeylerle ilgileniyormuş gibi yapmaya.

  “ Duymadım, pardon.”dedim daha sonra. Sinirlenmişti bu halime. Hal ve tavırları bunu gösteriyordu. Fakat o siniri yatıştırmaya çalışıyordu. Burnundan hızlı bir nefes verdi yanıma oturdu. 

  “ O çocuk kimdi?” Hemen bir cevap düşünmem gerekiyordu. Ama beynim işlevini yitirmiş gibiydi, resmen durmuştu.  ‘Sevgilim’ sözcüğünden başka bir sözcük aklımdan geçmiyordu. Aklımda dolanıp duruyordu ve her yerini işgal etmişti. Artık o kafamda dolanan binbir yalanda uçup gitmişti yani. Gerçekten başka.

Gerçeğimden başka.

   En çokta buna şaşırıyordum. Onca kelime aklımdan nasıl uçup gitmiştide ben etkisiz kalmıştım. Açıklaması aslında gayet basitti. 

Kuzey.

   Her dakika, her saniye aklımda olduğunda düşünmem tabiki olanıksızdı. Fakat şu an istediğim tek bir şey varsa da Kuzey’i aklımdan çıkarmaktı. Çünkü annemin yangınına yakalanmadan kaçmam gerekiyordu. Kaçma yeteniğim ise az sonra söyleyeceğim sözcüklere bağlıydı. Yani ağzımdan çıkacak bir sözcük hayatıma bedel olabilirdi. Tabi ki gerçekten ölmeyecektim ama annemden iyi bir azar yiyeceğim kesindi. Vakit kaybediyordum. Bir cevap vermeliydim. Sadece birkaç saniyelik deli cesaretini ihtiyacım vardı şu an. Yalan söylemek istediğimi sanmıyordum şu an. Fakat doğruyu söylemeyecek kadarda korkak olduğum kesindi. Saklamak anlamsızdı aslında. Nereye kadar gidebilirdi ki hem? Elinde sonunda anlatmayacak mıydım? Belki de düşündüğüm gibi bir hışma uğramazdım. Ne olacağını bilemiyordum fakat vakit harcadıkça annem daha da çok sinirleniyordu. ‘Hadi yap şunu!’ diye yankılandı beynimde. Sanırım ihtiyacım olan deli cesaretini bulmuştum. Saklandığım rolün arkasından çıktım, sırtımı dikleştirdim ve bakışlarımı tam da anneme sabitledim. Annem bir cevap duyacağını anladı ve ‘Seni dinliyorum.’der gibi bir işaret yaptı. 

  “ Sevgilim.”diye çıktı bir anda aklımın işlevini yitiren sözcük. O birkaç saniyelik deli cesareti gittiğinde ise ne yapacağımı bilmez durumdaydım. Başka çare kalmayınca halıyı incelemeye başladım. Kendimce kaçıyordum işte. 

Lise İneği GünlükleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin