Merhaba :) 40. bölümle karşınızdayım. Çok yoğun olduğum için beklettim üzgünüm :/ Ama şöyle bir karar aldım şimdilik; yarına kadar 150 vote yaparsanız yarın yb ekleyeceğim :) 1 günde 130 vote u görmüşlüğümüz var :) Bence bunu yapabiliriz. Neyse siz bölüme geçin :) Multimedya Deniz :) Bu arada aklıma gelmişken söyleyeyim 8. sınıflar Deniz'i çok yakından tanıyor :D
Kızgınlığım ve şaşkınlığımın birbirine karıştığı bir duygu içerisindeydim. Şok olmuştum ve ağzımı açamıyordum. Deniz? O benim en iyi arkadaşlarımdan biriydi ve şimdi Sanem ona bir şans vermem gerektiğini söylüyordu. Bunu neye dayanarak söylüyordu ki? O iyi biriydi hatta meleklere taş çıkaracak kadar iyi. Fakat o benim sadece arkadaşımdı. Kuzey'den sonra böyle bir şey yapamazdım. Kendime yediremezdim. Ayrıca her şey tamam olsa bile Deniz'in hisleri önemli değil miydi? Onu sevmediğim halde onunla çıkarak onu incitemezdim. Bir kez bunu yaşamıştım. Nasıl olduğunu biliyordum. Ve asla başkasına da yaşatmazdım. Zaten Deniz'in beni arkadaştan öte görmediğine neredeyse emindim. Yani bu imkansız olduğu için içimi rahat tutmalıydım. Ama oldukça sinirliydim. Böyle bir düşüncenin ortaya atılması bile beni sinirlendirmişti.
"Saçmalama!"dedim sokağın ortasında bağırarak. Sokak neredeyse boş olduğu için pek sorun etmemiştim. Sadece bir-iki kediyi korkutmuştum o kadar. Dolu olsaydı herhalde böyle davranamazdım.
"Saçmalamıyorum, ben ciddiyim." dediğinde ses tonundan ciddiyeti belli olmuştu gerçekten.
"Sanem ben böyle bir şey yapmam, yapamam."dedim açıklayıcı olmasını dilediğim bir ses tonuyla. Bir yandan da ayaklarımı yere vurarak sinirimi çıkartıyordum. Sinirimi kaldırımlardan çıkarmam belki yersizdi, bunu Sanem'e karşı yapmalıydım ama telefondan olabildiğince bağırıyordum zaten.
"Neden?"dedi. Neden mi? Bir de neden diyor! Deniz'i incitmek hayatımda istediğim en son şeylerden biri. Beni bu kötü durumumda yalnız bırakmamışken benim yaptığım ona reva olur muydu?
"Onu incitemem."dedim ses tonumu biraz düşürerek. Artık bu konu canımı sıkmaya başlamıştı ve bir an önce kapatmak istiyordum. Çünkü Sanem'in benim fikirlerimi değiştirmeye çalışacağını biliyordum. Ve benim ona küçük bir noktada inanacağımı da. Ama ben istemiyordum. Pişmanlık duyacağım kararlar almak istemiyordum.
" Ne alaka onu inciteceğin? Ben sadece o bu kadar iyi biriyse neden onunla çıkmıyorsun demek istedim. Mutlu olmak seninde hakkın Melis biraz kendine gelmelisin." Mutlu olmak benim de hakkımdı, evet. O çok iyi biriydi, her kızın isteyeceği türden biri. Eminim onunla çıkan kişi çok mutlu olurdu ama ben o olamazdım. Sanem belki anlamıyordu veya anlamak istemiyordu ama ben arkadaştan öte geçemediğim bir kişiyle nasıl çıkardım? Belki birçok kişi bunu yapabiliyordu ama ben yapamazdım. Deniz'e hakettiği sevgiyi veremezdim.
" Onu sevmezken onunla çıkamam. Anlamıyorsun, o çok değerli ve ben ona sevgimi veremem ki. Ona karşı sevgim dostça. Hem, her şey olsa bile o beni sevmiyor ki." dedim. Bu sefer anlamış olmasını umuyordum. Cidden artık sıkılmıştım. Eğer anlasa bile anlayışla karşılayıp konuyu kapatır mıydı Sanem konuyu? Orası bilinmiyordu. Bu seferlik sadece bu seferlik fazla uzatmadan konuyu kapatmasını istiyordum.
" Bak Melis! Hayatını hayalindeki beyaz atlı prensi bekleyerek geçiremezsin. Bu çocuk zor bulunur hem. Ayrıca eğer sana bu kadar yardımcı oluyor ve iyi davranıyorsa sana karşı boş değildir güzelim." dedi ve küçük bir kahkaha attı. Bu kahkaha onun emin oluşunun bir küçük belirtisiydi. Garipti.
"Sanem artık dinlemek istemiyorum."diyerek yakındım. Az önceki gülüşünün bir beden büyüğünden daha attı. Bu neyin habercisiydi veya ne anlamalıydım bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lise İneği Günlükleri
Ficção AdolescenteLisenin inek ve ezik olarak bilinen kızı, nasıl olurda bir anda popüler bir kıza dönüşebilir? Bizde bunu merak ediyoruz işte. En iyisi okuyup öğrenelim.