Şimdi hele şükür yeni bölüm biliyorum ,çok beklettim fakat dün akşam saati dershane sınavı vardı. Pazar günü de 840 Türkçe sorusu yetiştirmem gerekiyodu. :( Yani öldüm. Sizde çok kızdınız biliyorum ama elimden bi şey gelmedi . :(Tekrar tekrar tekrar özür diliyorum .Bir de bu bölümün öneminden bahsetmek isterim 13. bölüm 13 yani. Benim idolümün ,sizin Melis'inizin uğurlu sayısı :D Bu yüzden uzun bi bölüm yazmaya çalıştım umarım beğenirsiniz :) Multimedya Kuzey'cik :D ( o ne be ayşecik gibi neyse -,-) Bu arada canlar yarına kadar 50 vote ve iyi yorum gelirse yarın yb gelicek :)
Şaşkın bakışlarımı Kuzey'e çevirdiğimde o gayet rahat gözüküyordu. Derin bir of çektim ve rafa dayandım devrilmemesi ümidiyle.
" Ne yani Salim Abi üzerimizie kapıyı kilitleyip mi gitmiş?"dedim gözlerimi kapatıp kendimi rahatlatmaya çalışırken. Biraz tedirgin olmuştum açıkçası ve biraz da telaşlanmıştım.
" Bilemiyorum kapı kilitliydi, ışıklar kapalıydı ve Salim Abi ortalıkta yoktu sanırım bu evet demek oluyor."
Yere çöktüm ve düşünmeye başladım. Bir dakika kadar sonra o da yanıma çöktü. Yüzümü onun karanlıkta parlayan gözlerine çevirdim. Telefonun ışığında az da olsa görünen yüzü daha çekici olmuştu.
" Ne yapacağız peki sende Salim Abi'nin numarası falan var mı?"
Umutsuzca başını salladı ve başını rafa yasladı. Daha sonra kesik sesle konuşmaya başladı.
" O kadar da kötü değildir belki.. yani .. burada kilitli kalmamız."
" Ne demek istiyorsun?"
" Bilemiyorum. Sanırım iyi yönünden bakmaya çalışmak için hiç uygun bir durum değil."dedi ve kıkırdadı. " Hayır hiç uygun bir durum değil."
O gülmeye devam ederken ben onu hayran hayran izliyordum yani gülüşü fazla güzeldi. Gözleri hala kapalı olduğundan beni farketmiyordu. Gözlerini açtığında hızla önüme döndüm. Cebimden telefonumu çıkarıp Mehmet'e mesaj yazmaya başladım.
" Mehmet kim?" diyene kadar bana baktığının farkında değildim. İçime bir mutluluk hissi girdi nedenini de anlamış değildim. Belki kıskanmıştır falan. Ne diyorum ben?
" Kardeşim."dedim ve mesaja devam ettim. ' Mehmet beni merak etme bu gece Edalar'dayım annem sorarsa söylersin.' Evet Eda'da olduğumu söyledim. Ne diyecektim ki acayip yakışıklı bir çocukla kitapçıda kilitli kaldık mı? Hiç sanmıyorum. Mehmet biraz kıskançtır. Bu rayı başımıza indiredebilir. Çünkü bunca senedir ikimizden başka kimsemiz yoktu bizim. Tamam son olaylara kadar annemde dahildi ama şu an kırgındım ona.
Mesajımı hızla tamamlayıp telefonu cebime sokuşturduktan sonra Kuzey ayağa fırladı. Kolumdan tutarak benide kaldırdı. " Ne oldu?" demeye kalmadan beni çekiştirmeye başladı. Hızla kapıya doğru ilerliyorduk. O an aklımdan geçen şey Iron Man gibi elindeki lazerle kapıyı eritip dışarı çıkmamızdı. Bu olası bir şey değildi elbet fakat o kadar hızla ilerliyorduk ki. Sanki bir şeye geç kalmış gibi. Hiçbir şey demeden Salim Abi'nin oturduğu tezgaha vardık. Kuzey hızla çekmeceleri karıştırmaya başladı. Biraz sonra zaferle gülümseyerek elindeki defteri bana salladı.
" İşte kurtuluşumuz burada. Defterde Salim Abi'nin evinin telefonu numarası yazıyor." Bende ona gülümsedim ve telefonu hızla cebimden çıkardım. Ekrandaki uyarı işareti ilgimi çekti. Mesajın gönderilemediği yazıyordu. Daha sonra telefonun sağ üst köşesine kaydı gözüm, çekim gücü sıfır. Açıkçası İstanbul'un ortasında telefonun çekmemesi beni şaşırtmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lise İneği Günlükleri
Novela JuvenilLisenin inek ve ezik olarak bilinen kızı, nasıl olurda bir anda popüler bir kıza dönüşebilir? Bizde bunu merak ediyoruz işte. En iyisi okuyup öğrenelim.