- 3 -

58.4K 2.4K 152
                                    

   Seslenişim üzerine Sanem kafasını çevirmiş ve bakmıştı. Sinirden kuduruyordum. Sanem Kuzey'in kollarındaydı, bu kıza boşuna başbelası demiyordum. Kim bilir hangi nedenle oradaydı, bilmiyordum fakat öğrenmeyeceğim anlamına da gelmiyordu. Ayaklarımı yere vurarak yanlarına geldim.

  " Sanem?"dedim nedeni öğrenmek için ve ikisininde yüzünü incelemeye başladım.

  " Kuzey sağolsun, bir nevi beni kurtardı . Kaldırımın kenarı buzlanmıştı , görmedim ve kaydım. Yere düşmeme bir kaç santim kalmıştı ki Kuzey beni tuttu. Sadece bileğimde küçük bir burkuntu ile kurtuldum. Tekrar teşekkürler."dedi Kuzey'e dönüp, o kadar kaptırmıştı ki uydurduğu hikayeye kendini. Sanki gerçekleri anlatıyormuş gibiydi. Ona tabi ki inanmıyordum kim bilir Kuzey'in kollarına düşmek için ne planlar kurmuştu. Hemencecik de kaynaşıvermişti. Sinirimin iyice arttığını hissediyordum adeta yandığımı. Tek dileğim yüzümün kızarmamasıydı.

  " Öyle mi?" dedim uzun bir sessizlik ardından ancak bunu dyebilmiştim ve içimde yaşadığım fırtına nedeniyle o da tavırlı çıkmıştı. Umuyordum ki kimse anlamasın. Fakat boşuna umuyormuşum çünkü Kuzey çoktan anlamıştı ve yarım gülümsedi.

  " Sanırım küçük hanım biraz huysuz."dedi. Bu sözleri hem beni kızdırmış hemde mutlu etmişti. Çünkü bu bana ilk sözleriydi. Bu çocuğun üzerimde yarattığı etkileri anlamak zordu. Hem sinir edip, hemde kendine aşık etme gibi bir özelliği vardı. Seviyordum işte hemde deli gibi.

  " Melis işte hep böyledir."deyip kıkırdayana kadar Sanem dalmıştım onun kahve gözlerine. O an kafam dank etti. Sanem anlaşılan beni batıracaktı tıpkı eskiden olduğu gibi. Hep böyleydi birde annem değişmiştir diyordu. Evet çok değişmiş (!) Kendimi kurtarmalıydım, Sanem'i kendime çektim.

  " Sanem eve gidelimde biraz dinlen."dedim ve kolunu boynuma attım. Giderken Sanem tabi ki boş durmadı Kuzey'e cilveli bir gülümseme yolladı ve " Hoşçakal Kuzey."dedi. Şimdi gelde öldürme bu kızı.

   Yol boyunca ağzımı açmamayı tercih ettim sinirimi içimde yaşıyordum fakat elbette Sanem'de evde nasibini alacaktı. Eve nihayet ulaşmıştık, kapıyı açtım ve kitapları kapının hemen yanıındaki masaya bırkatım. Daha sonra Sanem'i kolundan sürüleyerek odaya çıkarttım. Kapıyı açtığım gibi onu içeri itekledim ve kendimde girdikten sonra kapıyı sertçe kapadım. Sanem oyununa devam ettiği için seendeleyerek yatağa oturdu. Bense onun karşısına geçip ellerimi kavuşturdum, dik dik bakmaya başladım sanki kötü bir polismişim gibi. Bunun uzun sürmeyeceğini biliyordum fakat etki de bırakacağını da biliyordum.

  " Niye böyle bir şey yaptın?"dedim derin br nefes aldıktan sonra.

 " Neden söz ediyorsun?"dedi Sanem salağa yatar gibi anlaşılan oyununa devam etmekte kararlıydı.

  " Bak ben aptal değilim ne yaptığını biliyorum, artık kes şunu !" 

   İlk önce biraz güldü sonra ayağa kalktı ve ellerini arkada birleştirdi. Oda da daireler atmaya başladı.

  " Bak biz kızız, biz erkeklerden daha fazla akıllıyız. Ve onlarlar oynayabilecek kadar cesur olanda biziz. Bu bir kural, sen istersin o gelir ve yine sen istersin o gider. Ve bana sakın bilmişlik taslama. Bu benim tiyatrom ve senin burada rolün yok!" Sarsılmıştım şimde korkuyordum kaybetmekten, yenilmekten. Ne yapacağımı bilmiyordum ellerimin terlediğini vücudumun titrediğini hissediyordum. Hissettirmemeye çalışıyordum fakat her an ağlayabilirdim. 

  " Ayrıca o sadece bir oyuncak ve henüz oynamak isityormuyum bilmiyorum. Şu an sadece cazip." dedi ve sustu.

   O anda annem odaya girdi. Tam zamanında eğer bir dakika önce gelse konuştuklarımızı duyacaktı ve eğer bir dakika sonra gelseydi benim enkazımı toplayacaktı. Çünkü yıkılmak üzere olan bir bina gibiydim, artık ayakta durabileceğimi sanmıyordum. 

  " Kızlar hadi yemek hazır."dedi ve Mehmet'in odasına yöneldi. Sanem odadan çıktı bense kensimi yere bıraktım.

   Anlamaya başlamıştım, Sanem melek yüzlü bir şeytandı. Diğer zamanlar işler yolunda gibiydi gayet iyi gibiydi. Fakat işler ne zaman 'dur' desen değişiyordu. Artık bende diş bileyecektim, artık savaş vaktiydi ve benimde Kuzey'i ona verme gibi bir niyetim yoktu . Bende melek yüzlü şeytanı oynayıp ilk önce onu Kuzey'den uzaklaştıracaktım sonra başımın çaresine bakacaktım.

   Annem tekrar gelmeden kendimi toparladım ve aşağı indim. Sanem'e sahte bir gülümseme gönderdim ve yemeğe oturdum. Sanem her zamanki kraliçe tavırlarındaydı bense onu takmıyordum. Annem " Bulaşık sırası kimde?"diye sordu.

  " Ablamda tabiki."diye atladı Mehmet bende yine sırayı kaynaştırmasından şikayetçi olduğumu belli etmek için ayağına bir tekme geçirdim.

  " Ah!" diye fırladı sandalyeden. Bu beklediğimden daha büyük bir tepkiydi. 

  " Ne oldu oğlum cin mi dürttü?"dedi annem gülerken. Bunun üzerine bizde gülmeye başladık. Hatta Sanem'de. Fakat o ağzını kapamış nazik nazik gülüyordu. 

  " Şey hatırladım da sanırım sıra bendeydi." dedi Mehmet ve bana baktı. Bende ona onay verir gibi gülümsedim. Daha sonra yemeği bitirdik ve tüm yük Mehmet'e kaldı. Annem televizyon izlemeye bende odama yöneldim.

   Odama gidip öyle  Facebook'ta falan takılmaya başladım. Sonra bir film izlemeye başladım, filme o kadar dalmıştım ki Sanem'i pek farkedemedim. Geceliğini giymiş yüzündeki makyajı çıkartmaya çalışıyordu fakat pek kolay değildi çünkü 5 kilo boya vardı yüzünde. Bilgisayarı kapattım ve üzerime pijamamı giyip yatağa attım kendimi. Sonrasında Sanem'e tekrar bakmadan arkamı döndüm ve gözlerimi kapadım.

   Sabah gözlerimi açtığımda Sanem yatakta harket etmeden dümdüz yatıyordu. Onu uyandırmadan eşyalarımı alıp giyindim  ve aşağı indim. Annem aşağıda kahvaltı hazırlıyordu. Ağzıma bir zeytin attım ve anneme " Ben çıkıyorum." dedim annem artık benim kahvaltı etmeden gidişlerime alıştığı için ses çıkarmadı. Bende çantamı koluma geçirdim ve montumu giyip çıktım.

   Eda dolabımın yanında bekliyordu. " Naber?"dedi. Mutlaka olanları ona anlatmalıydım ama koridorda anlatırsam biri duyabilirdi. Kuzey'e söyleyebilirdi ve Kuzey benle dalga geçebilirdi.

  " Sana anlatacaklarım var bahçede konuşalım."dedim.

  " Tamam."dedi Eda sevecen bir tavırla bende dolabımın kapağını açıp içinden bugünün derslerini aldım. Dolabımın kapağını kapatırken dalgınlıkla birine çarptım. Kitaplar yere düştü. Oflayarak yere eğildim ve çarptığım kişiye " Pardon." diye homurdanım. Çarptığım centilmende eğilip kitaplarımı toplamama yardım etti ve " Sorun yok."dedi. Ses tınısı beni büyülemişti. Kafamı kaldırıp baktığımda o bakışlarla karşılaştım, beni öldürmeye yetecek bakışlarla.

***

Arkadaşlar bu bölümde bu kadardı :) Yeni bölüm için lütfen 7 vote ve 4 yorum gelsin . Şimdiden teşekkürler. Bu arada multimedyadaki Sanem :D Hepiniz çok öpüldünüz. 

Lise İneği GünlükleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin