- 43 -

21.4K 956 125
                                    

Selaam :) Votelar falan çok düzgün gidiyor hepinize teşekkür ederim :) Bu arada arkadaşlar bu hafta sınav haftam olduğu için yeni bölüm yayınlamada biraz sorun çıkabilir :/ Ama bilmiyorum . Birde #TeamDeniz ve #TeamKuzey diye ayrışmalar falan oldu. Yani herkesin farklı bir bakış açısı beni mutlu etmiyor değil :)  Neyse haydi fazla uzatmadan ben, bölüme geçin :) Multimedya: Kuzey. Şarkıyı dinlemenizi öneririm.

    Güllere tip tip bakarken aklım karışmıştı. Bu güllerin benim olduğuna şüphe yoktu fakat neden burada olduklarına şüphe vardı. Kuzey bana neden gül almıştı? Aklıma birçok sebep gelse de hiçbirinin mantıklı olduğunu düşünmüyordum. Bu mantıksız seçeneklerin arasındaki en mantıklı seçenek duyduğu vicdan azabından en azından bir özür dilemeye çalışmasıydı. Ama yapmamıştı. Gülleri buraya bırakıp öylece gitmişti. Önemsememeye çalışarak arkamı dönüp gidecektim ki bu güzellikleri burada bırakmaya gönlüm razı olmadı. Bu bir gerçekti ki her kadın güllere karşı koyamazdı . Yerdeki paketi elime aldım ve hızlı adımlarla eve yürümeye başladım. Bahçe kapısından hızlı bir giriş yaptıktan sonra evin kapısının yanına koydum gülleri. Bu gülleri elimde görürse annem ,soracaktı. O benim hala Kuzey'le çıktığımı sanıyordu ve doğal karşılayabilirdi ama herhangi bir açıklama yapmak istemiyordum. Ayrıca bu yanlışı da bir an önce düzeltecektim. Deniz'e herhangi bir haksızlık yapmak istemiyordum. Daha sonra zili kesik kesik birkaç defa bastım. Annem birkaç saniye sonra kapıyı açtı.

   "Hoşgeldin."dedi neşeli bir sesle. Ona gülümseyerek cevap verdim. Üzerimdeki montu çıkardıktan sonra kendime nefeslenmek için birkaç saniye verdim ve sormam gereken rutin soruları sormak için harekete geçtim.

   "Eee, bugün iş nasıl geçti?" Normalde bu soruyu pek fazla sormazdım ama uzun zamanlı bir tatilden sonra annem yeniden işine dönmüştü ve işe yeniden alışması zaman alırdı elbet. Bu yüzden bu soru rutinler arasına girmişti.

    "İyi."dedi. Biraz yorgun olduğu belliydi, bu yüzden daha fazla kapının önünde tutmamaya karar verdim onu ve başımı salladım. Daha sonra annemin buradan uzaklaşması için mutfağa girdim. Tek başına öylece kapının orada beklemezdi herhalde. Mutfakta genelde her zaman tezgahta buluna cam sürahiden bir bardağa su doldururken annemin kapının oradan çekilmesini bekliyordum. Fakat annem şu an başka işi yokmuş gibi vestiyerdeki montları düzeltmeye başlamıştı. Annemin bir huyuydu bu; gözüne takılan bir işi tamamlamadan gitmezdi. Bu yüzden mutfakta beklemeye başladım. Umuyordum ki annem montlarla işini bitirdikten sonra başka şeylere yönelmezdi. Birkaç dakika geçtikten sonra annem kapının yakınından uzaklaşınca hızlı adımlarla kapıya koştum. Birinin olup olmadığını kontrol ederek kapıyı açtım ve gülleri aldığım gibi hızla yukarı çıkmaya başladım. Odama yani benim deyimimle güvenli bölgeye girdikten sonra kapıyı kapattım ve gülleri nazik bir şekilde yatağa koydum. Nedense onlara bir zarar gelmesini istemiyordum. Bu olanları birine anlatıp onunda fikrini almak isterdim ama kime anlatabileceğim konusunda kararsızdım. Aslında iki seçenek vardı; birincisi Sanem'di. Eğer ona olanları anlatırsam Deniz hakkındaki haklılığını yüzüme vurup duracaktı ve bundan doğru düzgün konuşabileceğimizi sanmıyordum. İkinci seçenek, Eda'ydı. Ona Deniz olayını anlatabilirdim ama gül olayı onu üzebilirdi. Sonuçta o gülleri kendine bekliyordu. Ama Eda daha mantıklı gibiydi. Ayrıca o benim en yakın arkadaşımdı. Anlayış gösterirdi elbet. Ve ben bu olaydan sonra Cenk'i uyarabilirdim güller konusunda. Eda'nın haberi olması gerekmezdi. Bu yüzden gülleri koyduğum yerin yanına oturdum ve bir yandan gülleri incelerken bir yandan da Eda'yı aramaya başladım. Bu sefer meşgule falan atmadan açtı.

   "Alo?"dedi sevecen ve cırtlak bir sesle. Eda'nın bu ses tonları zaten normaldi artık. Eğer böyle bir ses tonu kullanmazsa sorun var demekti. Ayrıca bu ses tonu bazılarına itici gelse de Eda'nın karakteriyle uyumlu olduğu için ona yakışıyordu.

Lise İneği GünlükleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin