50.KISIM
Yaklaşık üç saat kadar zaman geçmiştiki elinde yiyecek paketleriyle geldi. Seher o ana kadar hiç bir şey yemediğini hatırladı. Ömer elindeki paketleri masanın üstüne bıraktı Seher e
- Kusura bakma senide unuttum . Bu saate kadar aç karnına beklemek zorunda kaldın.
- Önemli değil bende unutmuşum seni görünce aklıma geldi doğrusu. Sen nasıl oldun dinlene bildinmi?
- Biraz yorgun gibi ama idare ederim hadi soğumadan şunları yiyelim.
Akşam saatlerine kadar dükkanda uzanıp dinlendi. Artık gitme vakti deyip yerinden kalktı. O kalkınca Seher de çantasını alıp peşinden çıktı.
Arabasının kapısını açarken başı döndü. Derin bir nefes aldı. Hayır kendisini hiç iyi hissetmiyordu. Kendine gelmek için dükkanda bir kaç saat dinlenmişti ama faydası olmamıştı işte. Seher onun bitkin halini görünce.
- Ömer bu halinle araba kullanamazsın. Çok tehlikeli.
- Gideceğim yer uzak değil merak etme .
- Yakın bir yerse taksi tutalım.
- Orası çok özel bir yer kimse bilmemeli.
- Gel seni hastaneye götüreyim sen iyi değilsin.
- Araba kullanmayı biliyormusun ?
- Elbette seni ben götürürüm hastaneye.
- Hadi geç öyleyse sen kullan arabayı, ama hastaneye değil benim gideceğim yere.
Kız biraz heycanla direksiyona geçti. Ömer in evini merak ediyordu zaten. Mutlaka büyük güzel bir evdi.
Ömer in güçlükle tarif ettiği şekilde yol ayırımına kadar geldi. Kız Ömer in dönmesini istediği son dönemeçteki Dikkat heyelan bölgesi girmek tehlikeli ve yasaktır yazını okuyunca Ömer e baktı. Bitkin bir halde elini kaldırdı :
- Şu çalılıkların arasına doğru sür! Kız itiraz edecek gibi oldu ama vaz geçip dediğini yaptı. Bu arada kafasında bir sürü soru işareti cevabını bekliyordu. Bu tenha yerde ormanlık alanda ne işleri vardı. Bir gören olsa ne düşünmezdiki. Ama genç delikanlının ona zarar verecek hali yoktu. Sarmaşıkların arasından karanlık tünele girdiklerinde farları yaktı. Merakı doruğa çıkmıştı. Kısa bir süre ilerleyerek
yeniden sık sarmaşıkların arasından geçince yeniden gün ışığı ve karşısındaki insanı büyüleyecek güzellikteki tabiat manzarasını gördü:
- Aman Allahım biz cennetemi geldik ne kadar güzel birmanzara böyle. Ömer artık iyice bitkin bir sesle :
- Buradan kimseye söz etme sakın olurmu ?
- Bana güvenebilirsin şimdi ne yapıyoruz?
- Şu sağ tarafta kalacak yerimiz var bana yardım et oraya kadar gitmeliyim. Sığınaktan içeri girdiklerinde İçeride gördüğü konfora ve düzene bir kez daha şaşırmıştı.
- Şimdi hava kararmadan evine dön sabaha görüşürüz. Sözünü bitirir bitirmez gözlerini yumdu. Nefes alıp vermesi sıklaştı. Alnında ter damlacıkları belirmeye rengi kızarmaya başladı.
Bu halde bırakıp gidemezdi. Ya gidip bir doktor getirecek yada onu doktora götürecekti. Onu yeniden arabaya bindirmesi imkansızdı, çünkü buna gücü yetmezdi.
Genç adam kıpkırmzı olmuştu elini alnına koydu ateşi vardı. Etrafına bakınınca girişe yakın yerde duvardaki ecza dolabını gördü. İçinde ilk yardım dahil bütün herşey vardı. Yan taraftan gelen fokurdama sesiyle irkildi. Acaba içeride yabani bir hayvanmı ? vardı. Mutfak olarak kullanılan bölüme geçti. Burasıda mükemmel bir şekilde dekore edilmişti. Herşey yerli yerindeydi. Mutfak dolabından eline bir bıçak alıp sesin geldiği yöne doğru yavaş adımlarla ilerledi. Biraz ilerleyince sesin nereden geldiğini anlayıp rahat bir nefes aldı. Küçük bir gölcüğün içine biriken su kaynayıp fokurduyordu. Elini temkinli bir şekilde suya batırdı. Sıcaktı ama göründüğü gibi çok kaynar değildi. Küçük bir kaplıcaydı adeta. Rahatlamış olarak döndü. Bir bardak suyla ateş düşürücüyü güçlükle Ömer e içirmeyi başardı. Fakat bu şartlarda burada olmasının doğru olmadığını düşünüp müthiş bir huzursuzluk duyuyordu.
Şimdi ne yapacağına karar vemeliydi. Gitmek yada kalmak arasında kararsızdı. Burada bulunması doğrumuydu, dinen uygun değildi. Şimdi gideyim sabah gelirim diye aklından geçirdi. Ya gece durumu agırlaşırsa o vakit ne yapardı tek başına. Kalmaya karar verdi. Karnı acıkmıştı. Mutfaktaki az önce farketmediği buzdolabını gördü. Fakat eletirik olmadan nasıl çalışırdı. Duvardaki çekili kablolarıda o vakit gördü. Kafası iyiden karışmıştı. Bu ıssız yere elektirik nasıl alınırdıki. Mandala dokununca ışık yandı. İçerisi bir anda aydınlandı. Hemen kendisine yiyecek bir şeyler hazırlayıp yedi. Ömer e de bal karıştırılmış süt içirmeye çalıştı başaramadı. İçinde iki tane kanape olan geniş sayılacak oturma odası olduğu belli olan kısıma geçti.
Odanın içinde plazma Tv . Bile vardı. Tv. yi açtı. kanalların bir çogu net değildi. Görüntüsü güzel bir kanaldaki haberleri izlemeye başladı. Ara sıra gidip Ömer e bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CENNET VADİSİ
ActionCENNET VADİSİ ROMAN ( Yazan Metin Yiğit) Esra Üniversite mezunu sanatçı adayı genç ve güzel bir kız. Nihat Ordu mensubu görevini kötüye kullanan sinsi bir istihbaratçı Ömer Babasının söz verdiği bir evliliğe zorlanan genç bir delikanlı Bu hikaye...