55.KISIM
Biraz mantıklı olsa yaralı üstelik, müslüman bir insanın asla böyle bir şey yapmayacağını bilmesi gerekirdi. Sibel e içini dökmek kendisini inanılmaz derecede rahatlatmış huzura erdirmişti. Tekrar numaraları tuşladı.
- Çalıyor diye sevinçle söylendi.
- Efendim ! diyen sesini duyunca içi bir hoş oldu.
- Ömer benim Esra nasılsın ?
- Esram ! Canım benim ! gerçekten senmisin ? İnanamıyorum seni ne kadar çok aradığımı, nasıl acılar çektiğimi bir bilsen, neyse hepsini boşver sen şimdi neredesin nasılsın ? Onu söyle. Seni hemen görmek, yanına gelmek istiyorum.
- Ömer biraz sakin ol canım ! Yollar kar yüzünden kapalı . Seyitgazide evine bıraktığın kreş ögretmenini ve çocukları hatırlıyormusun ? O benim hala kızı Sibel'di aynı yerde oturuyoruz. Ömer kreş öğretmenini hemen hatırlamış ve şaşırmıştı.
- Desene ayağına kadar gelip seni göremedim.
- Evet Sibel i merak ettiğim için sesleri duyunca dışarı çıkmıştım, Uzaklaşan arabanı pılakasını son anda tanıdım. Telefon ettik ama sana ulaşamadık.
- Bak şu Allahın işine en kısa zamanda yanında olmaya çalışacağım görüşürüz canım.
İkiside çok mutlu olmuşlardı. Artık kavuşma anının gerçekleşeceği zamanı beklemek gerekiyordu. Ömer yola çıkmaya hazırdı ama yollardaki şiddetli kış buna izin vermedi. Tekrar telefonla görüştüler . Buluşma çaresiz ertelendi. Hasreti gidermek için uzun süre telefonla görüştüler.
Seher de Ömeri arayıp dükkanı üç gündür açamadıklarını haber verdi. Önemli bir konu daha vardı. Soğuk hava deposunda bekletilen meyve ve sebzeler ne olacaktı. Mustafa kendisinden haber bekliyordu. Bir kaş gün yağış olmayıp havalarında biraz ısınmasıyla soğuk hava yumuşadı. Ardından metoroloji soğuk havanın yerini sağanak yağışlara bırakacağını bildirdi.
Necati bey ve ailesi akşam yemeginde Süleyman beylerde yemekteydi. Esra nın biraz durgun olmasına karşın herkes neşeli hoş sohbet yemeklerini yiyorlardı.
Çalan kapı zili bir an dikkatleri kapıya yöneltti. Kapıyı açmak için Serpil kalktı kısa bir süre sonra döndü.
- Kızım kimmiş zile basan?
- Benim babacığım ! bütün dikkatler bu sesin sahibine yöneldi. Bir anda içerisi sevinç çıglıklarıyla çınladı.
- Faruk oğlum bu ne güzel süpriz.
- Faruk abiciğim hoş geldin.
- Hoş geldin Faruk cuğum
- Hoş bulduk ! Hoş bulduk ! lütfen rahatsız olmayın.
Faruk Süleyman beyin tek oğluydu. Yedek subay olarak yaptığı vatani görevini başarıyla tamamlayıp terhis tarihinden önce dönmüştü. Ailenin şaşkınlğı bu yüzdendi. Bütün herkes mutlu ve sevinçliydi. Sofraya konan bir tabakla Faruk da yerini aldı. Faruk Necati dayısındaki değişikligi farketti. Onun için esas süpriz sanatçı olduğunu duyup video klibini izlediği Esra nın tesettürlü haliydi. Hayran olunacak , insani etkileyen bir güzelliği vardı. Daha önce bir kaç kere tatil için gelmiş ancak işleri yüzünden pek ilgilenememişti. O zamanlar onu soğuk biraz da itici bulup pekte ilgilenmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CENNET VADİSİ
AcciónCENNET VADİSİ ROMAN ( Yazan Metin Yiğit) Esra Üniversite mezunu sanatçı adayı genç ve güzel bir kız. Nihat Ordu mensubu görevini kötüye kullanan sinsi bir istihbaratçı Ömer Babasının söz verdiği bir evliliğe zorlanan genç bir delikanlı Bu hikaye...