MULTİ: Güneş'in yeni saçı , Karel ve Cenk
****
"Senden nefret ediyorum." dedi Karel kollarını bağlamış bir şekilde yanımda dururken. Bu haline saatlerce gülmek istesemde, beni öldürebileceğinden korkuyordum. Bu yüzden çenemi kapalı tuttum ve koluna girdim.
"Ya sadece birkaç saatimizi alacak, hem sonucunda ikimizde çok şaşıracağız." dedim sevinçle. Kafasını anlamsızca, soru sorar gibi salladı. gözlerimi devirdim. "Bende ne zaman soracaksın diye bekliyordum."
"Sen yine ne planlıyorsun?" dedi huzursuzca. Etrafımdaki insanları umursamadan koca bir kahkaha patlattım. "İzle ve gör güzelim." O sırada otobüs gelmişti ve birşey demesine fırsat kalmamıştı.
Yaklaşık 1 saatin ardından, sonunda kuaföre gelmiştik. Girişte bizi, çok tatlı ve sevecen bir kız karşıladı. "Hoşgeldiniz." İkimizde başımızı olumlu anlamda salladık ve ustalık eseri olan kuaföre girdik. "Acaba yine hangi hoşlanmayacağım şeye ortak ettin beni?"
"Hazırmısın." dedim yerimde sevinçle zıplarken. Kafasını evet anlamında sağladığında, 32 diş gülümsememle "Saçlarımı maviye boyatacağım." dedim. Karel şaşkınlıktan dili tutulmuş halde tam birşey diyecekken yanımıza bir adam geldi ve "Hanımlar." dedi.
"Merhaba, ben Güneş. Saçlarımın mavi olmasını istiyorum , şöyle şu boş koltuğa geçey-" tam koltuğa doğru gidecekken adam elleriyle beni tuttu.
"Bir dakika küçük hanım." diyerek böldü lafımı gri saçları adam. Tüm dikkatini vererek birkaç saniye öylece baktı sarı saçlarıma. Karel ile birbirimize bakıp ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalıştık. Adam birden ellerini saçlarıma daldırdı ve biraz çekiştirdi.
"Heey ne yapıy-" tam adama çıkışacakken yine lafımı böldü.
"Bu saçlara neler yaptın sen öyle?" dediğinde bu sefer konuşan Karel oldu.
"Beyefendi, benim canım arkadaşım," yüzüme baktı ve yapmacık bir şekilde gülümsedi. "Saçlarına sürekli renkten renge sokuyor ve süpürge gibi olmalarını sağlıyor." yine baktı ve gülümsedi. Aptal kız.
Omzumu silktim ve kollarını birbirine bağladım. "Ne yapayım, canım istiyor." dedim.
"Anlaşıldı. Saatlerimi alacaksın." derken önden yürümeye başladı adam. Bize de parmağıyla gelmemizi işaret etti. Arkasından giderken "Umarım bize pahalıya patlamaz." dedim fısıldayarak Karel'e.
"Hiç öyle bakma, tek kuruş çıkmaz benden."
Kedi yavrusu bakışı.
"Tamam hallederiz." dediğinde yanağına koca bir öpücük kondurdum. Karel hızır gibi yetişen bir arkadaştı.
Adamın peşinden, büyük kuaförde biraz yürüdükten sonra, dönen sandalyelerin olduğu büme geldik.
"Şimdi otur bakalım."
Karel'in kolundan çıkıp sandalyeye kuruldum ve aynaya baktım. O an içimden en azından bir göz kalemi sürseydim diye geçirdim. Zaten beyaz tenliydim, yüzümü biraz renklendirmekten zarar gelmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cennetin Lekesi (TAMAMLANDI)
General FictionRuhu, aydınlığın karanlık mahzenlerine saklanmıştı. O bir lekeydi. O...Cennetin Lekesiydi.