Multide bölümle ilgili resimler var 😊Keyifli okumalar ❤❤❤
Her insanın bir kırılma noktası vardır. İşte o anlar kişinin en hassas olduğu zamanlardır.
Ben uzun bir süreden sonra ağlamayı unutmuş bir kızdım. Beni sarsacak ağır durumlar haricinde tek damla bile akmazdı gözlerimden. Fakat dün akşam yaşadığım, benim kırılma noktam oldu. Hayatım boyunca bu denli şiddetlli ağladığımı hatırlamıyordum. Sarsılmıştım, afallamıştım, neye uğradığımı şaşırmıştım.
Ağabeyim olduğunu söyleyen adama saatlerce sarılmıştım ve saatlerce ağlamıştım. Öyle ki bu beni hiç olmadığım kadar yorgun düşürmüştü. Zayıftım, cılızdım, kuvvetli bir rüzgarda savrulabilecek bir bedene sahiptim. Beni güçlü kılan tek şey duvarlarımdı. Fakat bir kaç tuğladan ördüğüm duvarlarımı da, o ıssız gecede Direnç ile yıkıp geçmiştim. Ağabeyim karşıma çıktığında en berrak olduğum andı. Sert duvarlarımı yıktığım ve rüzgara karşı duramadığım andı. İşte hazırlıksız yakalanmıştım, zaten benliğimi aramakta olduğum bir dönemden geçiyordum ve geçmişten gelen o adam beni tümüyle yerlere sermişti. Şayet işin kötü bir yanı yoktu ve güçsüz düşmemin tek sebebi geçmişimin ve kimsesizliğimin bende yarattığı boşluktu.
Emin değildim. O kişinin ağabeyim olduğundan, benim bir kardeşim olabileceğinden emin değildim. Bunu ispatlayan tek bir kanıt dahi yoktu. Ama karşıma çıktığında ona inanmak istemiştim. Tek yapabileceğim buydu, ve yapmak istediğim. İnanmak...
Ertesi gece yaşananlar ve tekrar eski evimde oluşum uyandığımda yüzümde bir gülümseme oluşmasına sebep olmuştu. Huzurlu ve mutlu uyandığım nadir sabahlardandı. Ayaklarımı yataktan sarkıtarak doğruldum ve uzun uzun esnedim. Çok uyumuştum. Buna ihtiyacım olduğu zaten kaçınılmazdı.
Mutfaktan bir kaç tabak çatal sesi gelince Karel'in orada olduğunu anladım. Hızlıca kalkıp mutfağa gittim ve tahmin ettiğim gibi Karel'i mutfak tezgahının önünde bir şeyler ile uğraşırken gördüm.
"Günaydın." dedim gözlerimi ovalayarak. Yüzündeki geniş gülümsemeyle karşılık verdi. "Günaydın. Bugün birileri mutlu gözüküyor." dedi kafasıyla beni işaret ederek. Omuzlarımı silktim ve yanına gidip beline sarıldım. "Nasıl mutlu olmayayım Karel. Yaşananlar aklımdan çıkmıyor ki." dedim sevinçle. Sesli bir şekilde güldü ve "O zaman mutlu olmaya devam et, çünkü kahvaltıda bir misafirimiz var." dedi. Anlamazca kaşlarımı çattım ellerimi belinden çekerken.
"Ne bakıyorsun öyle, Serkan kahvaltıya geliyor. Git de güzel bir şeyler giy üzerine. Abini bu dağınık halinle karşılamak istemezsin herhalde." dedi. Sevinçle yerimde hoplayarak "Neden beni erken uyandırmadın ki?" dedim. Sıkıntıyla tısladı. Bu hareketi 'fazla konuşma, git ve dediğimi yap ' anlamına geliyordu. Omzumu silktim ve hızlıca odama döndüm. Hemen tüm dağınıklığı topladım ve hazırlanmaya başladım. Bir gün ağabeyim evime gelecek diye hazırlanacağımı hiç düşünemezdim.
Kısa bir hazırlanmadan sonra saçlarımı taradım ve tam odamdan çıkacakken kapı çaldı. Kalbim ağzıma gelircesine hızlı hızlı atarken kapıya koştum ve derin bir nefes aldıktan sonra kulpu indirdim. Karel'de yanıma gelmişti.
Kapıyı açmam ile karşımda tüm yakışıklılığı ile o adam duruyordu. Ağabeyim.
Gülümsedim. "Hoş geldin." dedim hala gülümserken. İçeriye adım atıp tek koluyla boynuma sarıldı. Ellerim titrekçe beline giderken o güven verici duyguyu hissettim iliklerimde. Bu paha biçilemezdi. Kıyafetleri tıpkı ona yakışırcasına gayet kaliteliydi. Zengin bir adam olduğu baştan aşağı belliydi. İkimizi farklı kılan da buydu. Hayatlarımızın birbirinden farklı olması ve eşit olmayan şartlarda büyümemiz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cennetin Lekesi (TAMAMLANDI)
General FictionRuhu, aydınlığın karanlık mahzenlerine saklanmıştı. O bir lekeydi. O...Cennetin Lekesiydi.