Cenk ve Direnç kendi aralarında gülerek konuşurken Karel kulağıma yaklaşıp "Eee." dedi gülerek. Kıkırdayıp "Ne eee?" diye sordum. Gözlerini devirip bacak bacak üstüne attıktan sonra imayla bana baktı. "Salak değilim." dediğinde oflayıp koluna vurdum gülerek.
"Biz kahve falan yapalım." deyip kolumdan çekiştirdiğin de istemeden de olsa ayağa kalktım. Salondan çıkarken Direnç'in bana sırıtarak göz kırpması kıkırdamama sebep oldu.
Karel kolumdan çekip masaya dayadı kalçamı. "Birlikte mi oldunuz?" diye sorunca bir an duraksadım ve boğazımı temizlerdim. "Şey...hayır." dedim elimi boynuma götürerek. Kaşlarını çatarak "Yeme şimdi beni. Direnç kapıyı açtığında, sende yanımıza geldiğinde baya gergindiniz."
"Off Karel. Utandırma beni." diye inlediğim de gülerek omzuma vurdu ve "Hadi hadi." dedi. Gözlerimi devirip "Hayır diyorum ya." diye çıkıştım. Derin bir nefes alıp mutfak tezgahına döndü ve "Çok yazık, yarıda bölmüşüz." dediğinde belini gıdıklayarak "Görmeyeli baya geveze olmuşsun. Beni boşver de sen anlat ne var ne yok." diye sorduğumda dudağını dişleyerek bana döndü. Yanakları kızardığında tek kaşımı kaldırarak "Hemen dökül." dedim. Elimden tutarak beni masaya çekti ve sandalyeye oturdu. Bende oturunca "Aslında..." diye mırıldandı. Merakla gözlerine bakarken devam etmesi için kafamı salladım.
"Güneş ben..." Hala gülümsüyordu. Fakat bir şey olduğu apaçık ortadaydı. Aklıma gelen şey ile ellerimi ağzıma götürüp "Yoksa!!" diye bağırdım. Tam o sırada kapıdan Direnç ve Cenk girdi. Direnç doğrudan Karel'e sarılırken kahkaha atmıştı. Neler oluyordu Allah aşkına?
"Ne oluyor ya?" diye sitem ettiğimde Direnç yanıma gelerek "Karel." dedi. "Hamileymiş, teyze oluyorsun."
Duyduğum şey ile tahminim aynı çıkınca kısa süreli bir şok geçirdim. Gözlerimi kocaman açıp Karel'e baktığımda gülümseyerek kafasını salladı. Direnç kolunu omzuma atarak "Bir saniye şuan Güneş'e inme indi." diye dalga geçtiğinde şaşkınlıkla güldüm.
"Ya inanamıyorum." deyip Karel'in boynuna sarıldığımda gülerek karşılık verdi. O kadar şaşkın ve mutluydum ki ne diyeceğimi bilemiyordum. Kollarımı çekip "Yani doğuracaksın dimi ?" diye sordum. Cenk gülerek "Hayır ben doğuracağım." dediğinde hepimiz kahkaha attık.
Hala şaşkın bir şekilde Karel'e bakarken "Kaç haftalık peki?" diye sorduğumda "Yedi." diye yanıt verdi.
"Yani teyze oluyorum öyle mi?" Diye dalga geçtiğimde Karel elimi tutup "Bende anne." dedi. Gözlerim dolduğunda dayanamayıp tekrar Karel'e sarıldım. Cenk "Bende baba," Direnç "Bende amca." dediğinde hepimiz tekrar güldük.
Bu bebeği istedikleri mutluluklarından belli oluyordu. Karel'in anne olacağını hiç hayal etmemiştim. Daha yirmi iki yaşındaydı ve genç anne olmak ona çok yakışacaktı.
Cenk Karel'in yanağını öperek bize baktı.
"Hazır mısınız gençler? Yaza düğünümüz var."
****
Yaklaşık bir saattir Direnç ile düğün şokunu atlatmaya çalışıyorduk. Karel ve Cenk karşımıza oturmuş gülümseyerek bize bakarken Direnç kolumu dürttü ve "Kalk." dedi. "Bizde evleniyoruz." Gözlerimi belerterek ona baktığımda gülerek "Korkma şaka yaptım." dedi. Rahat bir nefes verip tekrar bize gülen Cenk ve Karel'e baktım.
"Bir ay sonra evleniyor musunuz yani?" diye sorduğumda ikisi de aynı anda başını salladı. "Bebek olayını ailelerimiz öğrenirse sorun çıkacağı için bizde işi kökten halledelim dedik. Zaten buraya da bunu haber vermek için geldik." dedi. Direnç "Peki ya Karel'in okulu?" diye sorduğunda ona hak verircesine başımı salladım. Karel "Bebek doğana kadar devam edeceğim." diye cevap verdiğinde derin bir nefes aldım ve sırtımı Direnç'in göğsüne yasladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cennetin Lekesi (TAMAMLANDI)
Fiction généraleRuhu, aydınlığın karanlık mahzenlerine saklanmıştı. O bir lekeydi. O...Cennetin Lekesiydi.