Karşımda bana ukala bir şekilde gülümseyen Deniz'e kaşlarımı çatarak baktım. O kadar sinir bozucu ve sinsi biriydi ki...bunu yüz metre öteden bile anlayabilirdiniz.
"Sakın bana bu okulda okuduğunu söyleme." dedim içimde kalan tek umut kırıntısıyla. Gülerek kafasını salladı ve bir adım yaklaştı. "Üzgünüm, aynı sınıftayız." dediğinde ellerimi sinirle saçlarıma daldırdım. Dışarıdan bakıldığında en az 20 yaşında gösteriyordu ve aslında lisesi bir genç olması mantıksızlığın beden bulmuş hali gibiydi. Yanımızda durup olayları anlamaya çalışan Ahu yüzünü buruşturarak "Deniz, sen Güneş'i nereden tanıyorsun?" diye sordu. Delici bakışlarımı bir mızrak misali Deniz'e saplıyordum.
"Bu seni ilgilendirmez." dedi Deniz Ahu'ya kaba bir şekilde. Ve devam etti "Şimdi kaybol." Bu sert tavrına karşın daha da öfkelendim ve Ahu yanımızdan uzaklaşırken arkasından baktım.
"Beni pis oyunlarına alet etme. Sorunun ne senin? neden abim ve benim peşimdesin?" dediğimde ellerini cebine sokup omuzlarını silkti "Canım böyle istiyor. Size bulaşmak bana zevk veriyor." dediğinde sıkıntıyla bir nefes aldım. Bir nebze olsun sakinleşmek istemiştim fakat karşımda ukala tavırlarıyla sallanan bir Deniz olunca bu hiç mümkün değildi. Tam bir şey diyecekken kapıdan öğretmen olduğunu düşündüğüm kadın girdi. O sırada herkes toparlanıp sıralarına geçti. Deniz'de sınırları zorlarcasına benim yanıma.
"Git başımdan." diye tısladım öğretmenin duymayacağı bir şekilde. Güldü ve "Ah, çok kabasın Güneş." dedi. Sinirle başımı çevirip cevap verme tenezzülünde bulunmadım. Tek isteğim bugünün bir an önce bitmesiydi. Olanları abime anlatmak ve beni bu okuldan alması için ısrar edeceğim zamanı bekliyordum. Çünkü artık bu Deniz çok fazla olmaya başlamıştı.
Oturduğumuzda, sırf teni tenime değmesin diye sıranın en ucuna kaydım. Ondan ne kadar uzak kalırsam o kadar iyiydi. Gözleri önüne sabitlenmiş bir şekilde sırıttı ve "Bana, parazitmişim gibi davranmana gerek yok." dedi. Yüzüne hızla dönüp "Parazit bile senden daha masum." dedim fısıldayarak. Güldü ve elindeki kalemi çevirmeye başladı.
"Tatlım, adını öğrenebilir miyiz?" dedi öğretmen bana bakarak. İstemeden de olsa gerildim ve boğazımı temizleyip "Güneş." dedim. Bordo rujlu dudakları kıvrıldı ve "Aramıza hoş geldin." dedi. Gülümsedim ve sınıftakilerin gözlerinin üzerimden çekilmesini bekledim. Ders matematik olduğu için çantamdan rastgele bir kareli defter çıkarttım. Yanımda duran bedeni görmezden gelmeye çalışmak çok zordu. Sanki her an o pis sırıtışı ile bana bakacakmış gibime geliyordu.
"Kapının önünde oldukça samimiydiniz." dedi kafası karşıya bakarken. Yutkundum ve sinir katsayımın yükselmesini engelleyerek nefes aldım. Direnç ile sarıldığımızı görmüş olmalıydı. Gölgem gibi peşimde olması beni git gide korkutmaya başlıyordu. Cevap vermeden öğretmenin anlattıklarını dinlemeye devam ettim. Elinde oynadığı kalemi sertçe masaya vurduğunda öğretmende dahil, tüm gözler bize döndü. Çıkan ses olduğum yerde irkilmeme sebep olmuştu. Öğretmen "Bir sorun mu var?" dediğinde , Deniz kadını umursamayıp sınıfa "Önünüze bakın." diye çıkıştı sert bir sesle. Sanki herkes onun komutunu bekliyormuş gibi eski haline döndü.
"Beni umursamadığın her an bunu yapacağım. Yani en çok nefret ettiğin şeyi. Dikkati üzerine çekmeyi." dediğinde gözlerimi kısarak yüzün baktım. Benim huylarımı nereden ve nasıl bildiği beynimde bir yanardağ patlamasına sebep olacak kadar kafama takılmıştı.
"Sen iğrençsin." dedim sessiz olmaya çalışarak. Beklediğim gibi pis bir gülüşle sırıttı. Tüm ders boyunca hiç o tarafa bakmadım ve kafamı derse vermeye çalıştım. Fakat bu göründüğü kadar da kolay değildi. O yanı başımdayken hep diken üstündeydim. Bana karşı bu kadar kin ve nefret dolu olması neyden kaynaklanıyordu, tek bir fikrim dahi yoktu. Zil çalınca hiç o tarafa bakmadan son hızla çıktım sınıftan. Ayaklarım beni fütursuzca uzun koridorda hızla yürümeye zorluyordu. Sonunda kızlar tuvaletinin olduğu yeri buldum ve kendimi bir kabine atıp kapıyı üzerime kilitledim. Klozetin kapağını kapatıp üzerine oturdum ve ellerimi şakaklarıma yasladım. Mantıklı düşünemiyordum. Deniz'le geçireceğim bir seneyi hayal dahi edemiyordum. Bir çözüm bulup bu işin içinden çıkmam gerekiyordu. Bacağım istemsizce sallanmaya başladı. Gergin olduğumda hep böyle olurdu. Tüm tenefüsü tuvalet kabininde geçirdim. Zil tekrar çaldığında istemeye istemeye çıktım tuvaletten. Yüzüme bir avuç dolu su çarptım ve aynadaki yansımama baktım. Kendime sorumluluklarımı hatırlattım ve saçma sapan bir insanın kolayca bunların önüne geçemeyecek oluşunu düşündüm. Kendime bir hayli gaz verdim ve kapıdan çıktım. Fakat az önce yaptığım gaz yüklemem kapıdan çıkıp sert bir bedene çarpmam ile havaya karıştı ve uçup gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cennetin Lekesi (TAMAMLANDI)
General FictionRuhu, aydınlığın karanlık mahzenlerine saklanmıştı. O bir lekeydi. O...Cennetin Lekesiydi.