Multide bölümle ilgili fotograflar ve Karel ile Cenk var. Ufak bir isteğim var,
•Son feci bisiklet-yağmurda tanıdım seni
•Son feci bisiklet-pazar ve ertesi
•Alp Yenier- sarıl bana
•Mithat Can Özer- Ateş BöceğiBu şarkıları dinleyerek okursanız daha hoş olur.
KEYİFLİ OKUMALAR
Göğsünün verdiği rahatlığı iliklerime kadar hissediyorum. Fakat iliklerime kadar hissettiğim tek şey rahatlık değildi. Güven, tutku, huzur...tüm bunları hissediyordum onunlayken. Ve bu beni daha iyi bir insan haline getiriyordu.
"Güneş." diye fısıldadı. Kafamı 'efendim' dercesine salladım.
"Seni eve bırakalım. Saat çok geç oldu." dediğinde kafamı göğsünden kaldırdım. Bana kalsa sabaha kadar orada, onunla kalabilirdim. "Pekala." dedim gülümseyerek. Bir süre öylece yüzüme baktı. Yüzüme düşen bir tutam saçı kulağımın arkasına itti ve dudağımın kenarına hızlı ama etkisi büyük bir buse kondurdu. Bu hareketi benden kapmıştı. Hatta bu olay, o sabah benim onu dudağının köşesinden öpmem ile başlamıştı. Geri çekildiğinde yüzüme bakmadan ayaklandı ve elini uzatıp benimde kalkmama yardımcı oldu. Tam elimi çekecekken öyle sıkı tuttu ki parmaklarımdan, çekmem imkansızdı. Ellerimiz birbirine kenetli halde restoranımsı kafeden çıktık.
Arabaya yaklaştığımızda elllerimizi ayırıp koltuklarımıza oturduk. Direnç arabayı çalıştırmadan önce klimayı açtı ve arkadan montunu alıp omuzlarıma örttü.
"Araba ısınana kadar üzerinde kalsın." dedikten sonra önüne döndü. O yola bakarken ben yüzünü izliyordum. Bu kibar ve korumacı tavrı, küçük bir kız gibi hissetmeme neden oluyordu. Başımı arkama yasladım ve dahada daldım onun güzelliğine. Önüne bakıyordu fakat onu izlediğimi bildiğine adım kadar emindim. Tavrı alıngan gelmemişti fakat onun öpücüğüne karşılık vermediğim için bana kızmış olup, olmayacağına emin değildim. Gerçi Direnç bu tür şeyleri takacak biri değildi.
Onu öpmeyi bende çok isterdim. Fakat içimdeki o aptal ses, sürekli ona yaklaşmamın hata olduğunu söylüyordu ve beni her sferinde frenlememe sebep oluyordu. Bu hiç hoşuma gitmiyordu ama elimde de değildi...
"Beni izlemeyi ne kadar daha sürdüreceksin?" dedi gülerek. Hızlıca kafamı çevirdim ve önüme odakladım.
"Seni izlediğimi de kim söylemiş." dedim dalgaya vurarak. Tekrar güldü ve "Kuşlar." dedi. Onu izlediğimi bildiğini söylemiştim değil mi?
Aramıza tekrardan bir sessizlik çöktü. Dakikalarca sustuk. Kafamı dışarıya çevirdim ve karanlık geceyi izlemeye başladım. Huzurluydum ve kötü giden bir şey yoktu. Bunun daha uzun sürmesini her şeyden daha çok isterdim.
"Eve daha ne kadar var Direnç?" diye sordum. Gözlerini kısarak bir kaç saniye düşündü. "Bir saat falan. Neden sordun ki?" dediğinde hızlıca olduğum yerde toparlandım ve kolunu tuttum sıkıca. "Direnç eve gitmeyelim." dedim gülümseyerek bir beklentiyle. Kaşlarını çattı ve "Anlamadım." dedi. Gözlerimi devirdim ve "Diyorum ki eve gitmeyelim. Dön şuradan hatta." diye heyecanla konuştuğumda kendini tutamayıp güldü. Arabaya sağa çekip "Şimdi söyle bakalım, eve neden gitmek istemiyorsun?" diye sordu. Omzumu silktim ve arkama yaslandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cennetin Lekesi (TAMAMLANDI)
Ficción GeneralRuhu, aydınlığın karanlık mahzenlerine saklanmıştı. O bir lekeydi. O...Cennetin Lekesiydi.