👇4. BÖLÜM👇

125 12 0
                                    

(Sia - My love ) Bu şarkıyla okumanızı tavsiye ederim.

Keyifli Okumalar...

***

Gelecekten;

Gülümseyişi en mucizevi olaydı. Kendi mavim de onuda boğacaktım fakat o bunu bir gram umursamıyordu. Beraber boğuluyorduk. Beraber yanıyor beraber külleniyorduk...

*****

GÜNÜMÜZ

Kapıda bana gülümseyerek bakarken, hala onun burada ne aradığını algılamaya çalışıyordum. Ayrıca benim oturduğum katı nereden biliyordu?

"Burada ne işin var?" dedim fısıldayarak. Karel'i uyandırmak istemiyordum. Başta ne diyeceğini şaşırdı ve ağzında birkaç şey geveledi.

"Özür dilerim. Ben rahatsız etmek istememiştim." dediğinde yanına çıkıp kapıyı arkamdan sessizce kapattım.

"Dairemi nasıl buldun?" dedim tek kaşımı kaldırarak.

"Hissettim diyelim." dediğinde gözlerimi devirdim.

"Tamam tamam. Kapısı süslü olmayan tek daire burasıydı. Bende şansımı deneyip bu kapıyı çaldım."

Cevabındaki mantık oranı yüksek olduğu için ona hak verdim. İyide , gecenin bir yarısı burada, kapımda, ne amaç için bulunuyordu.

"Hala neden geldiğini söylemedin." dedim sabırsızca. Sessiz konuşmaya özen gösteriyordum. Apartman sakinlerini, özellikle alt katımda oturan huysuz komşumu uyandırmak istemiyordum. Sonra beni gece evine erkek alan kız diye nitelendirirlerdi. Gerçi böyle düşünseler de bir önemi yoktu. İstediğim kişiyi istediğim saatte eve alabilirdim.

"Burası biraz soğuk değil mi?" dedi yüzünü buruşturarak.

İnsaf be. Üzerinde koskoca kaban vardı ve üşüyor muydu? Ona, balkonda şort ve askılıyla oturduğumu söylersem, deli olduğumu düşünecekti demek ki.

"Seni eve almamı mı istiyorsun?" dedim. Dudaklarını bastırıp omuzlarını kaldırdı.

"Pekala, geç."

Umarım temiz görünümlü bir katil veya sapık değildi. Çünkü uykum vardı ve ölmek için doğru bir zaman değildi. Yani öleceğimi bilsem, 'çok uykum var yarın gel' diyecek durumdaydım.

"Sessiz ol. Arkadaşım uyanırsa bu saatte seni eve aldığım için canımı okuyabilir." dedim kapıyı kapatırken.

"Fazla kalmayacağım. Sadece sende unuttuğum bir şey var. Onu almaya geldim." dedi.

Bende bir şeyini mi unutmuştu?

Dikkatimi askıdaki deri mont çektiğinde jeton sonunda düştü. Uzanıp montu aldım ve ona uzattım.

"Ne değerli montun varmış." dedim alayla. Birden hareketlenerek montu tıpkı onun değilmiş gibi tuttu.

"Ah, hayır hayır. Şey...yani istersen sende kalabilir." dediğinde ona anlamazca baktım. Az önce montunu almak için geldiğini söyleyen çocuk, şimdi , istersem benim olabileceğini söylüyordu. Gerçekten çok garip biriydi. Elime tutuşturduğu montu bir kenara atıp gözlerimi gözlerine diktim.

"Neden buradasın? İkimizde bu mont için gelmediğini biliyoruz." sesim biraz yüksek çıkmıştı ama o an bunu pekte umursamadım.

Eli ayağı birden birbirine girdi. Bu kadar çekingen ve heyecanlı olması sinirlerimi bozuyordu. Sadece neden geldiğini söyleyecekti.

Cennetin Lekesi (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin