NOT!
Multimedya da Cenk var kesinlikle izlemelisiniz!!!!!!!!
Bölüm Şarkıları ; (bu şarkıları dinleyerek okursanız, bölümdeki duyguyu daha iyi hissedersiniz.)
-Emre Aydın - Hoşçakal
-Emre Aydın - son defa
-Emre Aydın - beni birazda böyle hatırla
-Deniz Tekin - ah bu şarkıların gözü kör olsun
KEYİFLİ OKUMALAR ❤❤❤
Hiç sonsuzluğa doğru uçtuğunuzu hissettiniz mi? Yada uzay boşluğunda kanat çırptığınızı?
Bu öyle bir histi ki, mideme sancılar saplanırken, kalbim bir orkestranın en sesli enstrümanı gibi bu ahenge eşlik ediyordu...Onu öpmek, onu hissetmek, özgür bir kuş gibi süzülmekten farksızdı. Ellerim saçlarında, kirli sakalında, kirpiklerinde dolaştı. Yüzünün her bir noktasına dokundum. Sanki onu ezberlemeye çalışıyormuş gibi. Fakat Direnç öyle bir adamdı ki; ezber yeteneği hat safhada olan bir insanı bile aptal bir kişi haline dönüştürebilirdi.
Dudaklarını benden ayırdığında bakışlarım tıpkı benim ki gibi olan, yeşil gözlerine kaydı. Gülümsemesi tüm yüzüne yayıldı. Parmaklarımla varla yok arası, hatta belki de sadece benim görebildiğim gamzesine dokundum. Avucumu öptüğünde gözlerim istemsizce kapandı. Ellerini belime sıkıca sardı ve beni bacaklarının üzerine çekti. Küçük bir bedene sahip olduğum için, dizlerimi kıvırıp bacaklarına oturdum ve başımı omzuna yasladım. Konuşmuyorduk, hatta nefes alış veriş seslerimiz bile yoktu. İlk defa aramızdaki sessizlikten rahatsız olmuyordum. Onunla sessiz kalmak bile güzeldi...
"Direnç." diye fısıldadım. Saçımı okşarken "Efendim?" dedi. Kafamı kaldırdım ve yüzüne baktım. Kucağında, daha doğrusu bacaklarında oturduğum için vücutlarımız oldukça yakındı ve sıcak nefesini dudaklarıma doğru üflüyordu.
"Beni o gece kurtarmasaydın belki de hiç karşılaşamayacaktık." dediğimde gülümsedi ve "Ben seni elbet bir şekilde bulurdum." dedi. Güldüm ve tekrar göğsüne yattım. Gözlerimi kapattığımda elleri yine saçlarımda gezinmeye başladı. Dokunuşu beni incitmekten korkar gibi ama beni yakacak kadar da tutkuluydu.
Sessiz kaldık, daha çok sessiz kaldık. Saate bakmak aklıma bile gelmiyordu çünkü onunla olduğum her an vakit duruyordu. Zaman kavramı kalmıyordu onunla birlikteyken. Bu yüzden saatlerce, dakikalarca sustuk ve sadece sarıldık. Arada kolları beni daha sıkı sardı. Saçıma küçük öpücükler kondurdu. Onu iliklerime kadar hissettim.
Ne ara böyle bir kız haline gelmiştim? Hiç bir erkeğe duvarlarımı indirmeyen ben Direnç'e karşı tek bir tuğla bile koyamıyordum. Tüm bariyerlerimi yıkmayı nasıl da başarıyordu?
Onu kalbimin odacığına hapsetmiş olduğum gibi, dudaklarıma da hapsettim. Ellerimde yüzünün her bir noktasının izi vardı. Dudaklarımda sıcaklığı , saçlarımda öpücükleri vardı, sanki her bir zerreme işlemiş gibiydi. Onu kendimden çekip almak, kendimi onsuz bırakmak aptallık olurdu. Sırf bu yüzden biraz daha sokuldum göğsüne, biraz daha kokladım cennet kokusunu.
Sabaha kadar öyle kaldık. Hiç kıpırdamadık. Bacaklarının uyuşmuş olabileceği aklıma geldiğinde kalkıp "Hadi artık uyuyalım Direnç." dedim gülümseyerek. Kafasını salladıktan sonra kollarını açıp "Evet uyuyalım." dedi. Güldüm ve tekrar yanına oturdum. Sırtını geriye doğru yasladı ve elimden tutup yanına çekti beni. Bedenimi sarıp, kafamı da göğsüne yaslattıktan sonra "Hadi uyu güzelim." dedi. Gülümsedim ve kafamı salladım. "İyi geceler Direnç." diye fısıldadım. Fakat sabah olduğunun farkına varınca dediğim şeyin saçma olduğunu anlamam biraz geç oldu. Gözlerimi kapatıp, kendimi uykuya bırakmadan önce son sözlerini duydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cennetin Lekesi (TAMAMLANDI)
Genel KurguRuhu, aydınlığın karanlık mahzenlerine saklanmıştı. O bir lekeydi. O...Cennetin Lekesiydi.