(Jetta - I'd love to change the world KESİNLİKLE DİNLEYİN)
KEYİFLİ OKUMALAR...
*****
Her şeyin boka sardığı an evin kapısından girdiğim andı. Cenk deli gibi bağırıyor, Karel ise öylece durmuş ona bakıyordu. Fakat bakışları, avına saldırmak üzere olan bir çita gibiydi.
"Hiç bir bok bilmiyorsun?" dedi Cenk ellerini saçlarına götürerek. Anahtarı öylece yere atıp hızlıca salona girdim.
"Hey neler oluyor burada?" dedim kaşlarımı çatarak. Karel koltuktan kalkıp yanıma geldi. "Nereye gittiğimi, ona sen mi söyledin?" dedi burnundan soluyarak. Bir an ne diyeceğimi şaşırdım, kelimeler ağzımda yuvarlanıyordu. En sonunda dudaklarımı birbirine bastırıp onaylarcasına kafamı salladım. Karel histerik bir şekilde güldükten sonra arkasını dönüp yürümeye başladı. Aniden bir kırılma sesi geldiğinde, küçük bir objeyi yere attığını gördüm. Cenk kafasını hızla kaldırıp kırıklara baktı. Karel'in bu kadar ileri gitmesi olduğum yerde irkilmeme sebep olmuştu. Ve benimde sinirlenmeme.
"Sana güvenmemem gerektiğini bilmediğim için aptal olmalıyım." dedikten sonra Cenk'e döndü "Ve bu adamı peşime taktığın için."
Karel'in Cenk'e "Bu adam" diyerek hitap etmesi, hem beni hem Cenk'i çok fazla şaşırtmıştı. Ondan bu kadar nefret edeceğini hiç düşünemezdim. Sabrımın taşmasına ramak kala Cenk hızla ayağa kalktı ve Karel'in kolunu sertçe tuttu.
"Bir kere olsun beni dinlemeyi akıl edebilseydin, şuan bu durumda olmayacaktık." derken gözleri ateş saçıyordu. "O kadar bencilsin ki, hiç bir şeyi anlamak istemiyorsun. Tek yaptığın kendi doğrularına inanmak. Ama hiç bir bok bildiğin yok." sertçe kolunu bıraktı Karel'in. "Eğer istediğin her şeyi bitirmekse, pekala istediğin gibi olsun." Cenk'in sözleri odada resmen fırtına etkisi yaratıyordu. " Eğer gün gelirde beni dinlemeyi akıl edebilirsen, evin yolunu biliyorsun. Geldiğinde tüm nefretini kus ve gel." derken sesi iyice kısılmıştı Cenk'in. Sanki az önce kükreyen o değilmiş gibiydi. Tek bir ses çıkarmadan onları izliyordum. Karel ağlamasına engel olamayarak Cenk'in gözlerinin içine içine baktı ateş püskürürcesine yüzüne doğru yaklaştı. "Hiç bir zaman kapını çalmayacağım adi herif!" dedi.
Cenk sanki karşısında iki yıllık sevgilisi değilde bir yabancı duruyormuşçasına yüzünü buruşturdu. O an gözlerindeki hayal kırıklığını gördüm. Karel çok fazla abartmıştı. İhanetin iyisi olmazdı fakat herkes bir kere bile olsa, dinlenilmeyi hak ederdi değil mi?
"Yeter bu kadar!" diyerek girdim araya. "Kendine gel Karel." diye de ekledim. "Bu kadar kesin konuşma, karşındakini kırdığının farkında mısın?" dediğimde birden pişman oldum, hatta zamanın geriye alınmasını falan istedim. Karel sinirle gülerken salonda turlamaya başladı ve birden bana döndü "Bak sen şuna. Demek onu savunuyorsun?" dedi. "Hayır demek isted-"
"Kes sesini!" diyerek sertçe böldü lafımı. Sinir katsayım birden fırladı. Bu sefer olanları karşıdan izleyen kişi Cenk'ti.
"Bana bak kızım. İstediğin zaman önüne gelene rest çekemezsin tamam mı? Pişman olacağım şeyler söylemek istemiyorum." dedim tıslayarak. Meydan okurcasına bana yaklaştı "Söylesene." dedi. Tam bende onun üzerine yürüyecekken Cenk araya girdi ve ortamıza geçti. "Tek dostum olduğunu düşündüğüm kişiyle geldiğimiz hale bak." dedim ellerimi açarak. Karel yine sinirle güldü. "Dost mu? ben beni satana dost demem." dedikten sonra biraz durakladı ve "Sen benim dostum olabilecek bir kız değilsin." diye devam etti. O an sinirlenmek yerine kalbime saplanan ağrının acısını hissettim. Bedenime defalarca bıçak darbesi atsalar bu kadar canım yanmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cennetin Lekesi (TAMAMLANDI)
Narrativa generaleRuhu, aydınlığın karanlık mahzenlerine saklanmıştı. O bir lekeydi. O...Cennetin Lekesiydi.