İlk hikayemle karsınızdayım. Umarım beğenirsiniz.
Yorumlarinizi ve votelarinizi bekliyorum :D
İyi okumalar hsnsjnshs
***************
1.Bölüm-Josh Black?
Londra'nın batan güneşinin ışıkları penceremden sızarak gözlerimi becerirken inleyerek ayağa kalktım. Ah tanrım! resmen beynimi sikiyorlarmış gibi hissediyorum. Sanırım gece çok fazla içtim. Ah! Hepsi Shelby'nin suçu. Bana sürekli orda kalmam için yalvarıp duruyordu ve bende sıkıntıdan kendimi içkiye vermiştim. Tanrım kafam! Kafamdaki düşünceleri atarak yataktan kalktım. Saate baktığımda neredeyse akşam 5'e geldiğini gördüm. Ne kadar çok uyumuşum öyle.
Lavaboya girdiğimde aynada gördüğüm görüntü yüzümü buruşturmaya yetti. Berbat görünüyorum! Dün gece bardan çok geç saatte geldiğimiz için elbisemle yatmıştım ve kırışmıştı. Saçlarım dağılmıştı ve gözlerimdeki siyah makyaj akmıştı. Kısaca berbat bir haldeydim. Babam beni böyle görseydi bana 1 yıl ceza verebilirdi ama işleri yüzünden o Amerikada yaşıyor.
Hemen suyu açtım ve küvet dolarken üzerimdeki kıyafetlerden kurtuldum. Üzerimden çıkardığım kıyafetlerı kirli sepetine fırllatarak kendimi suyun kollarına bıraktım. Ah tanrım! sıcak su her şeyi düzeltebiliyor. Suyun içinde biraz oyalandıktan sonra küvetin yanında duran şampuanımı aldım ve kafamı iyice yıkadım. Şampuanın yanında duran duş jelimi alıp life sıktım ve vücudumu yıkadıktan sonra durulandım ve çıktım. Elimi uzattım ve banyo dolabından mavi havlumu aldım ve vücuduma sardım. Bir tane daha havlu aldım ve kafama sardıktan sonra banyodan çıktım.
Dolabımın önüne geldim ve içinden siyah dantelli iç çamaşırlarımı çıkardım ve üzerime geçirdim. Tanrım bu iç çamaşırları beni daha seksi gösteriyor. Aynada kendime bakmaya son verdim ve dolabımın önüne tekrar geldim. İçinden siyah bir etek ve siyah baskılı bir tişört çıkardım ve giydim. Evet biliyorum her şey siyah oldu ama siyahı seviyorum. Herneyse.
Aynanın karşısına geçtim ve saçlarımı kurutup hızlıca saçlarımı iki yandan ördüm. Biliyorum biraz çocuksu ama harika kızıl saçlarımla mükemmel duruyorlar.
Makyaj çantamdan eyeliner'imi aldım ve fazla kalın olmayan bir eyeliner çektim. Aynanın karşısında duran siyah beremi alıp kafama taktım ve aynanın karşısından kalktım. Çok fazla siyah giyindiğim için üzerime buz mavisi kot ceketimi aldım. Masanın üzerindeki telefonumu aldım. İyi ki dün o kafayla telefonumu barda unutmamışım. Ayakkabılıktan siyah ayakkabılarımı çıkardım ve giydim. Dışarı çıktığımda hala güneş olduğunu gördüm. Londra'da böyle havalar fazla olmadığından yürümeye karar verdim. Dün Shelby ve Lisa'yla kahve içeceğimize söz vermiştik ve kahve dükkanı evime uzak olmadığı için şanslıydım. Kahve dükkanına yürürken telefonum titredi. Telefona baktığımda Shelby'nin mesaj attığını gördüm.
"Nerdesin sürtük? x -S"
Gözlerimi devirdim ve cevap yazmaya başladım. Sokakta düşmemeye özen göstererek teefonumda Shelby' mesaj yazmaya çalışıyordum ki bir öküz koluma çarpıp telefonumun düşmesini sağlayana kadar. Harika bir bu eksikti zaten! Telefonumu düşmesini sağlayan öküze baktığımda bir öküz için fazla yakışıklı olduğunu düşündüm.
Siyah saçları ve kahverengi gözleri vardı. Hafif sakalları çıkmıştı ve çenesini kaşıyordu. Sanırım istemeden yapmıştı. Tanrım ben ne saçmalıyorum? Kim isteyerek birinin telefonunu parçalamak ister ki? Belki psikopat biri isterdi ama bu çocukta hiç öyle bir tip yoktu. Üzerinde üstüne mükemmel yapışan bir tişört giymişti ve altında siyah kot pantolon vardı. Çocuğu gözümle soymayı bıraktım. Ağzını araladı ama birşey demeden geri kapattı galiba diyeceklerini toparlamaya çalışıyordu. Bense kırılan güzel telefonuma bakmaya başladım. Sonunda kendime geldiğimde yere eğilerek telefonumun parçalarını toplamaya başladım. "Siktir." diye mırıldandığımda bir kıkırdama sesi duydum. Ve kafamı kaldırdığımda kendini gülmemek için zor tutan seksi varlığa bakarak kaşlarımı kaldırdım. Birde gülüyor mu bu piç? Tamam çok güzel gülüyor ama mümkünse daha sonra gülsün. Ayağa kalktım ve yüzüne bakmaya devam ettim. En azından bir özür dilemeli değil mi?
"Ben gerçekten özür dilerim. Telefonunu kırmak istememiştim." dedi gözlerini hafif kısarak. İtiraf etmeliyim ki böyle çok seksi oluyor. Tamam zaten seksi ama böyle yapınca daha seksi oluyor. Her neyse. "Tanrım daha yeni almıştım." diye yakındım ve elimi alnıma götürüp sakinleşmeye çalıştım. Tabii ki telefon umrumda değildi çok fazla param var istersem şuan bile yenisini alabilirim. Sorun şu ki Shelby' e mesaj yazıyordum. Mesajına geç cevap verdim diye kesin beni öldürücek.
Karşımda duran seksi varlığa baktığımda bir çek defteri çıkarmıştı. Tanrım o ne yapıyor? "Sen ne yapıyorsun?" diye sinirle sorduğumda çek defterindeki kağıdı yırrtı ve bana uzattı. "Telefonunu kırdığım için parasını vermem gerkiyor diye düşündüm." dedi sakince. Gözlerimi devirdim ve kahkaha attım. Bu komikti." Senin parana ihtiyacım yok tamam mı? o lanet telefon kırıldı diye üzülmedim, üzüldüm çünkü arkadaşımın mesajına cevap vermedim. Mesajına cevap vermediğim için kesin beni öldürücek ve ölmek için daha çok gencim." dedim ve yerde duran telefonumdan hattımı ve hafıza kartımı aldım. Sonuçta kimsenin benim resimlerini görmesini istemem. Ve seksi varlığın beni izlediğini fark ettim. "görüşürüz" diyerek ayrılacağım sıra da bileğimden tuttu. Tanrım burda havalı bir gidiş sahnesi bile yapamıyorum!
Gözlerimin içine baktığında şaşkın olduğu her halinden anlaşılıyordu. "yani bana kızgın değilsin?" dediğinde gözlerimi devirme isteğimi kafamdan attım. "hayır sana kızgın değilim" dediğimde rahatladı. "Şey bu arada ben Jackson" dedi ve elini uzattı. Önce elini sıkmakta kararsız kalsamda sıktım."rachel" diye kısaca cevapladım." rachel telefonunu kırmamın bir özürü olarak birşeyler içmeye ne dersin?" dedi. "çok üzgünüm jackson ama zaten bir şeyler içmeye arkadaşlarımın yanına gidiyorum. Belki başka zaman." dedim ve hızlı adımlarla uzaklaştım.
Arkama bakmasam bile onun arkamdan baktığını hissedebiliyordum. Kendini beğenmişlik gibi olmasın ama güzel bir yüzüm ve kıvrımlı bir vücudum vardı. Ha birde harika siyah uzun saçlarım. Kahve dükkanının önüne geldiğimde vakit kaybetmeden içeri girdi. Shelby hemen yanıma geldi ve kulağımın dibinde mesajına neden cevap vermediğim ile ilgili bir konuşma yaptı. Ona aldırış etmedim ve masaya oturdum. "sana da merhaba selhby" dedim ve gülümsedi. Omzuma hafifçe vurdu "seni sürtük neden mesajıma cevap vermedin?" diye sordu. Ona kısaca seksi varlıkla çarpıştığımı ve onun telefonumu kırdığını anlattım. Kısa süre sonra lisa geldikten sonra kahvelerimizi almak için kalktım. Shelby nin o seksi varlıkla çarpışmamı lisaya abartarak anlatmasını dinlemek istemiyordum.
Kahvelerimizi aldım ve masaya doğru yürümeye başladım. Masaya doğru gittiğimde seksi varlık olayının kapandığını başka bir konu açıldığını fark ettim.Sandalyeme oturdum ve aynı anda bana bakıp gülümsemeye başladılar. Ah Tanrım! bu hiç iyi değil kesin birşey isteyecekler. "Yine ne istiyorsunuz?" diye sorduğumda gülümsemeye başladılar." Bu gece bi yere gitmeye bir yere gitmeyi düşünüyoruz, bir bara. Ama her zamanki gittiğimiz yere değil." dediğinde duraksadım. " nereye gitmeyi planlıyorsunuz?" dedim hemen. "Josh Black'ın mekanına" . İyi de josh black da kim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmpossible
Ficțiune adolescențiAşkın zayıflık olduğunu düşünen insanlar, asla aşık olmayacaklarını da düşünürler. Onlara göre aşk imkansızdır. Ama şunu bilmiyorlar; imkansız diye bir şey yoktur. © Tüm hakları saklıdır.