2.Bölüm - Trouble
Josh Black kim bilmiyorum ama pek güvenilir biri olmadigini anlamak pek zor değildi.
kızlara baktığımda bana hala gülümsüyorlardi. Galiba beni dün yalnız bıraktıkları için gelemeyeceğimi düşünmüşlerdi ama yanılıyorlardi.
"Josh black de kim?" diye sordum.
"Josh black londranın en büyük barlarından birinin sahibi." dedi shelby biraz duraksadı .
"Yalnız bir sorun var" diye devam etti.
Tanrım ne sorun olabilir ki? Sadece bara gidicez içki içicez ve sarhoş olup evimize gidicez. Hergün yaptığımız sey.
" Barın sahibi josh black pek iyi biri degil. kötü bir gecmisi var. babasını öldürdüğü ve uyusturucu satıcılığı yaptığını söylüyorlar. Ve sende... bilirsin biraz kavgacı biri olduğun için senden istediğimiz orda kavga çıkarmaman. Başına iyi olmayan şeyler gelebilir. Ve josh black'tan uzak dur!" dediğinde kaşlarımı çattım. Kim bu çocuk?
kafamdaki düşüncelerde boğulurken bana sorarmıscasına baktıklarını fark ettim. Galiba gelip gelmeyeceğimi öğrenmek istiyorlardı.
"o kadarda kötü degilmis " dedim.
"yani o zaman gidiyoruz?" diye shelby sorduğunda sırıtarak başımı onaylar bicimde salladım. Kahvelerimizi icip biraz konuştuktan sonra kalktık ve üzerimizi giyinmek için evlerimize gittik.
Eve geldigimde saat 8' di ve 9'da orada bulusacaktık. Hızla merdivenlerden çıktım ve odama girdim. Kendimi yatağa attım ve biraz öyle yattım. Artık giyinmem gerektiğini anladım ve yataktan kalktım. Kısa bir duş aldım ve saçlarımı güzelce kuruttuktan sonra dolabımın önüne geldim ve ne giysem diye düsünmeye basladım. En sonunda altıma zımbalı şortumu ve üzerime baskılı bir tişört giydim. Aynanın karşısına geçip bugünkü makyajımı yaptım. Saçlarıma maşa ile hafif dalga verdim. Saate baktığımda yarım saatim kaldığını gördüm. Deri ceketimi aldım ve ayakkabılarımı giyip merdivenlerden koşar adımlarla indim. Masanın üzerinden arabamın anahtarını aldım ve kapıya doğru gittim. Kapıyı açtığımda karşımda küçük kırmızı bir kutu vardı ve üzerinde küçük bir not vardı. kutuyu açtığımda içinde bir telefon olduğunu gördüğümde şaşırdım. Üzerindeki notu aldım ve okumaya başladım.
"Bugün telefonumu kırdığım için kendimi kötü hissettim. Umarım yeni telefonunu beğenirsin.Numaram telefonda kayıtlı. Jackson xx."
Yüzüme saçma sapan bir gülümseme gelmesine engel olamadım. Arabamın sürücü koltuğuna oturdum ve Shelby'nin dediği bara doğru sürmeye başladığımda sokaktan şimdiden müzik sesi geliyordu. Arabamdan indim ve barın kapısına doğru ilerledim. Barın kapısının önünde yiyişen insanların arasından geçemeye çalıştım.Hadi ama gidin kendinize bir oda bulun! İçeri girdiğimde yoğun sigara kokusu yüzünden yüzümü buruşturdum. Kapının önünde durup dans edenlerin ve ayakta sevişen insanların arasından bizimkileri aradım. Etrafı göz gezdirirken burdan bile belli olabilicek yeşil gözleri olan siyah saçlı inanılmaz derecede seksi bir varlığın bana kaşlarını çatmış bir şekilde baktığını fark ettim. Etrafımda biraz daha bakındığımda bizimkileri gördüm ve yanlarına doğru ilerledim. Alex bana sıkıca sarıldı ve sonra elini omzuma koydu. Bundan rahatsız olmamıştım o benim en yakın arkadaşımdı ve onu seviyordum, tabi arkadaş olarak. Alex'in bana doğru uzattığı bardağı aldım ve içmeye başladım. İlk başta boğazımı yaksada daha sonra çok iyi hissettiriyordu. Tanrım müzik sesi çok fazla! Burdaki insanların sağır olduğunu düşünüyorum.
İçkimi kafama dikip bitirdiğimde yenisini almak için ayağa kalktım ama Alex beni çekti ve yeniden kalktığım yere oturdum.
"ben alırım Rae." dedi gülümseyerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmpossible
Teen FictionAşkın zayıflık olduğunu düşünen insanlar, asla aşık olmayacaklarını da düşünürler. Onlara göre aşk imkansızdır. Ama şunu bilmiyorlar; imkansız diye bir şey yoktur. © Tüm hakları saklıdır.